Kürtlere özerklik
BDP‘li belediyeler, Öcalan’ın yeni terimi olan “demokratik özerkliği” ilan etmeye hazırlanıyor; bunun anlamı ‘idare hukuku’ alanına giren işlerde Ankara’yı tanımamak!
Dünkü Taraf bunu sürmanşetten haber veriyordu.
Dünkü diğer çok önemli bir haber de Vatan‘ın manşetindeki “Diyarbakır’dan PKK’ya çağrı” haberiydi; haberde Diyarbakırlı işadamı ve meslek kuruluşları ile bazı STK’lar PKK’ya “ön şartsız silah bırakma” çağrısı yapıyorlar. Çünkü biliyorlar ki terör ekonomik gelişmenin de demokratik gelişmenin de en büyük engelidir.
Bu iki haber Türkiye’de Kürt meselesindeki iki temel sosyolojik dinamiği yansıtıyor.
Biri etnik milliyetçi militan yaklaşımıdır ve zamanla “evli evine, köylü köyüne” sonucu doğurur!
Öbürü işadamı akılcılığının yansımasıdır ve zamanla zenginleşmiş ve demokratikleşmiş bir toplum sonucunu doğurur.
Terör olmasa yukarıdaki iki dinamikten biri kansız kavgasız gerçekleşir.
Ama terör bütün doğal ve demokratik süreçleri mahvediyor.
Öcalan özerkliğe karşı!
Öcalan duruşmalarda, ‘özerklik’in Frenkçesi olan ‘otonomi’ kelimesini kullanıyor, bunun feodal ve aşiretsel yapılara uygun düşeceğini söyleyerek reddediyor:
“Federasyon, otonomi gibi seçenekler... Geri toplumsal yapıya bağımlı olacağından demokratik değerlerin gelişmesine fazla fırsat vermez. Daha çok feodal aşiretsel yapıları güçlendirir...”
Dahası, Öcalan, Türklerle Kürtlerin “yüzyıllardan beri iç içe” geçtiğini hatırlatarak özerkliğin ekonomik gelişmeye zarar vereceğini de söylüyordu:
“Ekonomik yapı, sosyal akışkanlık günlük olarak bile o kadar fazla iç içe çalışmaktadır ki dar özerklikçi yaklaşımın maddi zemini daha da daralmaktadır.” (Aslan Tekin, İmralı’daki Konuk, sf. 328-329)
Dikkat, özerklik ekonomik gelişme için şart olan “maddi zemini daraltır!” diyor!
Öcalan dün “feodal... Dar zemin” diye suçladığı özerkliği şimdi silahla uygulattıracak!
Yatırım, gelişme, demokrasi, iş, ekmek onun derdi mi? Onun mariz “ego”sundan önemli ne var dünyada?!
Hem terörün hem “demokratik özerklik” denilen totaliter “zemin daralması”nın bölge ekonomisine vereceği zararı işadamları kadar kim anlayabilir?!
İki habere yansıyan iki tutum arasında böyle muazzam bir dünya görüşü farkı vardır.
Uzun vadede nereye?
Meselenin uzun vadeli geleceği, etnik milliyetçiliğin militan mantığıyla girişimci orta sınıfın rasyonel mantığından hangisinin ağır basacağına bağlıdır.
Terörün kendisi ve örgütün “Stalinist komiserler” şebekesi maalesef doğal toplumsal süreçlerin özgürce işlemesini engelliyor. “Demokratik özerklik” adı altında, siyaseten PKK totalitarizmine, iktisaden “maddi zeminin daralması”na gidecek bir süreci zorluyor.
Anthony Birch’in tam da “etnik tuzak” dediği bir çıkmaza sürükleniştir bu! (A. Birch, Nationalism and National Integration, sf. 55-65)
Dünyada sınırlar kalkarken ve yatırım çekmek için hukuk sistemleri liberalleşirken, PKK siyaseten totaliter, iktisaden “zemin daraltan” bir projeyi silahla dayatıyor!
Terör tamamen sona ermeli, doğal süreçler kansız kavgasız işleyebilmelidir.
NOT: Yarın akşam CNN Türk’te saat 22.00’de Eğrisi Doğrusu programında, sosyolog Sencer Ayata ve uzman Ali Nihat Özcan’la Kürt meselesinde nüfus artışı, iç göç, şehirleşme, duygusal ayrışma, sosyolojik bütünleşme gibi dinamiklerin rolünü konuşacağız; bilginize sunarım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.