Bir OHAL hatırası
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK ile daha etkili bir mücadele için OHAL (Olağanüstü Hal) uygulamasına dönülmesini savunmaya devam ediyor.
"OHAL'e karşı olanlar Türkiye'deki akan kanı görmeyenler ve Türkiye'nin bölünmesi için elinden gelen gayreti gösterenler"miş, anayasal bir kurum olan OHAL'ın "demokrasiyle çatışır bir yönü yok"muş vs, vs, vs...
Anlaşılan o ki, Bahçeli, OHAL dipçiğini bizzat yemeden OHAL merakından vazgeçmeyecek!
* * *
Sene 1995.
OHAL günleri.
Ülkücü bir milletvekili Bingöl'ü ziyaret ediyor.
Bingöllü ülkücü bir dostu ona OHAL uygulamasının milleti canından bezdirip devletten nefret ettirdiğini ve PKK'nın değirmenine su taşıdığını anlatmaya çalışıyor.
Sıradan insanlara reva görülen zulümlerden örnekler veriyor.
Devletin aymazlığına şaştığını söylüyor.
Milletvekili buna çok bozuluyor.
"PKK ağzıyla konuşuyorsun, seni tanımasaydım devlet düşmanı olduğunu düşünürdüm" diyor.
Sonra beraber bir arabaya binip Elazığ yoluna düşüyorlar.
Yolda arabaları jandarma tarafından durduruluyor.
Bir asker, "Arabayı arayacağız, inin!" diyor.
Milletvekili itiraz ediyor, Meclis'ten aldığı kimliği gösterip yolun açılmasını istiyor, ama askere laf anlatamıyor.
"Ohoo, biz valilerin arabalarını bile arıyoruz. Milletvekili ne ki?" diye dalga geçiyor asker.
Milletvekili 'diklenince' de basıyor dipçiği!
Evet evet, milletvekiline dipçikle vuruyor!
Neticede askerler arabayı arıyorlar.
O arada komutan geliyor.
Milletvekili, kendisinden özür dileyip askeri azarlayacağını düşünerek, komutana olanları anlatıyor.
Komutan, askeri değil milletvekilini azarlıyor; "Bir dahaki sefere sana söyleneni hemen yapacaksın!" diye bağırıyor.
Neyse ki bu OHAL kazasını sağ-salim (en azından sağ) atlatıyorlar.
Milletvekili, Bingöllü dostundan helâllik diliyor.