Güçlü İktidar Güçlü Türkiye
Ak Parti hükümeti böyle bir sloganla meydana çıksaydı, ilk önce kim köpürür ve köpürtürdü?
Tabii ki malum medya. Hükümeti istedikleri gibi evirip çeviremedikleri için, milletin hakkını hortumlayamadıkları için, avının üzerine atlamaya hazır sırtlanlar gibi saldırırlardı.
Peki, “Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” sloganına bir şey diyen oldu mu? Hayır!.
Hatta “Güçlü Türkiye” ifadesi bir yanlışlık sonucu başa gelmiş diye alelacele bir açıklama bile yapıldı ve hata sonucu meydana geldiği söylendi.
“Güçlü Türkiye” ifadesi başa gelse ne olur? Kıyamet mi kopardı? Ordu bu milletin malı değil midir? Orduyu bu millet dişiyle tırnağıyla beslemiyor mu? Millet olmasa ordu olur mu? Millet var ki, ordu var. Bir daha soralım.
Ordu güçlü olduğu için mi Türkiye güçlüdür? Yoksa Türkiye güçlü olduğu için mi ordu güçlüdür? Dünyanın her yerinde milletin ordusu vardır. Ordunun milleti yoktur.
İktidar da ordu da bu halkındır. İktidara ve halkı karşı komplo kuranların dışında, hangi vatandaşımız bir tek taşımıza, bir karış toprağımıza, bir insanımıza zarar vermek ister?
Dünyada hangi millet huzurunun, refahının ve güveninin bozulmasını arzu eder ve bu uğurda bozgunculara destek verir.
Cennet gibi bir vatanımız var. Memleketin neresine giderseniz gidin, aklıselim bütün insanlarımız; “barış, sevgi ve kardeşlik” istemektedir.
Biz birbiriyle akraba olmuş bir toplumuz. Bütün siyasi ve fikri düşüncelerimizi bir tarafa bırakıp soralım; “Hükümetin başındaki sıkıntılara hangimiz katlanabiliriz?”
Bir de huzurumuzu bozmak isteyenlere bakalım. Yapmak istedikleri eylem ve düşüncelerinin neresinde milletimiz ve devletimiz vardır?
Haklılarsa ve doğru bir iş yaptıklarına inanıyorlarsa, neden arkalarında millet desteği ve gücü yok?
İktidara karşı muhalefet eden siyasiler, medya ve malum belli çevreler de pek ala bilmektedirler ki; “Bu halk, bu kesime ülkesini ve yönetimini teslim etmeyecektir.”
İşte bu yüzden darbeler, muhtıralar, komplolar birbirini kovalamaktadır. Millet güçlü olduğu için Türkiye güçlüdür. Millet güçlü olduğu için iş başına güçlü bir iktidarı getirmiştir.
Milletin ne kadar güçlü olduğuna ama her fırsatta önünün komplocularla kesilmek istenmesine dair şu örnekte mi yetmez?
Uzun yıllar sonra köşke ilk defa halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı gelmiştir. Veya referandumdan korkanlara bakıldığında gücün kimde olduğu anlaşılır.
Cumhurbaşkanlık makamı, ilk defa “atanmışların” tekelinden “seçen” halkın tekeline geçmiştir. Bu güç milletin gücü değil de nedir?
İşte tüm kargaşa ve kaoslar, bu gücün bastırılması ve yok edilmesi içindir. İktidarla kavgası olanlar, esasında milletin gücüyle kavga etmektedirler.
Cumhurbaşkanlığı seçimi güçlü bir Türkiye’nin göstergesiydi. Ak Parti iktidarının ikinci defa tek başına iktidar olması da yine güçlü bir Türkiye’nin eseridir.
Bunları söylerken iktidar yandaşlığıma hükmedilecektir. “İyi güzel ve doğru. Peki, Ak Partiyi; darbeci, komplocu ve hortumcu medya mı iktidara getirdi? Kim getirdi?”
Neyse, Genelkurmay Başkanı ne yazdırırsa yazdırsın, nasıl yazdırırsa yazdırsın, milletin bildiği şudur. “Güçlü Türkiye” olmadan “Güçlü Ordu” olmaz.
İster “Güçlü Ordu Güçlü Türkiye” yazsın, ister “Güçlü Türkiye Güçlü Ordu” yazsın. Sonuçta devletimiz varlığını milletimize borçludur. Geri düşünceler çıkmaz sokaktır.
“İştir kişinin ayinesi lafa bakılmaz” diyor Ziya Paşa. Öyleyse kurumların neyi nasıl yazdırdığına değil, ne yaptıklarıyla ilgilenirsek doğru yolu bulmuş oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.