MHP neden marjinalleşiyor?
Tipik bir marjinalleşme göstergesi: Bahçeli cepheyi genişleterek büyümeye çalışırken Abant Platformu'nu da hedef tahtasına yerleştirmiş.
Farklılıkları bir arada, bu bayrağın ve bu devletin çatısı altında yaşatma konusunda Abant ruhu Türkiye'nin en ihtişamlı ve sağlam gönül mimarisini başarmış bir gelenek. Bu ülkenin hâlâ birlik ve bütünlük içinde geleceğe intikali mümkünse, yeni nesiller Abant Platformu'na çok şey borçlu olacak. Bu iyi niyetli gönül seferberliğine "neden ekonomiden bahsetmediniz?" hesabını soran, "küresel vesayet"i temsil ettiğimiz ve "yerli işbirlikçileri" olduğumuz çamurunu atan Bahçeli'den acaba nasıl bahsedecekler?
Toplum her zaman yolunu bulur, önünü aydınlatan aydınları izler. Kimileri de zamanı durdurmaya, geçmişte kalan alışkanlıklara dünyayı uydurmaya çalışır.
MHP'de tehlikeli ve tüketici bir marjinalleşme eğilimi var. Bu eğilim öncelikle Devlet Bahçeli'nin üslûbuna yansıyor. Marjinalleşmenin tipik göstergelerinden biri kullanılan siyasî dilin saf retorikten ibaret olması, mantık ve muhakemenin duygu seli altında ezilmesidir. Ölçü koymak isteyenler için basit bir örnek. Bahçeli'nin şu tipik cümlesi bu haftaki grup konuşmasında var: "Farklılıkların kışkırtılması, ayrımcılığın övülmesi, ayrışmanın kutsanması üzerine şekillenen bölücü AKP politikalarının faturası çok ağır olmuştur." Çok ağır olan şeyi, şu şekilde ifade etmeyi deneyin: "Farklılıkların kutsanması, ayrımcılığın kışkırtılması ve ayrışmanın övülmesi" ibaresi, sizde herhangi bir duygu değişikliği yaratmıyorsa yani meramı iki şekilde de herhangi bir nüans yaratmadan ifade etmek mümkünse, bu cümle içi boş bir retorik cümlesinden ibarettir.
Şu pasaj ise hepimiz için ürkütücü olmalı: "Onlar müsterih olsunlar ki, şehit düşmüş oğulların, kocaların, babaların kanı yerde asla kalmayacaktır. Biz bunun için varız ve bunun için buradayız. Milliyetçi Hareket'in nefesi zalimlerin ensesindedir." MHP'liler bu cümleden ne anlayacaktır? MHP'nin bir siyasî kan davasının tarafı olmasından öte bu cümlenin başka bir kastı var mı? Bu sözlerden sonra, elimize silahı alıp sokağa çıkmaktan başka çaremiz kalıyor mu? Bu sözler bir siyasî partiye mi, yoksa marjinal bir para-militer örgüte mi yakışır?
Kürt sorunu Türkiye'nin en zorlu sorunu. Bu sorun siyasî yelpazeye BDP'yi ve mevcut cesameti ile MHP'yi armağan etti. Şu soruyu sormak ve cevabı üzerinde düşünmek, bu hükmü doğrulamıyor mu: Şayet Kürt sorunu olmasaydı PKK (ve onun sivil-siyasî uzantısı olan BDP) ve anti-Kürt dalgayı temsil eden MHP olur muydu? Kürt sorunu ve onun türevi olan terör sorunu sona erse, siyasî yelpazede MHP'nin bir anlamı ve karşılığı kalır mı? Devlet Bahçeli bu sorunlar olmasa grup konuşmalarında hangi konulardan bahseder?
MHP marjinalleşiyor; hem de çok fena bir şekilde marjinalleşiyor. Bahçeli'nin çözüm olarak OHAL'i önermesi, idam cezasının geri gelmesini talep etmesi bu marjinalliğin sadece iki somut göstergesi. MHP'ye bakılırsa Türkiye, terörle mücadelede henüz 80'li yılları aşıp 90'lı yıllara gelememiş. Ağzınızdan çıkan her kelimeyi kuyumcu terazisinde tartmanız gereken bir konuda her cümleniz kurşun gibi bir yerlere saplanırsa, sözleriniz barut kokarsa başka bir hatanızdan dolayı değil, sırf bu yüzden terör sorununu çözemezsiniz. Bu ülkeye kötülük edersiniz. Eğer Kürt sorununun çözümsüzlüğüne, terörün durdurulamamasına bir sebep aranıyorsa ilk sıraya bu marjinal retorikle toplumu kamplaştıran, terörü siyasî rant alanı olarak sömüren yaklaşımı koymak gerekmez mi? Bu vatanı sadece MHP'liler sevmiyor; hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Kan ve barut kokan tahriklere değil, Yunus misali kalpleri fethedecek gönül seferberliğine ihtiyacımız var. Bu sözlerle, bu tahriklerle, bu ithamlarla Türkiye'yi tek parça halinde tutmak mümkün mü?
MHP'nin kucaklayıcı, uzlaştırıcı, birleştirici bir üslup benimsemesi, yani titreyip kendine dönmesi lâzım. Belki de Şeyh Edebali'nin "uysallık sana, gönül alma sana, katlanmak sana, hoş görmek sana, bağışlama sana, bütünlemek sana" sözleri ile amel eden bir lidere sahip olması...