“Rabb’inin Nimetini Durmaksızın Anlat!”
Bir mümin hangi dönemde, kimlerle birlikte, hangi koşullarda yaşarsa yaşasın, insanları Kur’an ahlakına çağırmakla, onlara ölümü, ahireti ve hesap günü Allah’ın huzurunda yapayalnız sorgulanacaklarını hatırlatmakla sorumludur. Müminin tüm bunlar karşılığında kimseden bir beklentisi olmaz, yalnızca sorumluluğunu en iyi şekilde yerine getirmeyi ve Rabb’inin kendisinden hoşnut olmasını amaçlar.
Ancak Kur’an ahlakını ve müminleri tanımayan bir kişi, kendisine din ahlakını samimiyetle ve ciddi bir çaba ile tebliğ eden mümine karşı ön yargılı yaklaşabilir. Bunun nedeni, çevresinde bulunan kimselerin çoğunluğunun Kur’an ahlakına göre yaşamaması ve herşeyi muhakkak bir çıkar karşılığında yapmalarıdır. Dolayısıyla aklına, bu kişinin din ahlakını neye karşılık anlattığına dair birtakım sorular gelebilir.
Birçok insan, kendi düşünce sisteminde her şey çıkar ilişkisine dayalı olduğundan, müminlerin de din ahlakını bir karşılık bekleyerek anlattığını düşünebilir. Allah için yaşayan samimi inananların yalnızca Allah'ın hoşnutluğunu gözetmelerini anlayamayabilir. Bir TV programında Darwinist bilim adamının sözlerindeki gibi, ‘inancının reklamını yaptığını’ iddia edebilir. Mümin Rabb’inin nimetlerini anlatmaya başlamadan önce, karşısındaki kişinin bu endişelerini giderir; bu da onun üzerindeki sorumluluklardan biridir.
Allah'ın Varlığının Kanıtlarını Anlatmak
Yüce Allah yarattığı her varlıkta sonsuz ilminin, aklının, gücünün kanıtlarını insanlara gösterir. Vicdanını dinleyen insan için Allah'ın varlığı çok açıktır. Ancak birçok insan yıllarca Allah'ı inkar yönünde telkin aldığı için bu konuda kuşku duyar. Önyargılarını ve bağnazlıklarını kırmak için onlara, varlıklardaki mucizevi detayları anlatmak, Allah'ın varlığına dair kanıtlar göstermek, bu varlıkların asla rastlantılarla meydana gelemeyeceğini açıklamak etkilidir.
Ciddi bir çaba gösterilirse, acz içindeki bu göremeyen kişiler -Allah’ın dilemesiyle- gaflet uykusundan uyandırılabilirler. Etrafında gördüğü kusursuz sistemlerin rastlantılar sonucu oluşamayacağının bilincine varan bir insan için ise, dinsizlik tehlikesi ortadan kalkar. Böylece Allah'a iman eden insan, O'na karşı sorumlu olduğunu ve artık yaşamını O'nun hoşnutluğunu amaçlayarak sürdürmesi gerektiğini kavrar.
Rabb’imiz birçok Kur’an ayetinde, yarattığı varlıklar üzerinde derin düşünmeye ve ibret almaya çağrıda bulunur.
“Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok. Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten (nice bitkiler) bitirdik. (Bunlar,) 'İçten Allah'a yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir zikirdir. Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik. Ve birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları da. Kullara rızık olmak üzere. Ve onunla (o suyla) ölü bir şehri dirilttik. İşte (ölümden sonra) diriliş de böyledir.” (Kaf Suresi, 6-11)
Kur’an'da Tarif Edilen Gerçek Dini Anlatmak
Din dışı felsefeleri benimseyen inkarcılar, insanlara ideolojilerini telkin ederlerken, dine karşı olumsuz eleştirilerde bulunur, saldırgan bir davranış sergilerler. Bu kişilerin dine saldırı malzemeleri, genelde Müslümanlık adı altında yaşanan, ancak içine hurafelerin, adet ve geleneklerin katıldığı, dinin özünden tamamen uzak olan anlayışlardır. Gerçek Müslümanlık, hedef alınan bağnaz din anlayışına tamamen zıttır. Bu yüzden eleştirilenin gerçek değil hurafe dini olduğu, Kur’an'da bildirilen gerçek dinin ise bundan çok farklı, insan yaratılışına uygun ve kolay olduğu insanlara etkili bir şekilde anlatılmalıdır. Kur’an, içinde hiçbir çelişki bulunmayan Allah kelamı olan bir kitaptır. Bu, kanıtlarıyla ortaya konduktan sonra, Kur’an ayetlerinde haber verilen olayların insanlara aktarılması gerekir.
Bediüzzaman'ın da, dinsizliğin insanlığı sürükleyeceği tehlikelere karşı sunduğu çözüm; Kur’an ahlakının yaşanması, anlatılması ve yaşatılmasıdır.
“Sarsılmaz bir iman isteyen ve dinsiz anarşistliğe karşı kırılmaz bir kılınç arayanlar, Büyük alamete (Kur'an'a) müracaat etsinler.” (Şualar, 599)
Dinsizlik ile mücadelede en etkili yöntemlerden biri olan iman hakikatlerini, Allah'ın varlığını ve sonsuz gücünü kanıtlarıyla anlatmak, gerçek dine davet etmek, her samimi iman sahibinin önemli sorumluluğudur.
Rabbinin nimetini durmaksızın anlat. (Duha Suresi, 11)
Fuat Türker
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.