Komedyen mi siyasetçi mi belli değil
“Komedyen mi siyasetçi mi belli değil” başlığının kastettiği kişi, CHP’nin başına getirtilen, yani tayin ettirilen Kemal adındaki şahıstır.
“Siyaset sanatı; ciddiyet, samimiyet ve güven ister.” İlgili kişide üçünü de bulmak mümkün değildir. Aslında böyle oluşu, sağduyu sahibi halkımızın ve diğer siyasi partilerin işine gelmektedir.
Özellikle Meclis içindeki ve dışındaki siyasi partiler için Kemal adlı şahıs, bulunmaz Hint kumaşıdır. Çünkü siyasi tarihimiz, böylesine yel değirmenlerine savaş açan birini daha tanımamıştır, tanıması da mümkün değildir.
Lider karizmasına sahip insanlar yönetilmez, yönetir. Lider vasıflarına haiz insanlar; çok konuşmaz, konuştuğunda da lafı, sözü dinlenir ve gırgıra alınmaz. Yani komedyenlerden lider olmaz.
Malum medya, tam dişine göre birini buldu. Keyif aldıkları birini sayfalarına, ekranlarına, köşelerine taşıyarak, hoşça vakit geçiriyorlar. Hem eğleniyor, hem de ilgili bireyin şahsında kendi vermek istedikleri mesajlarını veriyorlar.
Kişisel olarak ilgili ismin CHP zihniyetine çok yakıştığına inanıyorum. CHP zihniyetini dibe vurduracağına olan inancım tamdır. Ancak böyle birisi, CHP zihniyetini nihai noktaya getirebilirdi, şükürler olsun, o zaman geldi.
“Peki, madem öyle de neden ‘Siyaset sanatı; ciddiyet, samimiyet ve güven ister’ diye malum kişinin siyaseti sulandırdığını söylüyorsun?” denilebilir. Vatandaş soruyor:
“Bu ülkede Cem Uzan denilen kişi bile seçime ilk girmesine rağmen, kafadan yüzde altı oy aldığına göre, bu kişiye de aldananlar olur mu?” diyorlar.
Ben de diyorum ki;
“CHP zihniyeti bu milletin dini ile asla barışmadı, barışması da mümkün değildir. Söz konusu kişi ise bugüne kadar dinin yanından, yöresinden hiç geçmediği gibi, Din-i İslam’a kıyamete kadar sonu gelmeyecek bir uzaklıktadır.
Dolayısıyla ‘Allah bir Muhammed O’nun Rasulüdür’ diye inanan ve inandığına iman eden hiç kimse, bu şahsa oy vermez. Bilir ki, zihniyet itibariyle bu çevreler zaten; ‘Allah bir, Muhammed O’nun Rasulüdür’ diyenlerle mücadele etmektedir ve edeceklerdir.”
Ayrıca bu mücadeleleri onlar için bir vazifedir, varlıklarını ve yaşam sebeplerini bu vazifelerine borçludurlar. Mesela bir örnek verelim.
TBMM’de milletin 550 vekili var. Bunların 411’i millet adına bir kanun maddesine oy verdi. Türkiye’de sağduyu sahibi bütün bir millet, bu birlik ve beraberliğe çok sevindi ve “İşte milletin isteği tecelli etti” denildi.
Ertesi gün ne oldu, CHP zihniyeti soluğu Anayasa Mahkemesi’nin kapısında aldı ve 411 milletvekilinin, millet adına oy verdiği bir kanunu iptal ettirdi. Bu zihniyeti destekleyen medya da “Kaosa kalkan 411 el” diye manşet attı.
Bu sebeple; malum zihniyetin din ve Müslüman nefreti değişmez, değişmesi de mümkün değildir. Varlıklarını bu toplumu dinden uzaklaştırmak için sürdüren bir zihniyetten ne beklenirse, bunlardan da o beklenir.
Türkiye’nin her geçen gün biraz daha düzlüğe çıkması ve devletin milletiyle tamamen barışabilmesi için, CHP zihniyetine bir müddet daha ihtiyaç olduğu bir gerçek. Kemal adındaki kişi ise bu iş için biçilmiş bir kaftandır, kaftanı giydirdiler, sahneye sürdüler.
Davasında samimi olan, samimi olarak ideolojisine “inanan ve iman eden” bütün CHP’liler bilirler ki, bu memlekette CHP’ye iktidar yolu kapanmıştır. 1950 yılı, CHP’nin sonsuza dek muhalefette kalacağı bir tarih olmuştur. Böyle sulu bir CHP’ye de alışmalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.