M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Buluşma'dan Muhasebe'ye

Buluşma'dan Muhasebe'ye

"Göz nereye bakar, gönül oraya akar
Gönül nereye akar, ayak oraya koşar"mış.
Biz de koştuk Konya'daki II.İlahiyatlılar buluşmasına.
Gönül dostlarıyla kucaklaştık, koklaştık.
Kendi hesabıma tam 35 yıl olmuş.
Dile kolay ama yaşayan bir insan için uzun bir süre bu.
Bir "buluşma" ki, üç nesil bir arada.
1966'dan 2010'a kadar mezun olanlarla doluydu SÜ İlahiyat Fakültesi bahçesi.
Dekanı Prof. Dr. Ahmet Önkal, "Bu sene 2010 yılı mezunlarıyla birlikte 45. dönem mezunlarımızı verdik" diyordu.
Sadece Konya'dan bugüne kadar verilen mezun sayısı 7 bin 417.
Mezunların aileleriyle birlikte yaklaşık üçte biri bu buluşmada bir araya geldi.
***
Merak edenler olmuştur.
"Ne adına, niçin" bu buluşma yapılıyor diye.
Öküz altında buzağı aramaya hiç gerek yok!
Kimse boşuna uğraşmasın!
Böyle bir buluşmada mezunlar dışında kimse aradığını bulamaz.
Mezunların aradığı da sadece "kadim" arkadaşları!
Dekan Önkal'ın da sadece bu amacı gerçekleştirmek için program yaptığı çok açık.
Hatta konuşma yapmak için başvuru yapanlara da bunu hatırlatmış!
Kensidinin basına yansıyan konuşması dışında konuşma yapılmaması da bunu gösteriyor.
Peki, ilahiyatlıların hiç mi problemi yok?
O kadar çok ki?
Dışarıdan bakıldığında bu toplantı bunların konuşulması için büyük fırsat!
Ama öyle değil.
Dekan, bunun yeri burası değil, adı üstünde bu sadece bir "buluşma" diyor.
Burada sadece "hasret" var, "duygu" var, "özlem" var, silinmeyen "hatıralar" var...
***
Şairin dediği gibi;
"Yazık ki akşam oldu biz yine yalnız kaldık,
Bir kıyısı görünmez denize daldık,
Bir gemiye binmişiz bulanık bir gecede;
ALLAH'ın denizinde ALLAH'tan uzak kaldık..."
"Buluşma"dan ayrılıp evlerimize döndüğümüzde, sevincimizin yerini garip bir hüzün alıyor.
Farklı duygular yaşamaya başlıyoruz.
Vefat haberini aldığınız arkadaşlarınızın ardından sıranın size geldiğini daha yakından hissediyorsunuz.
"Ahiret" kaygısı ve "büyük hesap" sorgusu üzerinize "kâbus" gibi çöküyor!
Buna "hazırlıklı mısın?" sorusu kulaklarınızda çınlamaya başlıyor!
"Görevini yaptın mı?" sorusuna "evet" cevabı alıp "şahit ol ya Rab" diyecek bir rahatlık arıyorsunuz!
Ama "görevini yaptın" cevabını almak için başka sorulara cevap gerekiyor:
Sizden "kurtuluş reçetesi" bekleyen insanların "salah"a ve "manevi şifa"ya kavuşmasına ne derece vesile olabilmişsiniz?!
Yüksek beklentilere ne kadar cevap verebilmişsiniz?
"Öz vatanında garip, öz vatanında parya"lıktan kendinizi ve toplumu ne ölçüde kurtarabilmişsiniz!
Görevini yapmak için hep mazeretlere mi sığındın, yoksa mevcut imkanlarla azami hizmet mi ürettin?
Kaç kişinin "hidayet"ine vesile oldun?
Sorular, sorular...
***
"Buluşma" günü, sonunda "muhasebe" gününe dönüşüyor.
Nefisle muhasebe, hayatla muhasebe, hizmetle muhasebe, ölümle muhasebe...
Sadece bunu sağlaması bile bu toplantıyı anlamlı kılyor.
2012 yılı, bu okulların 50.kuruluş yılı.
İki sene sonra ilahiyatlı dostlarla yeni bir "muhasebe" de buluşmak ümidiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi