MHP düşüşte!..
Başbakan Erdoğan’la Bosna-Sırbistan seferinden dönüş yolundayız.
Tarihin kaydettiği en büyük soykırımının bugüne yansımaları, bunun Bosna halkı üzerindeki izleri, buralarda şahit olduklarımız, dönüşe kalsın.
Bugün, Başbakan’la sohbetimizden buraya kalanları vereyim.
Uçak sohbetleri, gürültüye gidiyor.
Bundan dolayı, “otel”de sohbet istirhamımız oldu, sağ olsun bizleri kırmadı.
Gece, dünya kupası final maçı vardı.
Bir saatlik sürede bitmeyen sohbeti, maçın heyecansız anlarına ve aralarına da sarkıttık.
Başbakan’la üzerinde en çok durduğumuz konular haliyle “terör” ve “referandum”lar oldu.
Ben, en çok “MHP tabanı”yla ilgileniyorum.
Zira;
Yönetim ve taban arasındaki tavır-fikir farkının en fazla olduğu parti şüphesiz MHP.
Darbeden en fazla etkilenmiş ve maalesef en fazla kullanılmış ve tabii haklarını yememek lazım, samimi niyetlerle en fazla fedakârlıkta bulunmuş taban MHP’lilerin PKK uzantısı bir partinin kuyruğuna takılmış bir yönetime mahkûm olmaları büyük trajedi.
Ben, MHP’nin düze çıkması için partinin önünü kapatan bu yönetimden kurtulmak mecburiyetinde olduğunu defalarca yazdım.
Yıllardır bunu savunuyorum ve her gelişme maalesef beni haklı çıkarttı.
Dinamik, güçlü, tutarlı bir MHP’ye ülkenin ekmek gibi, su gibi ihtiyacı var.
Öncelikle “terör belasından” kurtulmamız için MHP’nin titremesi ve kendine gelmesi gerekiyor.
Bunun için de referandum önemli bir fırsat olabilir.
Anasol-Me döneminde DSP’ye ram olan MHP’nin aynı tarifeyi bu kez PKK uzantısı BDP için uygulamanın faturasını ödemesi, bu partinin ve Türkiye’nin önünü açabilir.
Peki, MHP tabanı, AK Parti’yi devirmek hırsına kapılıp da, referandumda üç aşağı beş yukarı BDP çizgisini takip edebilir mi?
Başbakan’la bunu konuştuk.
Önüne gelen anket sonuçlarından çıkarttığı o ki Sayın Başbakan’ın, MHP tabanı ile yönetimi arasındaki görüş farkı referanduma önemli ölçüde yansıyacak.
Başbakan, “MHP tabanı, vesayete karşıdır” görüşünde.
Taban, sistemi kilitleyen, Türkiye’nin önünü kapatan 12 Eylül Anayasasını asla ve kata benimsemiyor.
Ve taban, ülke davasını her davanın önünde tutacak ruha, bilince, anlayışa sahip.
MHP ve BDP yönetimlerinin, “terörden beslendiğini” ve terörü politik malzeme olarak kullandığını belirten Başbakan’ı son derece rahat gördük.
Son derece neşeliydi.
Referandumu “milletin” kazanacağından şüphe eder hali yoktu.
Tek engel vardı ona göre;
“PKK terörü!..”
Daha doğrusu,
PKK’nın Güneydoğu’dan çıkacak sonucu etkilemek için şiddetin, tehdidin her türlüsüne başvurmaktan kaçınmayacak olması.
PKK bunu yapar.
Devletin görevi ise, vatandaşı bundan korumak.
Başbakan’a “Bu konuda ilave önlemleriniz var mı?” diye sordum.
“Var. Özellikle şehir merkezleri için bir endişemiz yok. Kırsalda sıkıntı olabilir ama bunu da aşacağız” dedi.
Dönelim MHP’ye…
Başbakan’ın önüne gelen araştırma sonuçları MHP’nin hızla oy yitirdiğini gösteriyor.
Kılıçdaroğlu rüzgârının kesildiğini de hesaba kattığımızda, bir Ergenekon koalisyonu ihtimalinin iyiden iyiye azaldığını belirtebiliriz.
Azaldı ama hiç yok değil.
Türkiye için ve bizler için çok daha fazla çalışılmayı icbar eden bir süreç.
Genel seçimler için bir tercih ortaya koyamam ama referandumdaki tavrımız açık:
Türkiye’nin düze çıkması “evet”e bağlı.
Bunun için de, MHP tabanının BDP’nin peşinden giden yönetime karşı tavır koyması büyük önem taşımakta.
Duyduk ki, bir grup ülkücü, önde gelen ülkücü, referanduma tam destek vermek için deklarasyon hazırlığında.
Referandumdan açık ara “evet” çıkarsa, bu MHP yönetimi için de önemli uyarı olur.
Çıkmadık candan umut kesilmez, bakarsınız bu uyarı genel seçime kadar akıllarını başına toplamaları için bir fırsat teşkil eder.
Biz yapacağımızı yapacağız kısmetse.
Ancak, esas görev MHP tabanının.
Başbakan, o tabanın öneminin ziyadesiyle farkında.
Ve MHP’deki oy düşüşünü önemli bir uyarı olarak görüyor!..
MHP yönetimi, tabanına kıymet vermeyebilir.
Ama o taban Türkiye’nin bel kemiğidir.
Ben onlara güveniyorum.
MHP’ye ilişkin çok yazımız olacak kısmetse.
Olmalı!..