Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Milli Görüş gelişimi

Milli Görüş gelişimi

Önce pek eski olmayan, mâzide yaşanan bir kongre anısıyla gireyim yazıma. 1978 idi, sıcak bir yaz günü MSP genel kongresi yapılıyordu. Türk siyasi hayatının 1965’den sonraki siyaset yapısı sağ ve sol diye münkasım olmuştu. Sağ veya solun ülkemizde târifi henüz kararlaştırılmamıştı. Çetin Altan sağ ve sol tâbirini kraliçenin merkez alındığı ingiliz parlamentosundan tutun da, fransa kraliyet konseyinde oturanlara göre anlatıyordu. 1969 senesinde sağ ve solu târifle uğraşan siyasetimizin sağ kanadı, milli mefahire de içinde yer vermiş Adalet Partisi’nin mason genel başkanı milli mefkure sahibi kişilerin partideki varlığına tahammül edemiyerek onları istifaya zorlayan yeminliler (masonlar) ile birlikte çalışma yolunu temadi ettirmişti. Bu tutuma karşı Sayın Ferruh Bozbeyli başkanlığında, Demokratik Parti vücud bulmuştu. Ancak bunlar da bir masondan kaçarken masonların granmetri olan Celal Bayar limanına sığınmışlardı. 1965 sonrası ülke siyasi hayatımızın ufkunda o dönemde mukaddesatçılar diye de anılan bir gurup, Prof. Dr. Necmeddin Erbakan öncülüğünde milli görüş ve milli şûur dahilinde o ufukta doğacak fecr-i âtiyi haber veriyordu. Ahali, İslâm kültürünün dünyayı aydınlattığını, bir motor profesöründen öğreniyordu. 1969 genel milletvekili seçimlerinde bağımsızlar harekâtında yedi kişi mukaddesatçılığı vatan sathında duyurma gayreti içinde oldular.
Allah(c.c), Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’a seçimi kazanıp, TBMM’ye girmeyi nâsip etti. 1971 muhtırası sonrasında kapanan MNP’nin yerine 1972’de MSP kuruldu ve 1973 seçimlerinde 48 milletvekili ve 3 senatörle büyük güzelliklere, 1683’den 20/Temmuz/1974’e kadar geçen zaman diliminde durmuş futûhat-ı islâmiye’yi yukarıda adı geçen târihte Kıbrıs Adasına yapılan ve göz bebeğimiz TSK’nın uyguladığı muazzam indirme ve çıkarma harekâtının siyasi bakımdan en büyük müşevviki olarak, her vijdan sahibinin yanında sempati elde etti.
İsmet Paşa’nın ortanın solu kavramını CHP’ye kılavuz seçmesi, sol kavramını ve komünist, sosyalist, hâtta Euro/Sol diye Avrupa’da gelişmeye başlayan anlayışı aralarında paylaşmaya çalışırken, sağcılar diye adlandırılan kesim, liberal, muhafazakâr, câmi imamından Zürafa sokağındaki kadıncağızlara kadar kesimin temsil edildiği Adalet Partisi, milliyetçi adıyla üç hilalci ve bozkurtlar diye bölünmüş MHP, MSP ise içlerinde radikal islâmcı, milli görüşçü, milli şûur, bir miktar Nakşi, Nurcu, Süleymancı ve ortaya çıkmaya başlayan meşrepler sağcılar diye adlandırılırken Allah razı olsun, merhum Salih Doğan Pala’nın “Kur’an’a Göre Sağ ve Sol” adlı eserinde yapılan muknî tarifler yerine oturtulmuş olduğundan, Milli görüşçülere olsa olsa islamcılar denebilirdi ve çok kimse bunu öyle görüp, kabullendiyse de, yine de bâzı mâruf zevat, “Müslüman vardır. Başka isme gerek yoktur” demekteydiler.
Milli görüş, 1973 seçimlerinde aldığı netice ile CHP/MSP koalisyonu, iki defa da Milli Cephe hükümetleri adı altında üç koalisyon hükümetinde hayra motor, şerre fren oldu. Ülkenin sanayii hamlesinden tutun da, İHL’lilerin üniversitenin her fakültesine hâtta askeri mekteplere kabul edilmelerini sağlayan kanunu meclisten çıkarmaya ön ayak oldu. Ne var ki; Demirel’in işmarıyla, Amiral Fahri Korutürk o sırada C.başkanıydı, kanunun İHL’lilerin askeri mekteplere gidilmeye âmir hükmünü veto etti. Böyle başarılı bir dönemin akabinde gelen 1977 seçimleri MSP’yi mecliste 24 kişiye düşürdü. 214 kişiyle 1. parti olan CHP hükümet oldu. Ülkede kurtarılmış şehirler, şehirlerde kurtarılmış bölgeler, bölgelerde kurtarılmış mahalleler görülmeğe başlandığında, 1978’de genel kongresini yapıyordu. Demirel’in Turgut Özal’a, Turgut Bey merhumun MSP’deki Korkut Özal’a te’siri, Korkut Bey’in ikinci planda kalmanın şikayetlerinin dile getirilmesinde seçtiği yol, MTTB’nin ve Akıncıların farklı anlayışları, MSP kongresinde kimi merhum, kimi sağ zevatın da arka plânda olduğu halde, MSP’de bir Erbakan muhalifliği estiriyor, öncü olarak da iki zat-ı muhterem hedef ediliyordu. Bunlar, sayın bakanlarımdan İsmail Müftüoğlu ve Hasan Aksay Ağabeylerimdi. Hasan Ağabey, Erbakan Hoca’mızın Odalar birliğindeki çıkarılma hadisesinde onun yanında olacak kadar cesurane ve vefasıyla temayüz etmiş, İsmail Müftüoğlu Ağabeyim ise, MSP genel başkan yardımcılığını pek disiplinli bir şekilde sürdüren kimse ve bağımsızlar hareketinde Sakarya’da bağımsız aday olan genel harekatın yedi kişisinden biriydi. O kongrenin unutulmaz anılarımdan biri, Sultanahmet Sanat Okulu’ndan ağabeyimiz olan Abdullah Tonba aynı zamanda gençliğinde Türkiye 67 kilo boks şampiyonuydu. 1977 seçimlerinde İstanbul MSP milletvekili olarak TBMM’ye girmiş bir büyüğümüzdü. 1973 seçimlerinde Yozgat senatörü olan Süleyman Bey adlı şeyhzâde bir zat 1978 kongremizde söz almış konuşuyordu. Ülkemiz o sıralar bir kuraklığa mâruz kalmış, yağmur getiren bombaların kullanımı söz konusu olmuş, bu senatörümüzün de, o bombaları imâl eden firmanın temsilcisi olarak devlete bu bombalardan satma teklifi yapmış olduğu söyleniyordu. Bulvar basını bu zât’ın MSP’li olması hasebiyle üzerine yürümüş, bir sürü tezvir ve tatsız şeyler yazıyorlar, senatörün şahsında MSP’ye, dolayısıyla da Milli görüşe ver yansın ediyorlardı. Buna sebep olduğundan senatör biraz antipatik olmuştu kimilerinin nazarında. Başkanlık divanından söz isteyen ve mikrofona gelen senatör beyana başladığında Abdullah Tomba Ağabey mikrofona geldi. Elinden mikrofonu aldı ve bir aparkat çaktı. Senatör yerde. Koştuk ayırdık. Bu olay dolayısıyla o kongrenin adı “kavgalı kongre” diye anılır oldu.
O kongrede ilk defa çift liste çıktı. Korkut Özal’ın başı çektiği, İsmail Kahraman, Kadir Mısıroğlu gibilerin arkalarında olduğu listede Erbakan Hocam en başta olduğu gibi genel merkez listesinde de en başta idi. Hiç de listeden istifa diye bir şeye ne teşebbüs etti ne de problem etti. Muhaliflerin hedefi yukarıda yazdığımız gibi İsmail Müftüoğlu ve Hasan Aksay ağabeyler idi ve bu liste ancak genel merkez listesini bu iki büyüğümüzü devirip, yerlerine Kadir Mısıroğlu ve Mustafa Yazgan’ı getirmiş oldular. O sırada salonda bir masada oturan Erbakan Hocama baktım. Önünde büyük bir çiçek buketi yüzünün kısm-ı âzamını kapatmış olmasına rağmen yan taraftan baktığımda göz pınarlarından göz yaşlarının yuvarlandığını gözlemlemiştim.
Şehid Sedad Yenigün (nur içinde yatsın) kardeşimiz o sırada yanımdan geçiyordu. Bana dedi ki: “Metin Ağabey, bak hoca gülüyor!” Ben de “Hayır Sedatçığım; gel yanımdan bak, ağlıyor” dediğimde, sokuldu baktı.. Alt dudağını ısırdı ve “Ağlıyormuş!” deyip uzaklaştı. Biliyor musunuz değerli okurlarım, o sırada şimdi Vakit gazetesinin genel yayın koordinatörü Mustafa Karahasanoğlu; genel merkezi, AKP milletvekili sevgili Yaşar Karayel ise 2. listenin taraftarı olarak birbirlerine karşı idiler. İşte Hocam buna göz yaşı döküyordu..
Pazar günkü son kongre Numan Kurtulmuş Bey’in yanlış hâl ve davranışlarına, yanında kuzu kuzu oturup, Hocamızın ettirdiği yemini ettikten sonra tekrar yanlışlarına avdeti, gece evet dediği listeye gündüz 37 isim değişikliği eklemesi, istifa müessesesine sıkça müracaat etme anlayışı, kendisine güvenmek isteyen delegelerde tereddüt doğmasına; ancak üçüncü turda total 1250 delegenin 310 oyu ile seçilmesi hükmünü sürdürmeye kanunen imkân veriyorsa da, vijdanen yeterli gelmeyecek bir sayı tutturduğu ortadadır. Gelelim yeşil listeden istifa eden 43 kişiye.. Sizlere ne oldu da böyle yaptınız? Elbet bir cevap verirsiniz câmiaya. Fiemanillah.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi