ABD Müslümanları ve yeni dönem ayarı
ABD’nin en büyük şemsiye kuruluşlarından Kuzey Amerika İslâm Toplumu (ISNA)’nın Chicago’da gerçekleştirilen 47. Toplantısında yaklaşık 300 oturum yapılmasına ve pek çok konu konuşulmasına rağmen, Gazze’ye yönelik ambargo ve Mavi Marmara gündemin ilk sırasındaydı.
Toplantının önemli konuşmacılarından Tarık Ramazan, Amerikalı Müslümanları bile tedirgin edecek dozda Gazze meselesini ele aldı ve ABD hükümetini eleştirdi. “Beni ABD’ye sokmasalar bile Gazze ile ilgili fikirlerimi söylemeye devam edeceğim” demeyi de ihmal etmedi. Hatta Obama’nın bir sembol olduğunu ve sembollerin gerçekleri saklamak için iyi bir sebep olduğunun altını çizdi. Filistin İçin Amerikan Müslümanları (AMP) gibi kuruluşlar ciddi anlamda Filistin meselesini ülke gündeminde tutmaya ve gerçekleri Amerikan kamuoyuna aktarmaya çalışsalar da ABD’deki güçlü medyanın yanında sesleri duyulmuyor bile.
Herkes gibi Amerikan Müslümanlarının da gayet iyi bildiği bir hakikat var: Beyaz Saray’da, Kongre ve Senato’da oldukça etkili olan Yahudi Lobisi karşısında durabilmek için Amerikan Müslümanlarının sürdürülebilir bir ittifak içinde ve her sahada olağanüstü çalışmaları ve gerçekleri kamuoyuna ulaştırmak için somut ve daha büyük çaplı projeler hazırlamaları gerek. Amerikan Müslümanlarının da son dönemde, özellikle 11 Eylül sonrası travmasını atlattıktan sonra üzerinde durdukları esas konu bu.
ISNA’da Gazze çokça konuşulsa da esasında Amerikan Müslümanlarının daha derin dertleri ve daha keskin endişeleri var.
Politik olarak güçlenme hedefi yanında Müslüman toplumunu ve aileyi muhafaza etmek, gençliği İslâm’ı yaşamak için ikna etmek, yeni nesillerin üst düzey eğitim kurumlarına gidebilmesini temin edebilmek bu dert ve endişelerin başlıcaları.
Bu konuda özellikle Kuzey Amerika Müslümanlar Birliği (ICNA), Müslüman Amerikan Toplumu (MAS) gibi kurumlar ciddi çalışmalar yapıyorlar.
On milyonluk bir nüfusa sahip Amerikan Müslümanlarının % 30’u yerli, % 70’i göçmen. Göçmenler içerisinde Güney Asya kökenliler (Hindistan, Pakistan, Bangladeş) ağırlıkta. Daha sonra Araplar ve Balkan kökenliler geliyor. Üç yüz bini aşkın Türk nüfus ise hem kendi içerisinde hem de diğer Müslüman toplumlarla ciddi uyum sorunları yaşıyor.
ISNA’daki Türk Sempozyumu bile küçük bir sohbet grubundan farksızdı. ABD’den çokça sesi çıkan kimi kesimler bile yoktu bu etkinliklerde. Samimi niyetlerle iki yıldır gerçekleştirilen bu toplantılarda Türk asıllı Amerikan Müslümanlarının sorunları ve beklentileri konuşuluyor ve sanırım uzun yıllar da bu sorunlar konuşulmaya devam edilecek. Anlayacağınız daha hayli yol var kat edilmesi gereken...
ABD’de her yerde olduğu gibi İslâmiyet hızla yayılıyor. Kimi basın kuruluşları 2015 yılında İslâmiyet ABD’de Yahudiliği geçecek dese de İslâmiyet bugün on milyon mensubuyla ABD’de ikinci din. Müslüman toplumların yukarda zikrettiğim zaaflarının bu yayılmaya paralel bir şekilde giderilmesi gerektiği konusunda hemen herkes müttefik. Bunun için ciddi programlarla ve etkili projelerle, kısır ve lüzumsuz ihtilaf ve inhisarcı yaklaşımları bir kenara bırakarak gayret edilmesi gerekiyor.
‘Doğru tebliğ’ ve ‘etkin temsil’ mekanizmalarının kurulmasının zarureti bir yana, küreselleşmenin ortaya çıkardığı tehditler karşısında Müslüman toplumların korunması, kısa vadede başta Batıda yaşayan Müslümanlar olmak üzere tüm Müslümanların ortak derdi olmak zorunda. Bu derdin dermanı ise yeni duruma uygun vasıtalara sahip olmaktan geçiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.