Değişiklik Kürtlere ne getiriyor?
Anayasa değişikliklerine 'hayır' demeyi izah edemeyeceğini anlayan BDP, boykotun arkasına saklanmayı tercih etti. 'Hayır'a da evet'e de hayır' zekice bir slogan gibi görünüyor, ama bunun ambalajlı hayır olduğu ortada.
Nihayetinde evet demeyen herkes hayır değirmenine su taşımış olacak. Göğsünü gere gere ret oyu veremeyecekler, paravan arkasına saklanıyor. BDP, Meclis'teki oylamalar sırasında parti kapatma maddesine destek vermeyerek paketten düşmesine katkı yapmıştı. Kapatmalardan en muzdarip parti rolüne gölge düşüren icraatı eşbaşkan Gülten Kışanak 'yol kazası' şeklinde savunmuştu.
Mevcut düzenleme Kürtlerin beklentilerini karşılamaktan uzak bulunuyor. Doğrudur, kabul oyu kullanacak diğer kesimlerin büyük kısmı da 'yetmez ama evet' görüşünde. 'Paketin Kürtlere hiç faydası yok' diyenler kamuoyunu yanıltıyor. 12 Eylül'de oylanacak değişiklikler Türkler kadar Kürtlere de yarayacak. Anayasa Mahkemesi'nin vesayetçi yapısının kırılması köken ayrımı yapılmadan hepimizi rahatlatmayacak mı? Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yüksek yargının hegemonyasından kurtulması, daha çoğulcu bir yapıya bürünmesinden sadece Türkler mi faydalanacak? Çalışanların sendikalaşması ve toplu sözleşme gibi pazarlık güçlerinin artırılması hakeza. Aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olmak mümkün olacak. Kürt işçi ve memurların tuzu kuru değil. Çocuklar, yaşlılar ve özürlüler için getirilen pozitif ayırımcılıktan yararlananların kafa ölçüleri baz alınmayacak! Hâkim kararı olmadan yurtdışına çıkışları engellenenler arasında Kürtler yok muydu? Anayasa Mahkemesi kararıyla milletvekilliği düşen Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk büyük çoğunlukla Kürt oylarıyla seçilmişti. Bu yetkinin AYM'nin elinden alınması yetmez mi? En azından Türk ve Tuğluk'a oy verenlerin sandığa gidip 'evet' demesi gerekmez mi? Yüksek Askerî Şûra kararlarıyla ordudan atılanların yargı önünde hakkını araması bir kazanım değil mi?
Paketin bence en önemli getirisi, bireysel hakların anayasal garanti kapsamına alınması. Devlet denilen silahlı ve örgütlü mekanizma karşısında kişi hakları çok savunmasız kalıyordu. Demokratik hukuk devleti olmanın gereği bireyi koruyan yeni düzenlemeler geliyor. Anayasa Mahkemesi'ne kişisel başvuru hakkı bunlardan biri. Olaylara hep devlet açısından bakmaya odaklanmış Yüksek Mahkeme, yeni dönemde kişi hakları konusunda düşünme ve içtihat üretme mecburiyetiyle karşı karşıya kalacak. Kamu denetçisi uygulaması da hak aramanın önemli seçeneklerinden olacak. Şahsi bilgilerin korunması, fişlemeleri anayasal suç haline getirecek. 'Bu konulardan en şikâyetçi kesim kimdir?' diye sorsak herhalde cevap 'Kürtler' olur. Peki, hangi gerekçeyle değişikliklerin hayata geçmemesine destek verecekler?
Yeni anayasa, askerî mahkemelerin görev alanlarını daraltıyor. Askerî mahkemelerde bitmek tükenmek bilmeyen duruşmalarda yargılanan Kürtler, o günleri unutmuş olamaz. Söz konusu mahkemelerdeki yargıçların hâkimlik teminatına kavuşması, yani hukukçu kimlikleri üzerinden özlük haklarının takip edilmesini de ekleyelim. Başta JİTEM olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri içinde suça bulaşanların yargılanmasında zorluklar yaşanıyordu. Faili meçhul cinayetle suçlanan askerlerin yargılanması, suçu sabit görülenlerin cezalandırılmasının yolu anayasal güvenceye kavuşuyor. Yıllarca gözaltında kaybolan yakınlarının yasını tutanların eli hayır oyuna nasıl gidecek?
Benzer paralellikleri bütün maddelerle ilgili kurabiliriz. Şurası muhakkak, "yeni anayasa Kürtlere hiçbir şey kazandırmıyor" diyenler doğruyu söylemiyor. Bu illüzyona kanmamak gerekiyor