Türk- İslam Birliği Yolunda
Kur'an, gelecekte gerçekleşecek olan bazı olayları haber verir. Bu olayların zaman içinde gerçekleşmesi, Kur'an'ın mucizelerindendir. Kur'an ayetlerinde bildirilen haberlerden biri de Kur’an ahlakının yeryüzünde hakim olacağıdır.
Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile. Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saf Suresi, 8-9)
Samimi iman sahiplerinin yeryüzüne mirasçı kılınacakları da Kur'an'da haber verilen İlahi bir buyruktur. Bu konudaki Kur’an ayetlerinden bazıları şöyledir:
Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 32-33)
Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz. (Kasas Suresi, 5)
Ve sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve daha ayak basmadığınız bir yere mirasçı kıldı. Allah, her şeye güç yetirendir. (Ahzab Suresi, 27)
Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var: Allah'tan 'yardım ve zafer (nusret)' ve yakın bir fetih. Mü'minleri müjdele. (Saff Suresi, 13)
Şüphesiz, Biz sana apaçık bir fetih verdik. Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin. Ve Allah, sana 'üstün ve onurlu' bir zaferle yardım etsin. (Fetih Suresi, 1-3)
"Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır)." (peygamberler) Fetih istediler, (sonunda) her zorba inatçı bozguna uğrayıp -yok oldu- gitti. (İbrahim Suresi, 14-15)
Peygamberimiz'e (sav) Kur'an'ın vahyedilmesinden yaşadığımız döneme kadar, ayetlerde belirtildiği anlamda dünya çapında İslam ahlakı hakim olmamıştır. İslam ahlakı çok geniş topraklara yayılmış ancak yeryüzünün tamamında bir hakimiyet gerçekleşmemiştir. Allah'ın bu vaadinin ilerleyen yıllarda gerçekleşmesi beklenmektedir. Peygamberimiz'in (sav) hadisleri incelendiğinde de İslam ahlakının dünyada hakim olacağı dönemin oldukça yaklaştığı anlaşılır. (Kuşkusuz doğrusunu Rabb’im bilir.)
Bu dönem, barışın, adaletin, özverinin, yardımseverliğin en yoğun yaşandığı, kutlu bir dönem olacaktır. Bu paylaşmanın sonunda herkes eşit refah seviyesine ulaşacak, açlık, sefalet gibi sorunlar çözüm bulacaktır.
Bugün İslam dünyasının çarpık akımlardan, hurafe ve aşırılıklardan arındırılarak, Kuran'a dayalı bir İslam anlayışı ile yeniden eğitilmesi, Gazali'nin ifadesiyle "ihya edilmesi" gerekmektedir. Tüm dünyada yaşanan sorunların çözülmesi için demokratik esaslara ve hukukun üstünlüğü prensibine dayanan bir birliğin, Türk – İslam Birliği’nin kurulması acildir. Dünya, bugün bu birliğe muhtaçtır. Türk - İslam Birliği'nin kurulması, tüm dünyada güzelliklere vesile olacaktır.
Söz edilen birlik konusunda, bugüne kadar neredeyse hiç seslendirilmemiş hatta düşünülmesi garip karşılanmış fikirler ortaya atılmakta, Türk İslam dünyasında çeşitli yetkililer, İslam ülkelerinin birlik olması gerektiği konusunda daha önce kendilerinden duyulmamış açıklamalar yapmaktadırlar. Son zamanlarda Türk - İslam Birliği, İslam dünyasında diplomatik düzeyde yapılan tüm toplantılarda temel konu olarak işlenmekte, Müslüman aleminin dört bir yanından birlik sesleri yükselmektedir.
60 dan fazla ülkeyle aramızdaki vize uygulamasının kaldırılmış olması, toplantı ve konferanslarda birlik ve beraberlik mesajları verilmesi Türk İslam Birliği’nin ütopya değil, beklenen bir oluşum olduğunun kanıtıdır. Son dönemde Türk İslam Birliği ve bu birliğin liderinin Türkiye olması gerektiği konusunda en çarpıcı açıklamalar ise, Arap dünyasından gelmektedir. Arap dünyasının en etkili gazetelerinden Londra merkezli El Kuds El Arabi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atwan’ın, Haber Vaktim Dış Haberler Müdürü M. Nedim Aslan’a yaptığı açıklama şöyledir:
“Türkiye, Avrupalı olmadığını anladı. Türkiye bir Ortadoğu ülkesi. Ortadoğulu olmak suç değil, utanç duyulacak bir şey değil. Siz 600 yıl boyunca dünyayı yönettiniz. Türkiye tüm Avrupa’dan daha büyük. Avrupa Türkiye’den korkuyor. Türkiye köklerine geri döndüğünde daha güçlü olacak. Bugün Türkiye’de işleyen bir demokrasi var. Güçlü ekonomisi, özgür medyası, demokratik bir hükümet ve farklı düşünceden partilerin yanı sıra güçlü bir ordusu var. Türkiye bu şekilde Müslüman dünyasına liderlik yapabilir…. Neden Türkler de Araplara demokrasi, insan haklarını öğretmesin ki! Ben bir Arap olarak Türkiye’nin Arapları yönetmesinden gocunmam. Bugün mesela Norveç, İsveç neden “Almanya ve Fransa bizi koloni haline getiriyor?” demiyor. Türkiye’nin liderliğinde kurulacak bir birlik, hem Türkiye’nin hem Arapların hem de tüm Müslüman dünyasının lehine olur. Eğer Müslümanların ezilen onurunu, gururunu koruyacaksa neden böyle bir birlik olmasın? Bunun Türk, Arap ya da başka biri olması önemli değil. Ben özgürlük, barış, demokrasi, gelişmişlik getirecekse Türkiye’nin liderliğini şimdiden kabul ediyorum.”
Son olarak Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan ve Kırgızistan'ın imza attığı Nahcıvan Anlaşması uyarınca kurulacak Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin, Türk dünyasının Birleşmiş Milletler'i konumunda olacağı, genel sekreterliğinin İstanbul'da bulunacağı ve ilk genel sekreterin de Türkiye'den olacağı açıklanmıştır.
Türk – İslam Birliği’nin ve Kur'an ahlâkının yeryüzü hakimiyeti adım adım yaklaşmaktadır; bu Allah'ın Kur'an'da haber verdiği bir vaadidir. Ve hiç kuşkusuz Allah vaadinden asla dönmez. Bolluğuyla, bereketiyle, insanlara sağlayacağı refah ve huzur dolu ortamıyla her Müslüman'ın kavuşmayı arzu ettiği bu yaşam, iman eden insanlar için dünya hayatında çok üstün bir ödüldür. Bu güzel dönemle müjdelenmek, kuşkusuz tüm Müslümanlar için üstün bir şereftir. Bizlere düşen, gerçekleşmesi yönünde çaba göstermek ve içten dua etmektir. Bu, Allah'ın dilemesiyle zaten gerçekleşecek olan bir olaydır; o halde buna vesile olma yönünde ne kadar çaba gösterdiğimiz konusunda kendimizi samimiyetle gözden geçirmeliyiz.
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)
Türk - İslam Birliği, Türk ve İslam dünyasının büyük heyecanla beklediği bir birliktir. Kaydedilen gelişmeler, bu müjdeli döneme hızla yaklaştığımızın önemli bir müjdesidir. Bu Birliğin kurulması yalnızca İslam dünyasının değil, dini, milliyeti ve düşüncesi ne olursa olsun her insanın kurtuluşu olacaktır. Türkiye’nin liderliğinde kurulacak olan birlik, bolluk ve bereketin artmasına, sanat ve bilimin daha fazla gelişmesine, çok güçlü ve köklü bir uygarlığın kuruluşuna vesile olacaktır. Allah’ın dilemesiyle Türk - İslam Birliği kurulacaktır; bu, Allah’ın takdir ettiği bir kaderdir. (Doğrusunu Rabb’im bilir)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.