Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

CHP, referandumda ‘Altı Ok’u anlatmalı

CHP, referandumda ‘Altı Ok’u anlatmalı

Milletimizin çok büyük ekseriyeti, ‘Altı Ok’un ne anlama geldiğini bilmiyor. Gerçi bilmesine de gerek yok. Çünkü CHP, “mutlu azınlıkların” partisi olması hasebiyle, milleti ilgilendirmiyor. Ama yine de madem ülkenin demokratikleşmesine şiddetle karşılar, bu karşı çıkışlarını ‘Altı Ok’u anlatarak izah etmeliler.
Herhalde hiçbir parti, kendi amblemini anlatmaktan imtina etmez, utanmaz, sıkılmaz ve seve seve anlatır ve tarif eder. Mesela ‘Altı Ok’la ilgili olarak insanlar şunu soruyor:
“Altı Ok bir ideoloji mi, bir manifesto mu, bir ilericilik mi, bir gericilik mi, yoksa belli bir zaman aralığında düşünülmüş bir dünya görüşü müdür veya solculuk, demokrasi, sosyal demokrasi, bu Altı Ok’un neresinde vardır. Hatta Altı Ok, demokrasi ile yan yana gelir mi, gelirse referandumu hangi mantıkla reddetmektedirler?”
Ülkemizin milli vicdanı olan siyasetçilere göre; Altı Ok’a CHP’lilerin kendileri de inanmıyor ve ucuz efelik yapıyorlar. Üstelik bu efelerin büyük ekseriyeti, belli bir ideolojinin kuyruğuna şuursuzca yapışmış ve ne yapacağından, ne getireceğinden, ne vereceğinden ziyade; ne olacağını, nerede oturacağını, nasıl yaşayacağını düşünen ve gözünü kendi benlik duygularına esir etmiş kurnazlık cambazlarıdır.
Din, dil ve ırk ayrımı yapmadan bütün insanların hak ve özgürlüklerine şiddetle karşı çıkan CHP, MHP ve PKK zihniyeti referandumu reddederken, belli bürokrasinin de yardımıyla esasında; makamlarını, mevkilerini, imtiyazlarını ve cüzdanlarını korumaktadırlar.
Demokratikleşmedeki en keskin ölçü; “İnsanların birbirine karşı davranışlarında korkunun ve farklılık duygusunun ortadan kalkmış olması değil midir?” Daha doğrusu bu duygunun insanileşmiş veya medenileşmiş bulunmasıdır. Demokrasiyi hazmedememiş ülkelerde bunu görmek veya bulmak çok güçtür.
Çünkü demokrasiyi devlet mekanizmasının içine yerleştirememiş sistemlerde; “seçilmişlerin” dışındaki “atanmış” kadrolara belli bir misyon yüklenir ve şu mesaj verilir; “Memleketi yöneten siyasiler değil, sizlersiniz. Onlar sadece vitrinde olurlar.”
Bugüne kadar halkın reyleriyle işbaşına gelen hükümetlerin “atanmış” malum çevrelere karşı hiçbir yaptırım gücü olmamıştır. Geçmişte müsteşarını değiştiremeyen Başbakanlardan, müsteşarına söz geçiremeyen nice Bakanlar gelip geçmiştir. Atanmışların her icraatı, vatandaş ile devlet arasındaki mesafeyi olabildiğince uzak tutmak olmuştur.
Bu anlayışa Cumhuriyet tarihi boyunca nihayet, ilk defa AK Parti hükümeti; “Ne oluyor, o zaman bu millet neden seçime gidiyor ve kendisini yönetecekleri seçiyor” diye sormuştur. Sorduğuna pişman etmek için de; darbeler, cuntalar, komplolar tezgâhlanmaya kalkılmıştır. Yani 60 yıldır millet iradesine “atanmışların ideolojisi” engel olmaktadır.
İşte bu ve bundan sonraki referandumlar, halk iradesine gidişin bir yolu olacaktır. Demokratikleşmenin sağlanabilmesi için önemli bir başlangıçtır. Referandumda “Ret” diyenler; vatandaş ile devletin arasındaki duvarları daha da kalınlaştıracak. “Evet” diyenler de bu duvarları kaldırarak, devlet millet bütünleşmesini sağlayacaktır.
1961 ve 1982’de hazırlanan yasalar ile 28 Şubat döneminde çıkarılan kanunlarla seçilmişler, hâlâ atanmışların denetimi altındadır. Milletin seçtiğini, millet denetlemelidir. Milletin vergisiyle maaş alanlar, milletin seçtiklerinin emrinde olmalıdır. Referandum işte bu halk denetimini sağlamanın en güçlü çıkışlarından birisi olacaktır.
Bugün ülkemizde seçilmişlere, daha doğrusu demokrasiye karşı “mutlu azınlıklar” tarafından büyük ve ısrarlı bir direnme vardır. Bu direnmeyi tezgâhlayanlar; çeşitli etiketlere bürünerek ve değişik bahaneler üreterek, demokratikleşmeye karşı gelmektedirler.
Bunların başını da mutlu azınlıklar; CHP, MHP ve PKK ile malum belli çevreler çekmektedir.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi