Milleti ipe çekmek…
Millet Sultan II. Abdülhâmid’i seviyordu. çünkü daha önceki padişahlarda olmadığı kadar halka yakındı. çok çalışıyor, milletine dinamizm aşılıyor, özgüven kazandırıyordu…
Eğitim konusu onun zamanında rayına girmiş, ilkokullar köylere, liseler kasabalara kadar yayılmıştı. Sağlık hizmetleri de rayına oturmuştu. Daha iyi ürün elde etmek için başlatılan zirai ilaçlama faaliyetleri toprağın verimini arttırmış, dolayısıyla halkın gelir düzeyi yükselmişti.
Kısacası halk ekseriyeti memnundu. Fakat gidişattan memnun olmayanlar da vardı. çoğu “hazineden geçimli” bürokratlardı. “Hazineden geçimli” bürokratlar, sorumsuz aydınlarla elbirliği içinde, dar kafalarındaki ideolojik kalıplara uygun bir sistem oluşturmak istiyorlardı.
Bunun gerçekleşmesi için, milletin beğenip sevdiği Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilmesi gerekiyordu. Fakat güçleri yetmiyordu. Bunun üzerine dış desteğe başvurdular: İsrail Devleti’ni Filistin’de kurmak için hareketlenen kişi (Dr. Theodor Herzl ve Hayım Naum gibileri) ve kuruluşlarla aynı amaç etrafında buluştular.
O kadar ki, Ermeni militanlardan birinin Sultan II. Abdülhamid’e suikast yapmasına sevinirken, Padişah’ın suikasttan sağ kurtulması karşısında eseflendiler.
Bize “Büyük şair” diye yutturulan meşhur İttihatçılardan Tevfik Fikret, “Bir lahza-i Teehhür” (Bir gecikme anı) isimli şiirinde Padişah ölmediği için duyduğu üzüntüyü dillendirdi:
“Ey şanlı avcı damını (tuzağını) bihude (beyhude) kurmadın,
“Attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın!”
Dün Türk Milleti’ni idare eden iradeyi yok etmeye kalkışan Ermeni tetikçisine “şanlı avcı” diye methiye düzen zihniyetin uzantıları, pek tabii bugün aynı yolun yolcusu olmayı sürdürecekler, milletin desteğini almış siyasi oluşumun başındakileri bir başka şekilde yok etmeye çalışanlara destek vereceklerdir.
Her iki vatandaştan birinin oyu ile iktidar olmuş AKP’yi “irticacı” diye mahkemelere vermenin başka izahı yoktur.
Bu zihniyet milleti sevmediği için milletin sevdiklerini sevmiyor… Bu zihniyet milleti sevmiyor, çünkü milletin yöneldiği kıbleyi sevmiyor! Milletin duruşunu sevmiyor!.. İttihad-Terakki zihniyetinin tortularına karşı milletin şanlı direnişini sevmiyor!
Kayseri’den Zeki Sarmal’ın mektubu tam da sözün burasına girmeli bence…
“Askerlik dediler yaptım” diye başlıyor, “vergi dediler verdim, oy istediler, aksatmadan her seçimde sandık başına gidip oy kullandım…
“Aklım erdiğince, yönü millete dönük olanları, ideolojik saplantı yerine proje üretenleri, milleti dışlamayanları, ülkeyi kalkındırma konusunda kararlı olanları seçtim.
“Fakat benim oy verdiğim partileri sık sık kapattılar. Parti yöneticilerine yıllar boyu siyaseti yasakladılar. Hattâ kimini astılar (Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan), kimini zehirlediler (Turgut özal için böyle bir iddia var), kimini Zincirbozan’a, kimini Hamzakoy’a sürdüler, (Demirel, Türkeş, Erbakan), kimini de, sırf yolunu kapatmak için zindana attılar (Tayip Erdoğan).
“Fakat Allah’ın engellemediğini kimse engelleyemez! Son seçimde her iki kişiden birinin oyunu alıp Başbakan oldu. Olmasına oldu, ama rahat huzur vermiyorlar.
“özgürlükleri genişletmek için MHP ile birlikte yaptığı anayasa değişikliği (türban serbestisine ilişkin) sebebiyle yüklendikçe yükleniyorlar.
“Kurulduğu günden beri halkın özgür iradesiyle girilen hiçbir seçimi kazanamamış olan bir parti (CHP), tıpkı İttihad-Terakki gibi, milletten alamadığı imtiyazı bürokraside arayıp durdu.
“Millet ekseriyetiyle zıtlaşmayı aydın olmanın şartı sayan bir avuç seçkincinin de desteğiyle başörtüsünü Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Tam da bu süreçte Başsavcı AKP’ye kapatma davası açtı…
“Ne tesadüf! Başsavcı’nın CHP’nin hemen arkasından Anayasa Mahkemesi’ne gitmesi ne kadar ilginç! Bununla hiçbir şey demek istiyorum. ödevlerini yerine getirmiş sade bir vatandaş olarak, siyasetin, aydınların, medyanın ve bürokrasinin bana karşı ödevlerini neden yerine getirmediklerini merak ediyorum. Neden benim seçtiklerime karşı alerji duyduklarını soruyorum?..
“Bu alerjinin aslında bana karşı duyulan derin öfkenin bir yansıması olup olmadığını sorguluyorum… Eski CHP Genel Başkanı, eski ‘Milli Şef’ İsmet Paşa’nın (İnönü), tâ İstiklâl Savaşı sırasında “Halk bize düşman” dediğini okumuştum. ‘Halktan biri’ olduğuma göre, CHP yönetiminin bana ve benim gibilere aynı mantıkla bakıp bakmadıklarını öğrenmek istiyorum. Bana kim cevap verecek?”
•
Kayseri’den Zeki Sarmal Beyin mektubu özet olarak böyle…
Soruları da son derece net…
Kimin cevap vereceği ise meçhul…
çünkü bu soruları cevaplandırmak, cevap vermesi gerekenlerin işine gelmez.
Vatandaş bunları sormakta çok haklı olmasına rağmen, sorumlular “haklısınız” diyecek cesareti gösteremezler!
Ve yaşadığımız günler, İttihad-Terakki tarihi anlaşılmadan anlaşılamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.