Vakit gazetesinin suçları
Çok düşündüm, çok mütalaa yaptım ve dehşet ihtiva eden şu karara vardım...
VAKİT gazetesi, yazarları ile birlikte sistemin suçlusudur...
Birincisi: İslam’a bağlı olmaları ve bunu her yerde sergilemeleri... İslam düşmanlarına karşı yalakalık seviyesinde toleranslı olmamaları.
İkincisi: Siyonist Yahudilere ve onların hempalarına müsamahalı davranmamak...
Ee, Yahudi her haltı karıştırsın, biz görmezden mi gelelim? Üstüne üstlük bir de yağcılığını mı yapalım devlet terörünü iman haline getiren ırkçı azgınlara...
Ülkemizde bir imani boşluk ve ahlaki dejenerasyon yok mu? Var...
O zaman herkes susuyor, biz de susalım demiyor VAKİT mensupları...
Suç ise bu suçları işliyoruz çekinmeden...
Ben, daha önceleri 5 gazetede genel yayın yönetmenliği, yazarlık yaptım, aynı karakter, aynı gerçeğe gerçek demek devam edip gidiyor...
Ne zaman ki VAKİT gazetesinde yazmaya başladım, suçlular zümresine dahil oldum...
Şöyle ki:
Pek çok yazımdan dolayı muhataplarım sanki anlaşmışlar gibi hep şikâyette bulundular... “Suçun yoksa varsın şikayet etsinler” demeyiniz. Bazı odaklar uykumu, rüyalarımı bile şikayet ettiler, maalesef “bağımsız yargı”nın yetkili hakimleri bastılar tazminat cezasını...
Şikâyetçiliği meslek haline getiren siyasiler sırf beni değil benim gibi davranan herkesi şikayetle, tazminatla, hapis cezaları ile yıldırmanın mücadelesini verdiler...
Gerçekten tarafsız ve adil hakimler yok mu? Hem de ötekilerden kat kat fazladırlar... Amma adamlar hangi hakime düşüreceklerini biliyorlar.
Maocu partinin avukatı, suçumun olmadığı kanaatine varan hakime “Efendim bu arkadaş VAKİT yazarıdır” işaretini verince, hakimin çehresi değişti... Dürüst hakimler benim yazılarımda suç unsuru bulamayınca, elbette şikayetleri reddettiler... Hani şikayetçinin ne adı var, ne hakaret ihtiva ediyor yazım... Amma Yargıtay’a gidiyorlar ve “Evet isim yok, hakaret yok amma şikayetçinin onore olması için bir miktar tazminata hükmedilmesine” kararını verebiliyor...
Adresi siyasi parti merkezi olarak gösterilen bir yazarcık beni partisinin liderine hoş görünmek için her türlü hakarete boğuyor... Tabii ben de cevap veriyorum... Adam şikayet ediyor, ifadem dahi alınmadan 25 bin lira tazminata mahkûm ediliyorum. Yazı tarihi ile hüküm tarihi arasında 32 gün var... Benim avukatımın yaptığı şikâyetten hâlâ haber bile yok...
Bu ülkede Başbakan’a, Bakanlara, parti liderlerine hakaret vaki olduğunda 5 bin, azami 10 bin lira tazminata hükmedildiği halde işte bana 25 bin... Göreceğiz Yargıtay’ın ne diyeceğini...
VAKİT gazetesinde çalışanların tamamı benim gibi suçludurlar, her cezaya müstehaktırlar...
Binde bir dürüst ve tarafsız hakime düşünce şikayetler reddedilse de bu sefer Yargıtay’a gidiyor... Ötesi malum...
İsrailliler veya Mozambik’li birileri VAKİT hakkında her gün şikayette bulunsalar, suç unsuru olmuş olmamış fark etmez, devlet bütçelerini VAKİT’ten alacakları tazminatlarla ihya ederler...
Geçmişte de gördük... Bir gazetede çıkan makaleyi ARŞİV köşemizde yayınlamaktan dolayı mahkûm edilmiştik... Yazarı ve yazdığı gazeteye ses çıkaran yok, VAKİT, ibreti alem için iktibas edince suç işliyor...
Bunun içinde adalet arayınız bulursanız...
CHP her zaman “Dokunulmazlıkları kaldıralım” diye bas bas bağırıyor... Dün Baykal bastırıyordu, bugün Kılıçdaroğlu... Ben AKP’li değilim, amma dürüstlüğü, adaleti hep takdir ederim... AKP’ye aman ha dedim... Eğer dokunulmazlıkları kaldırırsanız Başbakanınız, Bakanlarınız, milletvekilleriniz altı aya varmaz hep içeri tıkılırlar... Ne konuşursanız konuşun suç sayılır, özel özel hakimler hem sizi yargılar, hem de vekillikten uzaklaştırırlar...
Meclis dengesini alt/üst etmenin başka bir yolu yoktur...
Millet adamlara oy verip iktidar yapmıyor... Medya desteğine rağmen müzmin muhalefetlikleri devam ediyor... Ne olur dokunulmazlıklar kalkarsa? Darbecilerin dahi yapamayacakları tahribatlar meydana gelir...
Bizler “Adaletin bu mu dünya” türküleriyle içimizi boşaltırız.
Mehmet Haberal’a, “O hurdaya çıktı” dedim, şikayet edildim, asliye hukuktan asliye cezaya terfi ettirdiler davamızı... Bir buçuk yıldır hasta gözüken, mahkemeye dahi gidemeyen kişi hurdaya çıkmamışsa vallahi EYVALLAH denir ancak...
=================
Bizden sandıklarımız meğer bizden değilmiş
Yavşağın en doğrusu yetmiş yerden eğilmiş
Kimimiz canlı mumya, kimimiz uykudayız
Geriden saray bildik, varıp baktık ağılmış.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.