YAŞ’tık açık alınla!..
Ne bu ısrar, bu koruma çabası...
“Kahraman” TSK, Hasan Iğsız’dan mı ibaret!..
Bir Iğsız için bu kadar kriz...
Orduda onun yerini tutabilecek Paşa mı kalmadı?..
•
Hâle bak; savcının yakalama emri çıkarttığı adamların terfisini talep ederken, diyor ki YAŞ’taki paşa:
“Bu yol olur!.. Terfileri engellemek isteyen savcı tutar dava açar!..”
Hadi canım; savcılar ordu düşmanı mı?..
Ordu içerisinde şu yükselmiş, şu alçalmış, savcıya ne? Savcı, askerler hakkında yakalama emri çıkartınca yerine siviller mi geliyor yani!
•
Diyorlar ki; “Orduda bir ‘Kıvrık’ zinciri var, direnç o zincirin kırılmasını engellemek için!..”
“Ve bu ‘Kıvrık’; muvazzaf Genelkurmay Başkanı’ndan bile daha etkilidir!” Hadi yaa!..
•
Ordudan... Bir başka sıkı iddia:
“İlker Başbuğ’un içeride ekibi yok. Kontrolsüz güçten pek çok Genelkurmay Başkanı gibi o da usandı. Kıvrık ekibiyle arasında hep problem oldu. Bu süreçte, gerek Sayın Gül, gerekse Sayın Erdoğan’la görüşmelerinde sürekli olarak kendisini anlamalarını istedi hep, feryad eder gibi!”
•
Gül, Erdoğan ve Başbuğ.
Bu Balyoz’u konuşmak için bir araya gelmişlerdi aylar evvel...
Orada Başbuğ; “Suçluyu himaye etmelerinin söz konusu olamayacağını, yanlış yapanların ayıklanmasından yana olduğunu” ifade etmişti.
O günden bu yana; hem Sayın Gül’den, hem Sayın Erdoğan’dan “Bu konuda kurumlar arasında tam bir işbirliği var” yollu açıklamalar aldık.
Hayır, laf olsun diye değil... Üçlü arasında mümkün olan en geniş manada işbirliği söz konusuydu. Başbuğ’un ara-sıra ortaya çıkıp, tuhaf açıklamalar yapması da, dengelerin gereğiydi.
Herkesin göz önünde bulundurması gereken bir tabanı var!..
Asker kökenli eski vekillerden biri, Sayın Başbuğ ile sık görüşürmüş...
O anlattı: “Kendisine her gün çok sayıda mesaj geliyor. Sayın Başbuğ’u hallaç pamuğu gibi atılan askerlere sahip çıkmamakla suçluyorlar. Emekliye ayrılmasından kısa bir süre sonra, tıpkı Büyükanıt meselesindeki gibi olacaktır durum. CHP çevreleri hedef alacaktır Başbuğ’u. Doğan Güreş’e de etek giydirmişlerdi hatırlarsan!..”
•
Of bu ne çekişme... Orduda nasıl bir güç mücadelesi var ve niçin var!..
Bütün bu dağınık satırları, Ankara’nın dağınık ortamında yazıyoruz.
Başbakan şu sıralar, İçişleri Bakanı’yla birlikte.
Ve şimdi haberi geldi; Milli Savunma Bakanı da içeride.
YAŞ kararları Başbakan’a sunuldu.
Sızan o ki; “Yakalama kararına” muhatap olan “asker”lerin terfisi söz konusu değil.
Sayın Gül’ün; “tamam terfi ettirmeyelim ama emekliye de ayırmayalım, mahkeme süreci tamamlansın, çıkan sonuca göre hareket edilir” çözümü benimsenecek gibi.
Kafam dağınık... Şuraya da takılıyorum:
Asker kişiler, nasıl da korundu, korunuyor değil mi?..
Sanki... Askerin suç işleme özgürlüğü var!..
Askerî oteller, hakkında yakalama emri bulunanları saklıyor ve bundan dolayı başlarına herhangi bir iş gelmiyor.
Yardım ve yataklık neydi, sahi!.. Haso ile Hüso’luk suçlardan mıydı?..
YAŞ toplantısından gelen fotoğrafa takılıyor gözüm; sırayla Başbakan, Milli Savunma Bakanı ve hükümeti devirmek için olmadık işler yaptıkları adliyece iddia olunan paşalar... Aynı fotoğraftalar.
•
Aklımdan öteki paşalar geçiyor; şu saatler itibariyle nereye bağlanacağı belirsiz olan YAŞ’ı beklerken... Hava Kuvvetleri Komutanlarından İbrahim Fırtına; Ergenekon’dan, Balyoz’dan sanık, şüpheli...
Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, Ergenekon...
Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman Ergenekon...
MGK Genel Sekreteri Şükrü Efendi, Balyoz tutuklusu.
Hasan Iğsız; 1. Ordu Komutanı.
İnternet andıcından ifade verecek, vermeyi kabul ederse!..
Koramiral var bir tane, soyadı Otuzbiroğlu.
Ordu Komutanı Çetin Doğan, Balyoz...
Saldıray Berk, bir başka ordunun komutanı, Erzincan’daki Ergenekon davasının bir numaralı sanığı, boş bırakılsa Jandarmaya Komutan olacaktı, ne düzen!..
Genelkurmay Adli Müşaviri, hakkında yakalama emri bulunanlar için itiraz hazırlarken faş edilmişti; o da “internet andıcı”ndan ifadeye bekleniyor.
Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in, şöyle bir ifadesi alınmıştı.
12 Eylül’cüler yargılanacak da, 28 Şubat’çılar boş mu bırakılacak?
Bir dolu alt düzey Paşalar var ve albaylar... Deniyor ki; “Efendim ne yapsınlar, komutanlarına itaat etmişler!”
Yooo, hayır; “Suç niteliğindeki emir yerine getirilmez!..”
Bırakın suç niteliğindeki emri filan...
Baksanıza... Birinci Ordu Komutanlığı’nın görevlendirildiği binbaşının raporuna göre, Çetin Doğan, o zamanki komutanı Aytaç Yalman’ın uyarısını hiçe sayarak hazırlamış senaryoyu!..
Bu da “hukuki emre itaatsizlik” iddiası!.. Disipline dikiz!..
•
Evet, içeride durumlar hiç de parlak değil.
Yıldızları şöyle bir kazıdım mı son derece olumsuz görüntüler çıkıyor karşına.
Yine de gözlemim şu ki; TSK’da “çağdışı darbe arayışlarından” sıkılan çok sayıda komutan var.
Ordudaki dengeler de değişiyor, Vakit zorluyor, değişecek, daha da çağdaşlaşacak ordu.
Bu YAŞ toplantısı teamüllere aykırı geçti; ancak ilk defa sivil kanadın bu kadar etkili ve ısrarlı olduğunu gördük.
Son haber; Başbakan’ın kuşkularını büyük ölçüde gideren bir YAŞ listesi geldi. Türkiye bu badireyi de aşıyor gibi. Normalleşiyor muyuz ne!..
Referandumdan “evet” çıksın; milletin hakimiyeti biraz daha pekişir...
Zor yol alıyoruz ama alıyoruz!..
AMİRAL, AMİRAL!..
Bir paşa ya da Amiral mi her neyse, birisi çıktı karşımıza. Atilla Kıyat.
Fenerliydi... Sonra bir bozuldu, bir düzeldi...
Şimdi, diyor ki...
“Faili meçhuller oldu, evet... Oldu da sorun bakalım niye oldu?!
“Niye oldu Paşa ya da Amiral?..”
“Devletin politikası öyleydi de onun için oldu!..
Hooop, Paşa ya da Amiral!..
Sen ne diyon; Uğur Mumcu’yu “devlet” öldürdü de “dindarların” üzerine mi attı yani?..
Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, şu, bu...
Devlet tarafından götürüldü ve suç dindarlara yıkılmak istendi.
Öyle mi?..
Bu muydu 28 Şubat’ın zemini?!..
•
Onu bunu bırak...
İşin esası Güneydoğu taraflarında...
Ayrılıkçılık rüzgarları esiyorsa... Bu sırf, isyankarların mı suçu?.. Hangi vatandaş, evladını, kardeşini “politika” icabı katledene aşık olur?..
Devleti bu kirli iddialardan temizlemek lazım.
Onun için de, sonuna kadar gitmek.
Bu maçı millet alacak, başka yolu yok!