Allah, her faniye, her maniye, her caniye, her zaniye bu kadar “Hayır”lı evlat nasip etmez...
Hepsi de birer bölük darbe askerine bedel Yiğido’lar...
Kenan paşamız ahir ömründe gözleri açık gitmez... Çünkü “hayır”cı, hem de “hayır”lı evlatları diktiği kazıkları ilelebet korumaya ahdü peyman ettiler...
Anlatılanlara göre paşamız, “Ah yavrularım ben sizin kıymetinizi bilmemişim... Eğer böyle olacağınızı fehmeyleseydim ‘bir sağdan-bir soldan’ dengesiyle gencecik çocukları ipe çekmezdim... Her gün bir manga sağdan, bir manga soldan, bir manga Kürt soyundan asardım...”
Beni bağışlayın yavrucuklarım...
Başınıza ördüğüm ANAYASA çorabını can siperane korumanız gözlerimi yaşartıyor...
Ne bilirdim gün gelecek CHP’den karga güldüren bir Dersim Dedesi çıkacak...
Öte taraftan, katlettiğim Ülkücü gençlerle ilgisi-alakası olmayan, amma onları temsilen başa geçecek, benim yaptıklarıma uymayanları “Hain” ilan edecek devlet büyüğünü hiç tahmin edemezdim...
Silahla susturduğum, alenen kan kusturduğum, zaman zaman “kıro” diye alaya aldığım camianın dağda, taşta, kuruda, yaşta benim dostum olacaklarını, çizdiğim yoldan çıkmayacaklarını... Ne bileydim ki İmralı’ya tek başına sakladığımız adamın kafi gelmeyeceğini. Bilsem 10/200 tane yakalatır tıkardım içeriye... Ki o zaman beni daha çok severlerdi...
Dostum, arkadaşım, yandaşım, yoldaşım, sırdaşım “baba” lakaplı yazısız-turasız adamın vekaletçisi, laf cambazı geyiğini, her göletin kayığını, Zincirbozan’a değil, Guatemala’ya postalardım...
Amma o beni affeder...
5 karılı, 7 TV kanallı ve bindebir bile oy alamayan parti liderini kesinlikle kenarda köşede bırakmaz, yanıma yardımcı alırdım... Ummadığım halde hayırlı çıktı evlatcağızım...
Yatıp/kalkıp darbeler tanrısına dualar etmekteyim...
Solcusu benden, sağcısı ve bilahere ulusalcı olanı benden, Kürtçüsü benden, eski günlerin yaramaz çocuğu, halkçı namında şişirilen siyasetçisinin başbayanı benden... 7 kocalı Hürmüz’e kinaye 5 avratlı tarikatçısı benden...
Gözlerim açık gitmeyecek...
Hayırlı ve hayırcı evlatlarım, hepinizin gözlerinden ayrı ayrı öperim, firade firade selam ederim...
Hele siz benim şu güne kadar diktiğim zakkum ağaçlarını sulayın, büyütün, yerinden sökmek isteyenlere karşı yalın kılıç savaşın...
Göreyim sizi çocuklarım...
Dokundurtmayın size emanet ettiğim Anayasacığıma...
İhmaliniz olursa hepinize hakkımı helal etmem.
Ben ki, sizlere Cumbabalık yapmış bir paşayım... Ressamlığım ayrıca bir değerdir... Ortada kalan varidatımı yenilikçilere çiğnetmezseniz hepinizin birer, hatta beşer NÜ’sünü yaparım...
Darbeden doğan çocuğumdur elinizdeki Anayasa... Yani o da sizler gibi bir hayırlı evladımdır...
Militarizme bayrak açan isyankârlara uymayın...
Dünya hukuk literatürüne hediye ettiğim ana/baba yasayı en azından bin (1000) sene muhafaza eyleyin...
Kıymetli evlatlarım, estağfurullah “hayırlı” ve “hayırcı” evlatlarım, referandumu kazanır da beni kurtarırsanız, öldüğümde dahi sizlerle beraber olacağımın müjdesini veririm şimdiden... Bundan büyük bir matlubunuz var mıydı?
Olamaz...
İşte bir Ramazan ayındayız... Hani ben bu aylarda geziye çıktığımda kürsüde göstere göstere su içer ve merak edenleri fetvalarımla mayhuş yapardım...
Sizler de için suyunuzu...
Bereketlendirin hayırlarınızı...
Dualarım hep sizinledir yavrucuklarım...
Beni kırmazsınız... Bana muhalif olanları “hain” ilan eyleyin ki korksunlar...
Ne EVET’i ulan!..
Yine 12 Eylül harekâtı geldi aklıma... Getirin eski yıldızlı giysilerimi... Göstereceğim itirazcılara... Çünkü beni yedi düvelin baykuşları bile tanırlar...


Öfke sıcaktan beter, sigortalar atıyor
Çık da gör meydanlara herkes yalan satıyor
Mavrayla ölüleri güldürüyor başkanlar
Kimi kendi kendinin gölgesine yatıyor...