CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’le Bakü’ye uçuyoruz. Uçakta Hürriyet’ten Fatih Çekirge, Sabah’tan Yavuz Donat, Yeni Şafak’tan Fehmi Koru, Zaman’dan Abdülhamit Bilici var. Hemen ilk sorumuz Cumhurbaşkanlığı süresinin 5 yıl olduğuna işaret eden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın sözleri...
Gül bu meseleye girmek istemiyor:
- Ne desem farklı yorumlanır, polemik konusu olur. Hiç ilgilenmiyorum. Yıllar gelip geçtikten sonra ‘şöyle yapsaydım’ diyenlerden olmak istemiyorum. Süreyi falan düşünmeden görevimi en iyi şekilde yapmak için çalışıyorum.
Ama bir belirsizlik yok mu?
- Bu konuyla ilgim yok ama doğru, bir belirsizlik de gözüküyor. Belirlilik olursa iyi olur. Belirsizlik bir an önce ortadan kalkmalı.
Gül başka bir şey söylemiyor ama hissediyorum ki, haklı olarak, belirsizlikten bir ölçüde rahatsızlık duyuyor. Bu ‘belirsizlik’ siyasi istikrar için de iyi bir şey değil zaten.

Terör ve Kürt meselesi
Gül geçen mart ayında “tarihi fırsat var, iyi şeyler olacak” demişti. Bugün ne diyor?
Önce böyle konuların MGK gibi kurullarda ve basın önünde “farklı açıklıkta” konuşulacağını hatırlatıyor. Yani bazı şeyleri açıklamak istemiyor. Bazı şeyleri de “yazılmaması” kaydıyla anlattı zaten.
Evvela “fırsat devam ediyor” diye vurguluyor.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra en çok uğraştığı, en çok okuduğu konunun bu mesele olduğunu söylüyor. Türkiye bu meseleyi çözerse “adeta bir imparatorluk gibi olur” diyor ve hemen ekliyor; “modern manada tabii.”
Çözemezse?.. “Bu meseleler boyutlandıkça ileride daha tehlikeli hale gelir!”
Sorum üzerine Gül, bu konuda “devlette eskisine göre daha çok bir zihin açıklığı” olduğunu belirtiyor. Şu sözü ilginç:
- Bu halk yapıştırılmış değil ki zamk çürüdü denilsin. Bölünme düşünülemez...”

Mesela İrlanda?
Ben soruyorum: Her etnik sorunun kendine özgü vasıfları var ama genelde, bir yandan terör örgütüyle devlet gayri resmi veya dolaylı temaslar yapıyor, öbür yandan özgürlükler genişletiliyor. Kuzey İrlanda sorununda Blair’in yaptığı mesela...
Cumhurbaşkanı’nın cevabı:
- Terörle mücadelede devlet her türlü yöntemi devreye koyar. Tabii ki terör örgütüyle masaya oturulmaz. Ama devletin çeşitli kurumları vardır. Devlet ne yapacağını bilir. Doğru olanı yapar!..”
Peki, önümüzdeki bir yılda ne bekleyelim? Mesela Heron’lar meselesi?.. Gül’ün cevabı:
- Böyle bir şey söylemem ama şunu söyleyebilirim: Hepimiz bu ateşi söndürmek için yapıcı, akılcı davranmalıyız. Kimse körükle gitmemeli. Örgüt, elinde silah var diye hiçbir yere varamaz. Terörle mücadele kesin kararlılıkla yürütülür...
Peki Heron’lar meselesi... Teröristler görüntülendiği halde, gereği yapılmamış...
- Kamuoyunda bir şey tartışılıyorsa, incelenir, üstü örtülmez. Bu konuyu da incelettiriyoruz. Ancak terörle mücadele devam ederken, Silahlı Kuvvetlerimizin ve Emniyetimizin mücadele azmini sarsmamaya dikkat edilmelidir. Nihayetinde onlar şehit veriyorlar. Bu incelemeler bu hassasiyete dikkat edilerek bir sorumluluk varsa ayıklayacak şekilde yapılmalı...

Hırant Dink olayı
Hırant Dink’in katledilmesi, devam eden dava, AİHM’de yapılan tuhaf savunma? Milliyet’in dünkü manşeti?..
Cumhurbaşkanı’nın cevabı:
- Çok üzücü. Bir vatandaşımız, gazeteci Hırant Dink gerekli tedbirler alınmadan gitmiş!..
Devletin bir numaralı ağzından bir eleştiridir bu, “gerekli tedbirler alınmadan” Hırant Dink katledilmiş!
Financial Times’ın haberi: Obama, Türkiye’yi İsrail için uyarmış!..
Gül’ün cevabı:
“Bizde böyle bilgi yok. Kimsenin Türkiye ile ilişkilerde böyle parmak sallar gibi ‘uyarı’ üslubuyla konuşması söz konusu değil...”
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Obama’nın geçen hafta Başbakan’ı arayarak “çok nazikâne bir dille” Irak’ı konuştuğunu hatırlatıyor.

Kerimof’a övgü
Türki Cumhuriyetlerle ilişkiler... Gül “Türkçe Konuşan Ülkeler Konseyi”nin kurumlaştığını anlatıyor; Kırgızistan krizi sırasında Özbek Cumhurbaşkanı İslam Kerimof’un davranışından övgüyle bahsediyor:
- Kerimof olgun bir devlet adamı olarak davrandı. Olayları yatıştırmada çok pozitif etkisi oldu. Kırgızistan’dan kaçan binlerce Özbek’i sakinleştirdi, geri dönmeye teşvik etti. Bu vahim olayları Kırgızistan aleyhine istismar etmedi.