Tazminat silahı ile vurulmak
Köleliği reddeden, hakikat taraftarları maalesef tazminat silahı ile vurulmaktadır...
“Bağımsız yargı” diye diye tarafgir yargı haline getirilen bazı mahfiller sütre gerisinden ateş etmeyi bıraktılar... Açıktan açığa, hem de göstere göstere bir hukuk katliamı var...
Ben gerçeklerin dışına çıkmam, ben haksızlık yapmam, ben suç işlemem ki cezaya müstehak olayım diyemezsiniz... Deseniz dinleyen olmaz...
Tarihin hiçbir döneminde siyasi iktidara, dolaylı olarak halka savaş açan yargı ne görülmüş, ne duyulmuş...
İnsanların en son sığınacakları mekân yargıdır... Yargısız millet olmaz... Amma hiçbir devirde yargı bugünkü gibi resmen devlete, devletin yegâne temsil edilme yeri olan TBMM’ye, mecliste çoğunluğu elinde bulunduran iktidara “savaş” ilan etmemiştir...
HSYK Başkan Vekili sayın Kadir Özbek ekranlara karargâh kurdu... “Mücadelemiz devam edecektir” gazı veriyor yandaşlarına...
Ne mücadelesi Kadir bey?
Mücadele iki hasım arasında yapılır... Siz devlet bürokratısınız... Bürokrasi, devleti temsil eden kesimlere savaş mücadelesi açamaz...
Açarsa, vay o ülkenin haline...
Uzun uzun anlatmaya lüzum yok... Çünkü aşikâre seyrediyor kavga... Kavgada hukukun, hukukçunun ne işi olabilir ki? Olsa olsa kavgayı ayırma görevi ifa eder hukukçu... Amma öyle gözükmüyor...
Muhalif görülen, esasında emre müheyya olmayan basın gibi halkın gözü-kulağı olan kurumda “Bizden/bizden değil” mantığı ile ayrımcılık yapmak, tazminat silahı ile susturmak yanlıştır, tehlikelidir...
Her şeyi bilen sadece siz misiniz?
Sizden başka makul düşünen olamaz mı?
Niye bu kadar hırçın tavır sergiliyor sevgili hukukçularımız?
Biz darbe dönemlerini de gördük... Darbeci mahkemeleri de... Hiçbiri bugünkü seviyede genele yayılmış bir ikiliğe sahip değildi...
İstiklâl mahkemeleri hariç...
“Sizi buraya tıkan güç böyle istiyor” adaleti ve vecizesi elbette istisnai sakatlıklardır...
İyiye, güzele, doğruya tekamül bekliyor milletimiz...
VAKİT gazetesi habercilik yapmasın mı? Yaparsa tazminat silahı ile vurmak hukukun neresindedir?
Gazete, gazete yazarları tazminat silahı ile susturulamaz... Sadece hukuk ve adalet yara alır aslında...
Bakıyor musunuz şu olanlara?..
Bir zat-ı muhteremi tahliye etmediler diye hakimler-savcılar o zata tazminat ödemeye mahkûm ediliyorlar... Çünkü yandaşlık, yoldaşlık var arada...
Şimdi de davalılar veya tutuklular hakimler aleyhinde astronomik tazminat talebiyle dava açmaya başladılar..
Hani yargı bağımsız olmalıydı?.. Bağımsız karar verenlere tazminat silahı kullanmak neyin nesi oluyor...
Güzide kurumlarımız HSYK ve YARSAV bunları duymuyorlar mı, bilmiyorlar mı? Neden adilane/uzlaştırıcı beyanlarda bulunmuyorlar, neden hep siyasi mücadelenin içinde yer alıyorlar?..
Merak ediyorum doğrusu... Ülkem için, adalet kavramı için rahatsızlık duymaktayım...
TAZİYE:
Dostum, hemşehrim Efendi Barutçu’nun muhterem babaları, benim de dostum olan Mehmet Barutçu vefat etmiştir...
Sevenlerine, yakınlarına, dostlarına başsağlığı diliyorum... Merhuma Allah (c.c.) gani gani rahmet eyler inşallah...
Uzaklarda olmak cenaze namazı kılmaya manidir maalesef...
Rahmeti bol Yaradan, varsa taksiratını affeyler inşallah...
İKİNCİ KAYIB
Dedim ya, hep geç haber alırız uzakta olanlardan, ölenlerden...
Ümit Fehmi Sorgunlu dostumun vefatını aylar sonra öğrenebildim...
Dergi gelmeseydi belki de daha geç öğrenirdim...
Kayseri’den Ankara’ya geldiğinde mutlaka yanıma uğrardı rahmetli.. Edebiyatımızın güzel insanlarından birisiydi Sorgunlu... Şiirden hikâye dalına konan, tıpkı rahmetli Şevket Bulut gibi, yüzünden tebessüm eksik olmayan Ümit Fehmi Sorgunlu’ya da Sahibimizden rahmet diliyorum...
BERCESTE öksüz kaldı...
Karıştığı günlerde at izi it izine
Eteklerdeki cinler, sıçrar doruğa çıkar.
Yalan/dolan katarsa söylediği sözüne
İmtiyazlı babanın adı moruğa çıkar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.