Taha Akyol

Taha Akyol

Kürtler ve boykot

Kürtler ve boykot

REFERANDUM konusunda evet-hayır kadar, hatta daha önemli konu, Kürt vatandaşlarımızın takınacağı tavırdır. PKK boykot emri verdi, DTP de boykot kampanyası yürütüyor.
İstiyorlar ki, iktidar paniğe kapılsın ve bölgeden evet oyu alabilmek için DTP’nin şartlarını kabul etsin... Onun için Başbakan’ın 3 Eylül’de Diyarbakır mitinginde yapacağı konuşmayı beklediklerini söylüyorlar.
Yüzde 10 barajının indirilmesi gibi talepler her zaman görüşülebilir ama Başbakan bugünkü konjonktürde hiç bir taviz vermemelidir.
Çünkü ‘boykottan korktular’ imajı yaratılırsa, bu, DTP’yi daha ölçüsüz siyasetlere teşvik eder. ‘Demokratik özerlik’ dedikleri totaliter projeyi dayatma konusunda daha ölçüsüz tavırlara yöneltir.

PKK’ya Kürt muhalefeti
Kürt seçmenlerimizi emir kulu gibi gören PKK’nın boykot baskısına karşı Kürt vatandaşlarımız arasında gelişmeye başlayan tepki de fevkalade önemlidir.
Bölgede PKK’ya karşı konuşmak en azından medeni cesaret işidir. Buna rağmen başta Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası olmak üzere 14 sivil toplum kuruluşu boykotu reddederek ‘evet’ açıklaması yaptılar! Bunların hemen tamamı tüccar, esnaf, sanayici ve çiftçi kuruluşlarıdır.
Yıllardan beri yazdığım gibi, girişimci orta sınıfların gelişmesi hem demokrasinin sosyolojik tabanını genişletir hem bölgeler arası entegrasyonu güçlendirir. Nitekim bu kuruluşlar daima teröre ve tahripkar kitle hareketlerine karşı çıktılar.
Şimdi yaptıkları ‘evet’ açıklaması da PKK totalitarizmine karşı cesur bir demokratik duruştur. DTSO Başkanı Galip Ensarioğlu’nun arkadaşımız Murat Yetkin’e söyledikleri tam bir medeni cesaret örneğidir:
“BDP ya da PKK bütün Kürtleri temsil etmiyor, bütün Kürtlerin partisi değil. BDP yanlış karar veriyorsa, biz buna uymak zorunda değiliz. Bizim irademiz BDP’ye de kimseye de bağlı değil...” (Radikal,22 Ağustos)
Dicle Üniversitesinden sosyolog Mazhar Bağlı da PKK’nın boykot zorlaması devam ederken “12 Eylül’de iradene sahip çık” başlığıyla yazı yayınlıyor, PKK’ya rağmen evet çağrısı yapıyor. (Star, Açık Görüş, 22 Ağustos)

Girişimci düşmanlığı
Öcalan ise “bazı STK’lar devletle anlaşmış” diyerek sivil toplum kuruluşlarını suçluyor. Öcalan ‘Demokratik Toplum Kongresi’ne çok sayıda “diğer Kürt gruplarının” katılmasını istiyordu, bu gerçekleşmedi. Ocalan onları da “katılmamaları tavırlarını açığa çıkardı” diyerek yine ‘hain’ diye suçluyor.
Özerkliğin ‘demokratik’i bu!
Daha önemlisi, “Demokratik özerkliğin ekonomik Programı” diyerek Öcalan’ın açıkladığı girişimci sınıf düşmanı ‘Stalinist’ kafasıdır:
“Ekonomik sistem olarak kapitalizmi kabul edemeyiz . Belki kapitalizmi tam olarak ortadan kaldıramayız ama önemli oranda kapitalist ekonomik sistemi değiştirebilir, onu aşındırabilir, kendi ekonomik sistemimizi kurabiliriz...” (FHA, 20 Ağustos)
PKK’nın siyasi totalitarizmi belliydi, totaliter bir kumanda-ekonomisi kurmak istediği de belli.
Böyle bir ‘demokratik özerklik’tir bu!
PKK’nın boykot çağrısının elbette belli bir etkisi ve tehdit gücü vardır. Ama şu kesin: Bölgede boykotu reddedip sandığa gitmek totaliterizme karşı demokratik tavır olacaktır. Böyle bir gelişmenin olması, meselenin çözümünü de kolaylaştıracaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi