Hukukun Türkçesi-laikçesi
Bu iş burada biter beyler..
Eğer mukabil bir müeyyide gündeme getirilmezse.. Korku ve pısırıklık sebebiyle yediğiniz kural dışı yumruklara boyun eğmeniz devam ederse..
Yargıtay Başsavcısı tek başına mı hareket başlattı sanıyorsunuz?
Ne mümkün?
En başta 10. zat Sezer, kendi atadıklarına talimat vermiş alınan duyumlara göre..
Aylar önceden Anayasa Mahkemesi üyelerinin kimler tarafından atandıkları açıklandı ve çıkacak kararın fotoğrafı gazetelere yansıdı..
8’e 3 veya 7’ye 4 zihinlere nakşedildi..
Adamlar zerre hata yapmamışlar..
Tabii 9. zat Süleyman Efendi ve başyardımcısı, aynı zamanda çölaşan familyasının yakın akrabası Hüsamettin Cindoruk sanki haberdar değil miydi?..
Deniz Baykal ve arkadaşlarının /oydaş/larını hesaba katmamak basiretsizliktir..
Daha daha!..
Aydın Doğan medyasının sidiklisi, düdüklüsü, gediklisi, çentiklisi kim varsa yangına gazyağı taşımadılar mı?..
Ve iddia ettikleri şekilde gerçekleşti kabul kararı..
AKP’nin kapatılması ‘oybirliği ile’, Cumhurbaşkanı’nın yargılanması talebi (komik derecede 4/7 oranında) kabul gördü..
Rezil konuma düşmemize bütün dünya hukukçuları, siyasetçileri itiraz ettiler, ama faydası yok..
Hukukun kompetanları bizde.. Y.Güngör özden, Vural Savaş, Sabih Kanadoğlu, Mümtaz Soysal ve benzerleri yeni bir sistemin kurucusu olmakla mutlu oluyorlar herhalde..
Anayasa, “Cumhurbaşkanı yargılanamaz” hükmü taşıyor, amma herhalde kastedilen solcu cumhurbaşkanları, mason cumhurbaşkanları olsa gerek..
Komedinin böylesi görülmemiştir..
Peki ya sonuç nasıl bitecek?..
Başbakan’a kalırsa laikçi odakları ürkütmemek lazım.. Aksi halde zarar göreceklerini ihsas ediyor.. Haydi gülmeyin ne olur..
Geçmişte hem Başbakan Yardımcısı, hem Adalet Bakanlığı, hem de Hükümet Sözcülüğü yapmış, ne hikmetse yasaklanmadan sıyırmış Cemil çiçek, “Biz kendi işimize bakıyoruz” diyor..
Acaba o iş, nasıl bir iştir?..
Bir de “Yargıyı rahat bırakalım” uyarısı yapıyor.. Pekiyi, yargıyı kim rahat bırakmıyor?..
Gayet serinkanlı bu muhterem..
Tıpkı eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener gibi..
Her ikisinin de bir kaos ortamı doğarsa başbakan oluruz beklentisi içinde karada gemi yürüttüklerini bilmeyen var mı?..
Meselenin can alacı noktası CHP tarafından dile getirildi..
“Anayasa Mahkemesi’ne gideriz..”
Bu iddianın bilinmedik neresi kaldı? AKP’nin attığı her adımda derhal mahkemeye gittikleri, lehlerinde karar çıkarttıkları herkesin malumu..
CHP, seçim sandıklarında alamadığı yetkiyi mahkemelerde alıyor..
İtham etmiyorum..
“Cumhuriyete ve laikliğe aykırı” diyerek her iyi niyetli hareketin durdurulmasında başlıca müsebbip CHP değil mi?
CHP bir tuhaf parti..
AKP de CHP kadar aksi yönden tuhaflaşan bir parti..
Allah göstermesin, bütün partilere sirayet etmesi muhtemel bir hastalık..
Ne biri kovalamaktan, ne diğeri kaçmaktan düşünmeye fırsat buldular..
MHP sözcüleri ne söylediklerini herhalde bilmiyorlar.. Cihan Paçacı, “Hukuku etkisizleştirmeyelim” buyuruyor..
İyi ama, siz cumhurbaşkanını bile yargılayan hukukun etkisiz olduğu yönünde ne gibi intibalara sahipsiniz?..
CHP’li özyürek, “Referanduma gitmek, laikliğin oylanmasıdır” dedikten sonra sopa göstermeyi de ihmal etmiyor:
“Yargıya gideriz ha..”
Zaten ellerinde bir tek yargı var.. Ne millet kaale alınıyor, ne de evrensel hukuk.. A.Necdet Sezer’in seçtikleri kâfi geliyor.. Uzun süre sonra emekli olacakları hesaplanarak, Cumhurbaşkanı’nı da pasifize etmek, ya da görevden kaçırmak derdindeler..
Bakalım Tayyip Erdoğan ile Cemil çiçek ne diyecekler?
Bu karar yeni çıktı tüm dünyada duyulsun
Deniz suyu içirin nakavt boksör ayılsın
Her şeye ters taraftan bakmalı bundan böyle
Mağlup galip sayılsın, galip mağlup sayılsın
Sayın ilâhiyat profesörü! Başörtüsünün Arapçası ne?
Güreş meydanında, “İki yiğit çıktı meydâna/İkisi de birbirinden merdâne” diye bağırılır ya, Ruhat Mengi’nin programında da iki büyük din âlimi vardı ki, ikisi de birbirinden âlim…
Aytunç Altındal da oradaydı ama en değerli bilgileri iki değerli âlim verdi. İlimleri unvanlarından da anlaşılıyor zaten: Biri Ankara İlâhiyat Fakültesi Kelam Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ş. Ali Düzgün, diğeri Bahçeşehir üniversitesi Medeniyetler Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa.
Ruhat Hanım’ın derdi ise, Yaşar Nuri’ninkinin aynısı: İslâmın tek kaynağı Kur’an olduğu halde, hadisler niçin yazıldı! Program bundan ibaret değil. Başörtüsü, cihat… hepsi var.
önce, Prof. Ş. Ali Düzgün. İsterdik ki soyadı gibi verdiği bilgiler de düzgün olsun. Ama düzgün değil yanlıştı; üzüldük. Konuşması sırasında, “Hazreti âişe Vâlidemiz’in, elinde kılıç Hazreti Ali’yle harp ettiğini” söylüyordu. Oysa, bir harpte bulunmak başka, elinde kılıç harbe katılmak başkadır. Meselâ askerlere su ve yiyecek yardımında bulunan, yaralılara yardım eden bir kadından bahsederken, “Elinde kılıç harb etti” desek bu bir târih yanlışı olmaz mı? Evet, Hazreti âişe Vâlidemiz harpte bulundu ama, elinde kılıç Hazreti Ali Efendimiz’e karşı harb etmedi.
Bu yanlışını, branşının siyer olmadığına verelim diyeceğim ama diğer yanlışları ne olacak!..
Hadislerin yazılmasına Peygamberimiz’den 80 sene sonra izin çıktığı da yanlış. Bu yanlışı da hadis profesörü olmadığı için yapmıştır deyip geçsek de yanlışlar bununla da bitmiyor. Böyle değil de, hadislerin yazılması Peygamberimiz’den 80 sene sonra hız kazandı deseydi, Eh... derdik
Bi kere, hadisleri yazma izni bizzat Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından verilmiştir. Abdullah ibni Amr (r.a.) Hazretleri, ezberlemek için Peygamberimiz’in hadislerini yazıyordu. Ashabdan bazıları, “Sen Resûlüllah’tan her duyduğunu yazıyorsun. Halbuki Resûlüllah bir insandır. öfkede rızada, her iki durumda da konuşur” demişler, o da bu hususu Peygamberimiz’e sormuştu. Resûlüllah (s.a.v.) parmağıyla mübârek ağızlarına işâret buyurarak, “Yaz! Nefsimi elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, buradan haktan başka bir şey çıkmaz” buyurmuştu.
Hazreti Ali (r.a.) Peygamberimiz’in bazı sözlerini yazdığı bir tomarı kılıcının kabzasında taşıyordu. Enes ibni Mâlik, (r.a.) Semûre ibni Cündeb, (r.a.) Abdullah ibni Abbas, (r.a.) gibi zatlar hadis de yazmışlardır. Bu zatların hepsi sahâbîdir, Peygamberimiz zamanında yaşamışlardır.
Sayın Profesörümüzün, Nur Sûresi 30-31. âyetlerindeki, “Mü’min erkeklere söyle gözlerini haramdan sakınsınlar…. Mü’min kadınlara da söyle gözlerini haramdan sakınsınlar…” emrine getirdiği bir yorum var ki evlere şenlik. İnsanın gözünü bakmaktan sakınması için kadın-erkek bir arada olunması lâzım geldiğini söylüyor. “Bir arada olmalılar ki bu emir verilsin” diyor. Hocamız böyle söyleyince tarihçi İsmet Bozdağ’ın, Nur Sûresinin 31. âyetindeki “Gizledikleri zînetleri bilinsin için ayaklarını vurmasınlar” emrine getirdiği gülünç yorumu hatırladım. Bozdağ, “Kadınların –affedersiniz- memeleri belli olmasın için ayaklarını yere hızlı vurmamaları emrediliyor” diyordu. Der mi der; çünkü tarihçiler “halhal”ı bilmemekte mazurdur...
Ama bir ilâhiyatçı, “Kadın-erkek bir arada olmalı ki böyle bir emir olsun” dememeli. Meselâ penceresinden bakan bir kadınla bir arada değilsin ama bakmaktan gözünü koruyacaksın…
Konuşmasından anlaşıldığına göre, Dâl bi’l-ibâre ve diğer 3 delâleti de biliyor. Buna rağmen hocamıza göre, başörtüsü-başı kapatmak, mendub. Yaparsan sevap var ama terk edersen günahı yok.
Kur’an’da başörtüsünün nasıl kullanılacağı hakkında, “Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar” emri var. âyette, başörtüsü mânâsına “Hımar” kelimesi geçiyor. Hocamız, “Her örtüye hımar denilir” diyor. O zaman iş değişir. Bir hanım, herhangi bir örtüyü boynuna alır, saçı açık olarak yakasının üzerine vurur ve Allah’ın emrini yerine getirmiş olur. Zaten ancak bu mantıkla başörtüsü mübahtır denilebilir…
öyleyse bizim de kendisine şunu sorma hakkımız olur: Sayın hocam! Başörtüsünün Arapçası ne?
Değerli okuyucular! Hocamızın sarfettiği takdire şâyan şeyler de oldu. Ama gördüğünüz gibi sütun bitti ama hocamız hakkında yazacaklarım bitmedi. Sırada daha Sayın Prof. Dr. Bekir Karlığa’nın söyledikleri de var. Hocam, merak buyurmasınlar elbette kendisinden de bahsedeceğiz. Bahsetmeliyiz ki, bu câhil Müslümanlar(!) cennete girmek için Kur’an’a ve Hazreti Muhammed Aleyhisselam’a inanmanın şart olmadığı öğrensinler… Selam ve duâ ile efendim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.