Muhalefetin çıkınında PKK gizli görüşmesi var!
Muhalefet cephesi referandum arifesinde ateşkes aldatmacasına gerçekten cevap arıyorsa, olayı Doğu Kültür Devrim Ocaklarından itibaren ele alması lazım.
Ocak yıkan ocaklar...
Devrimci ayaklarında önce masum talebe hareketleri, sonra da bölücü silâhlı örgüt.
PKK’nın asıl yapılanması oradan başlıyor.
Devir de Demirel hazretlerine ait.
“Yürüsünler, yollar yürümekle aşınmaz” demişti ya.
Sözde demokrasi açılımı...
Dile kolay 40 bin insan Öcalan sorumluluğunda katledilmiş.
Bunların büyük ekseriyeti Kürt...
Genç, yaşlı, kadın ve çocuklar...
Öğretmenler...
PKK Doğu Devrim Kültür Ocakları beşiğinde Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde büyütülürken işin başında rektör olarak Erdal İnönü vardı...
Deniz Gezmiş de dahil... Kürtçüsü de, komünisti de, devrimcisi de, o okulun gölgesinde gölgeleniyordu. Ergenekon denilen derin devlet oradan başladı.
Zamanın CHP’si bu örgütlerin hamisi...
Sol örgütler 68 kuşağı kapsamında CHP’nin eli kolu sayılırdı...
O kadarla iş bitmedi...
PKK Güneydoğu köylerini basıp insanları katlederken kamplar sermayenin yazarları ile birtakım siyasi kişilere sabah kahvaltısı lüksüydü.
Devletin ulaşamadıkları yerlerde bu eller vardı...
Doğu Perinçek, Yalçın Küçük gibileri kampların gülleri... Onunla da kalsa, askeri birtakım rütbeliler de işin içerisindeydi...
Bir dalalet, bir ihanet...
Ne zaman Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş Suriye sınırına kadar giderek Suriye hükümetine yollamalarda bulunmuşsa işte o zamandan itibaren örgüt taktik değiştirmeye başladı.
Planlar hem içten hem de dıştan yeniden ele alındı.
Öcalan yakalanıp üçlü koalisyona teslim edilecekti.
Edilecekti de, aslında PKK siyaset sahnesine çıkmak istiyordu.
Üçlü 28 Şubat kafadarı bu aşamada “40 bin kişinin ölümünden ben sorumluyum” demekten zerre kadar haya etmeyen Öcalan’ı idamdan kurtardılar...
Örgüt eylemlere devam ederse, Öcalan’ın idamı sözde infaz edilecekti.
Hikaye...
Kimsenin öldürülmesinden veya idamından zevk duyacak değiliz ama yapılanlar devlet ciddiyeti ile bağdaşmıyordu...
Sayın Bahçeli’nin Başbakan Yardımcısı olarak Ecevit’in karşısında süt dökmüş nokta nokta gibi durduğunu ve de hiçbir şeye itiraz etmediğini unutmadık...
At dediler attı, yap dediler yaptı...
Öcalan’ın boynundaki idam yaftası dama atıldığı gibi, ona bir de ada hediye ettiler...
Artık o, mahkûmdan ziyade emirlerini örgütüne rahatlıkla ulaştırabilecek ve de güvenliği MHP sayesinde devlet tarafından garanti edilen bir liderdi...
O bakımdan bu konuda konuşamayacak tek bir kişi varsa o da sayın Bahçeli’dir...
“İktidar PKK ile gizlice anlaştı” savı inandırıcı olmadığı gibi, komik oluyor...
Ateşkes, BDP’nin İmralı bağlantılı siyasi bir manevrasıdır.
Kürt halkını kandırmak için ortaya atılan içi kof kocaman bir yalan...
Referandumda hayırcı BDP, CHP, MHP cephesinden kotarılmış malzeme.
Sözde hükümet gizlice PKK ile görüştüğü için ateş kesilmiş...
Bu kaçıncı ateş kesmedir...
Kaldı ki Dışişleri Bakanı’nın söylediği gibi devlet devletse gerektiğinde şeytanla bile görüşür. CHP tezgahında dokunanlar görüşür de devlet neden görüşmesin?..
Hele de istihbaratın işi ne?
Hapishaneye bir yabancı düşse hemen orada ertesi gün bir istihbaratçı belirir. Bazen bilgi alırlar, bazen ilişki kurup karşılıklı çalışırlar...
Sayın Bahçeli, başkaları farklı mı yapıyor?
Yapmıyor, gerekirse yatak odalarımıza kadar giriyorlar.
Dindar halkı kafadan fişliyorlar...
İş o değil, göle maya çalma hikayesi... Ya tutarsa...
Şu anda Erdoğan, Numan Kurtulmuş, Yalçın Topçu CHP ile MHP diktasından sille yiyen demokratlar ile milli mutabakat halinde...
Bu mutabakat sayesinde evetlerde ibre en az % 55’i geçince bir sefer daha halkın gücünü görecekler... Ve de göreceğiz, çatının başlarına nasıl aktığını...
Hayır cephesindeki çözülmeleri lime lime göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.