Merve Kavakçı İslam

Merve Kavakçı İslam

Ancak Türkiye’de

Ancak Türkiye’de

Son gelişmeleri değerlendirirken eski Dışişleri uzmanı İlter Türkmen Bey laikliğe vurgu yapmış: Laiklik elden gidiyor korkusu var, bu körüklenmemeli” diye uyarmış. Kanının temelinde yalanlanmış haberler listesi kadar ölenlerin ardından Allah’ın adını anmak da var belli ki. Siyaset sayfasına sadece ara verdiği anlaşılan Sayın Abdüllatif Şener de benzer bir imayla hükümetin kucaklayıcı olması gerekliliğine vurgu yaptıktan sonra “Niye yanlış anlaşılıyor diye değil, niye yanlış anlaşılıyorum” diye düşünmek gerekir diyor. Sayın Türkmen’in uyarısına şaşırmıyor insan. Zira seküler kesimi temsil eden bir zihniyete sahip ve çevresinde gözlemlediklerinin, duyup gördüklerinin izini taşıyor kendi duruşu da. Laikliği kendince tanımlamış bir kesimin oldum olası vehamet konusu yaptığını, dünyadan kopuk bir fanus içinde korku içinde yaşadığını, bunu da kendi hayat tarzlarını hepimiz adına yine bize empoze ederek meşrulaştırdığını göz önüne alırsak Türkmen’in bu kesime dair sözlerini kanıksamışlıkla karşılayabiliriz. Dışarıdan, dışarıyı temsilen atılan bir gazel misali.
Oysa Sayın Şener’in sözlerini bir yere oturtmakta zorlanıyoruz. çünkü içeriden biri ve içeriye hakim biri. O nedenle de içeride gösterilen gayreti bizzat bilen, doğru “anlaşılmak” adına atılan adımları, bazı kafalara kazınmış önyargıları yıkmak için verilen çabaları da bizzat gören biri olarak getirdiği eleştirel bakışı çözemiyoruz. Peki ne yapılmalıydı mesela, diye sorsak, başörtüsü konusu daha da bekletilmeliydi demeyecektir herhalde! Başörtüsüne zaten düşman olan bir kesimin kendileri için değil, başkaları için bir şey ifade eden başörtüsünü serbest bırakmak adına, bir sabah “Bugün başörtülü kadınlara bekledikleri hakları bahşetmek için güzel bir gün” diye uyanacaklarını düşünmüyordur herhalde… Ayrıca Sayın Şener’in her kesimi kucaklayıcı bir duruşu savunması da AK Parti’nin şimdiye kadar yaptığından farklı mı ki? Geçtiğimiz beş buçuk senede yapılan kucaklamak değildi de neydi peki? Eğer kucaklanmayan biri vardı ise o da yine başörtülü kadınlar değil miydi o uzun dönemde? O zaman… daha fazlasını beklemek yapılanları yok saymak anlamına da gelmekle karıştırılabilir kolaylıkla… Keşke Sayın Şener, “Ben sürekli toplumu kucaklayan, hukuk devletine sahip çıkan, bir anlayıştan bahsettim” dedikten sonra “İşte AK Parti de tam bunu yapıyor” diye ekleseydi. ülke kadınlarının yüzde yetmişine sahip çıkmak, derin devlete karşı hukuk devleti mücadelesi vermek zaten bu değildir de nedir?
Gelelim AK Parti’ye bu sıkıntılı günlerde sahip çıkarak yapılan hukuk cinayetine susmayanlara… Avrupa Birliği yolunun kapanacağı uyarılarıyla sorumluları çok geç olmadan bir vicdan muhasebesine davet eden bu zatlar bilmezler mi ki; AB mabe kimsenin umrunda değil! Tam aksine AK Parti’ye oh olsun, AB’ye de öyle diyorlar. Onların açısından bir taşla iki kuş vurulmuş oluyor yani. AB prosedürü de AK Parti kadar varlıklarını tehdit ediyor da ondan böyle. Şimdi kalkıp onları AB konusunda kaybedilecekler listesiyle uyarmaya kalkmak “onlar dünden razı” ile başlayan bir cevabı hak ediyor. Batıcı olup Batıya karşı olmak ancak Türkiye’de görülebilecek bir olgu. Kendi içinde çelişkiye güzel bir örnek olarak karşımızda duruyor. Hem Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne taşıyan partiye karşı olmak, hem de Avrupa Birliği’ne karşı olmak kadar Avrupalılığı savunmak… Akıllara ziyan bir durum. “Yapmayın. Etmeyin. Türkiye’ye yazık edeceksiniz. Geri götüreceksiniz. İlerlemesini baltalıyorsunuz!” diyeceksiniz, alacağınız cevap “Eee. Bundan iyisi can sağlığı” olacak. Aynen öyle. Onların can sağlığı.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Merve Kavakçı İslam Arşivi