CHP’nin adına meydanlarda konuşan X Kemal adlı şahıs, acaba şimdiye kadar veya bu Ramazan’da hiç iftar sofrasına oturmuş mudur? İftar sofrasına oturmuş mudur diyorum. Oruç tutar mı demiyorum. Çünkü oruç tutup tutmadığı kimseyi ilgilendirmez.
Oruç ibadeti, Müslümanların Müslüman olduklarına dair beş şarttan biridir. Kabul edip etmeyeceği ise kişilerin kendisini ilgilendirir. Ama yaşadığı ülkenin büyük çoğunluğu Müslümandır, öyleyse Müslüman halkın bu inancına saygı duymalı değil mi?
Şimdiye kadar iftar sofrasına oturduğuna dair herhangi bir habere rastlamadım. İşin garibi diğer inançlara mensup toplulukların da ibadetlerinde de görüp bilmedik. Mesela camiye gelmesini beklemiyoruz; fakat ne kiliseye, ne havraya, ne de sinagoga gittiğini de duymadık. Madem bu toplumda yaşıyor kendisini bir yere ait hissetmeli.
Öyle ya bu ülkede yaşayan bir siyasetçi, kendisini toplumun çeşitli kesimlerinden birine ait hissetmezse o zaman ne diye memleketi yönetmeye talip olsun. Kime dost, kime düşman oldukları belli değil. Miting alanlarındaki konuşmalarına bakınca da bir şey anlaşılmıyor. Elle tutulur, gözle görülür net bir şey de söylemiyorlar.
Malum afiş meselesinde hiç yüzleri kızarmadan faciayı hükümete yüklediler. Bu nasıl bir zihniyettir anlayana aşk olsun. Yalnız haklarını vermek lazım, Allah’tan korkmalarını, kuldan utanmalarını beklemiyoruz ama insan içine çıkma cesaretini bulmaları hakikaten takdire şayan. Merak ediyorum, acaba yeryüzünün herhangi bir yerinde böyle insanlar var mı?
Elli yılın yedi senesini hariç tutarsak, 42 yıldır hasbelkader siyasetçileri takip ederim. Bir zamanlar içinde de yer aldım, en çok emek harcadığım, tanımaya çalıştığım, hatta anlamaya gayret ettiğim siyasi cenah da CHP olmuştur. Bu kadar sene pek çok CHP’li tanıdım lakin X Kemal kadar siyaseti sıfır seviyesinden takip eden hiç kimseyi görmedim.
Beşiktaş’ta ana cadde üzerine, “Hayırlı Bayramlar” diye afiş asmışlar, oruç mu tuttular ki bayram kutluyorlar. Barbaros Bulvarı’ndan günde milyonlarca insan gelip gidiyor, dalga geçerek, “Hayırlı Bayramlar” afişi asmışlar. “Kork Allah’tan korkmayandan” derler ya, işte bu adamlar bu sözün yegâne temsilcileri.
Yine Beşiktaş’ta orta yaşın çok üzerinde bir hanım, gündüz referanduma ret broşürü dağıtıyordu. Bir elinde sigara, diğer elinde afiş, propaganda yapıyordu. Oysa etrafından oruçlu ve oruca saygı duyduğu için yiyip içmeyen bir sürü insan geçiyordu. Kadın hiçbir şeye aldırış etmeden hem sigarasını yudumluyor hem de olanca öfkesiyle bağırıyordu.
Şimdi bu zihniyet iktidara gelecek ve ülkemize “huzur, refah, güven” getirecek öyle mi? Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, hangi ırkına mensup bulunursa bulunsun, yaratılış gereği her insan mutlaka bir inanca sahiptir. Ateistlerin bile inandıkları değerleri vardır ve inandıkları neyse ona sahip çıkarlar. Peki, bu zihniyet hangi inanca sahip çıkıyor?
Dünyayı bir tarafa bırakalım, Türkiye’de çeşitli inançlara mensup kesimler var, bunlardan hangisine dostlar? Müslüman kesime dost olmadıkları net. İslam dini dışındaki inançlara mensup hangi grup veya cemaatlerle para dışında, fikri ve zikri beraberlikleri var, bilen ve duyanlar lütfen söylesin ve bu bilgisizlikten kurtulalım.
Milletimiz yaklaşık 70 yıldır halkın inançlarıyla barışmayan ve reddedenlerin yüzünden neler çekiyor. Darbeler, muhtıralar, komplolar, çeteler, mafyalar, tüm mesailerini bu toplumun inançları üzerine kurmuş ve savaştıkları tek nokta, halkın sahip çıktığı dini değerler üzerine örgülü. Görünen dağın ırağı olmazmış, başka gerekçeleri var mı?
İşte darbecilerle ilgili iddianameler ve mahkemeler ortada. Hangi darbecinin eylem planında memlekete dair, millete dair olumlu bir şey yer alıyor. Hepsinin de ortak noktası ve hedefinde İslami değerler yok mu? Bunları “Ret cephesinden” başka savunan bir kesim var mı? “Ret” verecek kesimlerin hedefinde de milletin dini ve milli değer yargıları yok mu?