Derin Devletler Çeteler
üLKEMİZDE bol miktarda liberal profesör var. Bunlardan biri “DERİN DEVLET/çETELER” isimli ilmî bir kitap yazmalıdır. Derin devlet deyip duruyoruz ama mahiyetini, içyüzünü, yapısını bilmiyoruz.
öncelikle şu suale cevap aramak gerekir: Türkiye’de bir derin devlet mi vardır, yoksa birkaç derin devlet mi?
Bunlar hangileridir?
Bunların anayasaları var mıdır? çelik kasalarda saklanan, halka bildirilmeyen, çok gizli tutulan bir kırmızı kitapçık varmış. Onda neler yazılıdır? Niçin halka, medyaya, üniversitelere bu konuda bilgi verilmiyor?
ülkemizde, sayıları 1,5 milyon olarak tahmin edilen Sabataycılar yahut kripto Yahudiler ayrı bir derin devlet midir?
Yine sayılarının 1,5 milyon olduğu iddia edilen kripto Ermenilerin bu derin devlet/devletler içindeki yerleri nelerdir?
Son zamanlarda ortaya çıkan ulusalcılık bir derin devlet midir, bir çete midir?
Türkiye’de güçlü bir Rumeli/Arnavut/Bektaşi lobisi olduğu söyleniyor. Onlar, lobinin ötesinde derin devlet midir?
Yukarıda saydığım konuların bazısı sanki tabudur, kimse dile getirmiyor, aydınlatmaya çalışmıyor.
Bu konularda sağlam bilgiler, belgeler de yok. Rivayetin, iddianın bini bir paraya.
üniversiteler idarecileri ve idare edilenleri aydınlatmak, bilgilendirmek, uyarmakla mükelleftir. Bu vazifeyi niçin yerine getirmiyorlar?
Türkiye’deki sistem erdemli ve bilgelik üzerine kurulu bir sistem midir? Böyle bir sistemin özellikleri nedir?
Birinci özellik: Açık ve şeffaftır.
İkincisi: Başkanlıklar, işler, memuriyetler, makamlar, mevkiler, vazifeler ehil ve layık olanlara verilir.
üçüncüsü: Temiz ve şaibesizdir. Onda kirlilik ve kokuşma yoktur.
Dördüncüsü: âdildir.
Beşincisi: Sistem halka karşı değildir, onun hizmetindedir.
Altıncısı: Evrensel insan haklarına, hürriyetlerine bağlı ve saygılıdır.
Strateji uzmanı Mahir Kaynak ülkemizde çeteler bulunduğunu iddia ediyor. Bunlar ne zaman oluşmuştur? Yakın tarihte mi? Yoksa mazileri Tanzimat’a kadar ulaşmakta mıdır?
Sağlıklı ve temiz toplumlarda bizde olduğu gibi çeteler var mıdır? Mesela Norveç’te, Finlandiya’da, İsviçre’de.
Kirlenmiş bir vücut kendi hastalıklarını, iltihaplarını, çıbanlarını ürettiği gibi bizim toplumumuz da kendi çetelerini mi üretmektedir?
Bu çeteler sisteminde büyük medyanın rolü, hizmeti, etkisi nedir?
Türkiye bugünkü sosyal, kültürel, siyasî yapısıyla çetelerden; derin, gizli, güçlü gölge devletlerden arınabilir mi?
Türkiye’de halk mı efendidir, yoksa derin devletler ve çeteler mi?
Derin devletler ve çetelerin resmî ideoloji ile münasebetleri nasıldır? Onun birer uzantısı mıdır?
Devletin kolluk kuvvetleri, yargısı, Meclis’i niçin derin devletlerle, derin çetelerle gereği gibi mücadele edemiyor?
Yukarıdaki gibi yüzlerce soru var ki, halk bunların cevaplarını öğrenmek istiyor. üniversiteler, aydınlar, vazifeliler, sorumlular bu konularda halkı niçin bilgilendirmiyor, aydınlatmıyor?
Devletin üzerinde birtakım derin devletler, derin çeteler varsa ve bunlar kendilerini efendi, halkı reaya gibi görüyorsa, bize vazifelerimizi, yapacağımız ve yapmayacağımız şeyleri bir talimatname şeklinde hazırlayıp versinler. Bu talimatnameden nüfus sayısı kadar basılmalı ve her vatandaşa imza mukabilinde verilmelidir. Bunlara ne yazılacaktır? Ben ne bileyim? Ona derinler, derinciler karışır. Bazı maddelerini tahmin ediyorum:
(Bir) Resmî ideolojiyi tenkit etmek ağır suçtur, büyük hıyanettir.
(İki) Bütün vatandaşlar eşittir ama derin vatandaşlar daha eşittir.
(üç) Müslümanlar seçimlerde yüzde 90 nisbetinde oy alsalar bile iktidar olamazlar.
(Dört) Laiklik din ile devletin ayrılması demektir. Bu yüzdendir ki, devletin genel müdürlük seviyesinde resmî bir “Diyanet İşleri Başkanlığı” vardır; bütün resmî okullarda mecburî din dersi vardır; 500’den fazla İmam-Hatip okulu vardır.
(Beş) Bütün medenî ve demokrat ülkelerin üniversitelerinde başörtüsü serbesttir. Türkiye onlardan daha medenî ve daha demokrat olduğu için Türkiye’de yasaktır.
(Altı) Atatürk Mason localarını kapattırmıştı. Bu yüzden en sağlam, en koyu, en su katılmadık Atatürkçüler Masonlardır.
(Yedi) Nazım Hikmet, Atatürk rejimini devirmek istemiş, yakalanmış, muhakeme edilmiş ve hapse atılmıştı. Bu yüzden bütün Atatürkçüler Nazım’ı can u gönülden sevmeli ve kendisini göklere çıkarmalıdır.
(Sekiz) Ne kadar çok heykel, büst, mask, portre üretilirse ülke o nispette kalkınır, güçlenir, ilerler ve çağdaş uygarlık ufuklarına füze gibi yükselir.
(Dokuz) Devlet din ve ibadet işlerine karışmaz, bunları dinî cemaatlere bırakır. Bu yüzdendir ki, Ezan’ın Türkçe okunması, namazın Türkçe kıraatle kılınması konusunda halka baskı yapılmalıdır.
Mao çin’inde küçük kırmızı kitapçıklar vardı. Yediden yetmişe kadar bütün çinliler o kitapları okumakla mükellefti. Bizde de bunlara benzer kızıl veya pembe kitapçıklar çıkartılmalı, on milyonlarca basılmalı ve halka gece gündüz okutturulmalıdır.
Bu kafasız millet adam olur mu acaba? Efendilerimiz, beylerimiz, sahiplerimiz bizi uygarlaştırmak, adam etmek, bize çeki düzen vermek için yırtınıyorlar ama bizim adam olacağımız yok.