M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Müslüman Kopya Çekmez Sınav Sorularını Çalmaz

Müslüman Kopya Çekmez Sınav Sorularını Çalmaz

Müslüman kopya çekebilir mi? Çekemez... Kopya çekerek Tıp Fakültesi'nden mezun olmuş bir cerrah tarafından ameliyat edilmek ister misiniz?

Kopya çeke çeke diş tabibi olmuş birinin çürük dişlerinizi çekmesini ister misiniz?

Kopya çekerek pilot okulundan mezun olmuş bir pilotun uçağında yolculuk yapmak ister misiniz?

Kopya çekerek öğretmen olmuş birinin çocuğunuzu eğitmesini ve okutmasını ister misiniz?

Kopya çekme bir ahlâksızlıktır.

Kopya çekmek bir adaletsizliktir.

Kopya çekmek, çekmeyenlere yapılan bir haksızlık ve zulümdür.

Gerçek Müslümanlar kopya çekmez. Resulullah Muhammedü'l-Emîn sallallahu aleyhi ve selleme iman ve biat edenler kopya çekmez.

Kopya çekmek yalan söylemek, emanete hıyanet etmek, sözünden dönmek, içki içmek, zina yapmak, riba alıp vermek, haram yemek gibi bir günahtır.

Peki Müslümanlar imtihanlarda başarılı olmak için ne yapacaktır? Gece gündüz çalışacaktır... Müslüman veya dindar olmayanlardan daha bilgili, daha kültürlü, daha başarılı olacaktır...Onlardan daha ehliyetli, daha liyakatli, daha marifetli, daha hünerli olacaktır.

Kopya çekmek hak yemek demektir. Müslüman hak yemez.

Müslüman ehil ve layık olmadığı bir işe ve vazifeye tâlib olmaz. Bırakın talib olmak, matlub olsa bile ehliyeti olmadığı için kabul etmez.

Müslüman sınav sorularını bin türlü hile ve desise ile çalmaz, taraftarlara servis etmez.

Müslümanlıkta amaca ulaşmak için bütün araçlar ve yollar meşru değildir.

Savaşta hile ve hud'a vardır ama sınırlıdır. Savaş kavramını sulandırıp eâmm (en genel) hale getirip yalancılık yapmak, emanetlere hıyanet etmek, çalmak çırpmak, haram yemek caiz olamaz.

Müslüman Darülislâm'da da, Darülharb'te de, Darülfetret'de de emîndir (güvenilir kişidir).

Müslüman o kimsedir ki ardından din düşmanları "Bu adam tutucudur, gericidir ama direk gibi doğrudur"demek zorunda kalır.

Evet, Müslümanlıkta sınav sorularını çalmak yoktur, imtihanlarda kopya çekmek yoktur.

Gafiller, aldanmışlar gezip tozarken, eğlenirken, keyif çatarken, tâtil yaparken Müslüman gece gündüz ilim öğrenir, kültürünü arttırır, marifet ve hüner sahibi olur ve sınavlarda yüzünün akıyla, namus ve şerefiyle başarılı olur.

* (İkinci yazı)

DERE YATAKLARINA APARTMAN YAPILIRSA
Rize'de dere yatağına yapılmış apartmanların selden ve heyelandan sonraki resimlerini gördünüz mü? Bütünüyle sağa sola eğilmişler ama hiçbir yerlerinde çatlak, kırık dökük yok. Camları bile sapasağlam duruyor.

Kimisi beş altı katlı apartmanlar. Bu alametleri dere yatağına yapanlarda akıl yok mu hiç? Bunlara inşaat ve oturma ruhsatı verenlerde vicdan yok mu hiç?

Eski Rize evleri ne kadar güzeldi, ne kadar sağlıklıydı, ne kadar sağlamdı...

Otomobil gibi, cep telefonu gibi apartman da prestij ve statü konusu oldu.

Kırsal kesimde beş katlı apartmana ne lüzum var?

Doğu Karadeniz'de dağların tepelerine bile apartman yapıyorlar. Benim apartmanım senin apartmanından yüksek!..

Oralara gidenler bilir, iki dağ arasına teleferik gibi bir şey kurmuşlar. Teleferiğin de hesabı kitabı mühendisliği var ama...

Dere yataklarını apartmanlarla, binalarla doldurdular ya, bundan sonra son Rize felâketi gibi felâketlere hazır olalım. Hem de on misli, yüz mislisine...

Şiddetli yağmurlar yağmış da seller bu yüzden olmuş da, belediyelerin, devletin hiç kabahati yokmuş da, şöyleymiş de böyleymiş de...Siz bunlara inanıyor musunuz?

Bu ülkede rant hırsıyla dere yataklarına bina yapılıyorsa o ülke çok sellere, çok felaketlere, çok kayıplara hazır olsun.

* (Üçüncü yazı)

DOMUZ GRİBİ YAYGARALARI
Geçen sene domuz gribi konusunda dünya çapında yaygara kopartıldı. Hükümetimiz 25 milyon doz aşı satın aldı. Bir ilaç firması milyarlarca dolar kâr etti. Halk korku ve dehşet içinde bırakıldı.

Sonunda ne oldu? Dağ fare doğurdu. Yaygaralar boş ve fos çıktı. Malı götüren götürdü.

Dahası da var: Domuz gribi aşısı yaptıranlarda şimdi kötü yan tesirler görülüyormuş.

Daha önce bilinmeyen, görülmeyen bu hastalıkları kim çıkartıyor? Sakın bu işlerin içinde birtakım dolaplar olmasın?

Vahşi kapitalizm paraya doymuyor. Domuz gribi, kuş veya tavuk gribi, balık gribi, salak gribi, şu gribi, bu gribi derken milyarlarca dolar aşı ve ilaç kârı ve rantı oluştu.

Eskiden teröre tedhiş derlerdi, dehşete düşürmek demektir. Domuz gribi konusunda da dünya çapında bir tıbbî terör estirilmiştir.

Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan domuz gribi aşısı yaptırtmamıştı. İsabet etmiş.

Keşke 25 milyon doz aşıyı da satın aldırtmamış olsaydı. Devletin, memleketin, halkın paraları boşa gitti...

* (Dördüncü yazı)

M. R. BEYE AÇIK NOT
Ehl-i Sünneti sinsice darbelemek ve yıkmak isteyen aykırı bir ilâhiyatçının Rafızî kökenli olduğuna dair rivayetler var. Bu söylentilerin doğru olup olmadığını bilmiyorum. Kimsenin hukukunu zedelememek şartıyla araştırılmasında fayda vardır.

Vahim olan husus bu zatın Rafızî olması değil, Rafızîliğini gizlemesi, taqiyye yapması ve Ehl-i Sünnet'in temellerini dinamitlemek için sinsice faaliyette bulunmasıdır.

Cemaleddin Afganî'ye gelince: Bu zatın Yahudilikle, Bahaîlikle, İngiliz ajanlarıyla gizli ilişkilerinin, işbirliğinin iyice araştırılıp bilinmesinde büyük yarar vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi