Kışla farkı
Şükürler olsun ki, onbir ayın sultanı Ramazan ayını geride bırakarak mübarek bir bayrama da ulaştık. Duâmız, tuttuğumuz oruçların kabul edilmesi ve İslâm âleminin her gününün ‘bayram’ günleri gibi olması için inşâallah.
Biri bu bayram gününe yakışan, diğeri ise yakışmayan iki haber var önümüzde. Bayram gününe yakışan haber Hollanda’dan gelirken, maalesef yakışmayan haber de İzmir’den geldi.
Bayram gününe yakışan haber şöyle: Hollanda’da Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı geleneksel hâle getirdikleri 5. iftar buluşmasını Rotterdam şehrindeki Van Ghent Deniz Kuvvetleri Askerî Kışlası’nda gerçekleştirdi. İftara Hollanda Deniz Kuvvetleri ikinci Komutanı Ton van Ede ve üst düzey komutanlar ve orduda görev yapan Müslüman subaylar ile imam binbaşı da katıldı.
Bayram gününe yakışmayan İzmir kaynaklı haber ise şöyle: Oğlunun yemin törenine katılmak üzere İzmir’e gelen anne, askerî tesisin kapısından geri çevrildi. Sebep olarak ise başörtülü olması gösterildi.
Muhtemelen İzmir’de yaşanan hadisenin ‘mevziî’ olduğunu, genel anlamıyla böyle bir uygulamanın olmadığını söyleyenler çıkacaktır. Fakat şunu biliyoruz ki, geçmiş yıllarda da benzer bir uygulama (Manisa’da) yaşanmış ve başı örtülü anneler çocuklarının ‘yemin töreni’ne alınmamış, tel örgüler arkasında bekletilmişlerdi!
Bir yanda sırf başı örtülü diye anneleri yemin törenine almayan anlayış, öte yanda ise geleneksel hâle gelen ‘kışlada iftar’ uygulaması... Biri Türkiye’den, diğeri Hollanda’dan iki tablo...
Bu tablo önümüzdeyken, Türkiye’yi idare edenler hiçbir şey olmamış gibi davranabilir mi? Pek çok konuda görüş beyan eden yöneticiler, bu yanlışlar karşısında niçin sessiz kalır? Bu uygulamaların inkârı ile bir yere gidemeyiz. Sorumluların hesap vermesini temin etmek gerek.
Üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağını savunmakta zorlanan yasakçılar, bir annenin; askerlik yapan oğlunun yemin törenine alınmamasını nasıl savunacaklar? Hiç kimse, ‘kamusal alan’ bahanesine sığınmasın. İnsaf ile düşünen herkes bu uygulamanın tamamıyla yanlış olduğunu anlar. Yanlış uygulamanın temelinde kuru bir inat var ki, bu inat; millet ile devletin arasını açmaktan başka bir işe yaramıyor. Yasakçılar bir an için kendilerini o başörtülü annenin yerine koyabilirler mi? Oğlunun yemin törenine katılmasına sırf başı örtülü diye izin verilmeyen o anneye neyi anlatıp onu ikna edebilirsiniz?
Başörtüsü yasağı liderlerin gündeminde, ama çözüm hâlâ uzakta görünüyor. Meselâ CHP Lideri, başörtüsü sorununun çözümü konusunda toplumsal bir uzlaşmanın sağlanması durumunda bu konuda bir taviz verebileceklerini söylemiş. (Yeni Şafak, 8 Eylül 2010)
Temel bir insan hakkını, ‘taviz’le ilişkilendirmek mümkün mü? Hem kim kiminle, ne gibi bir uzlaşma sağlayacak. Yapılan bütün anketlerde halkın yüzde 70’i bu yasağa karşı olduğuna göre daha kiminle ‘uzlaşma’ yapılması bekleniyor? İnanın Türkiye’yi bu yasakçı anlayış mahvediyor... Allah (cc) bu yasakçıların şerlerinden hepimizi muhafaza etsin. Âmin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.