İnsanca Düşünenler Evet Diyor
Yazının başlığına ilk itiraz, insanca düşündüğünü iddia edenlerden gelecektir. Bir kişi, insanca düşündüğü halde “Ret” oyu veriyorsa, inandığı insani değerleri gözden geçirmelidir.
Hemen her aklıselim insanın söylediği bir şey var. “Ret cephesine bakın ve kimlerden oluştuğunu görün. Eğer bu kesim; özgürlüklerin önünü açacak referandumu ret ediyorsa aynı çeşmeden su içiyor ve aynı kaynaktan besleniyorlar demektir.”
Elbet kimsenin inandığı değer yargılarını irdeleyecek değiliz. Zaten referandumun amacı da bu değil mi, fertlerin inançlarını istedikleri gibi yaşama özgürlüğü tanımıyor mu? Daha çok özgürlük, daha çok huzur, daha çok iş ve aş için toplumun önünü açmıyor mu?
Müslümanlık inancına göre de esas yargılayacak ve doğruları yanlışları yerli yerince koyacak olan Yüce Allah değil mi? Zerre iyi iş yapan da zerre kötü iş yapan da kötülüklerinin ve iyiliklerinin bedelini ödemeyecek mi? Biz Müslümanların kitabı böyle söylemiyor mu?
Ne yazık ki, Müslüman bilinen bir kısım çevrelerin de içinde olduğu malum “Ret Cephesi,” Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere diğer tüm inançların kitaplarına husumet beslemiyor mu? Halkın çoğunluğu Müslüman ve ellerindeki en iyi koz da Kur’an-ı Kerim olduğundan irtica diye diye yıllarca memleketi yiyip bitirmediler mi?
CHP ve paralelindeki tüm “Retçiler,” en çok İslami değerlere karşı mücadele etmiyor mu? Ergenekon iddianamelerinde ortaya çıkan bilgi ve belgeler; “Ottan, çöpten, havadan sudan mı” bahsediyor? Yedi yaşındaki çocuğu “abdest” kelimesini biliyor diye babasını devletin en gözde kurumlarından atanlar neyden nefret ediyorlar?
Daha söylenecek çok şey var. Herkesin doğrusu kendisine diyelim. Kişiler inandıkları değerlere göre kararlarını verip, oylarını kullanacaklar. Bu memleketin sahibi olan kesimlerin, yani “insanca” düşünenlerin “Evet” demeleri için sınırsız nedenler var.
Son yedi sekiz yıldır, üniversite rektörleri siyah cüppelerini giyerek hiç ilgi alanlarına girmediği halde yürüyüşler yapıp; “insanca ve Müslümanca” yaşamak isteyen halka hakaret etmediler mi? Aynı rektörlerin üniversiteyi yönetmek ve ilmi çalışmalar yapmak yerine, teröre destek verdiklerini unuttuk mu?
Türkiye’nin en zehir yılları 28 Şubat’ta yargı mensuplarının ve diğer bürokratların ayakta alkışladığı toplantılarda en çok hedefte kim vardı? Mütedeyyin halk vardı. İrtica birinci tehlikeydi. İrtica birinci tehlike diye ülkeyi soyup soğana çevirmediler mi? Bugün ortaya çıkan ses kayıtları, o gün alkış tufanı koparanlara ait değil mi?
Yine 2002 yılına kadar her Milli Güvenlik Kurulu toplantısının daha gündemi bile belirlenmemişken, bir kısım medya tarafından günler önce haber yapılıp, “MGK toplantılarının birinci gündem maddesi irtica” diyerek halkın canına okunmadı mı?
2002 yılından itibaren ne oldu da birden MGK kendi işine döndü ve irtica birinci tehlike olmaktan çıktı. Şükürler olsun ki, sekiz yıldır irtica sözcüğünü duymaz olduk. Bütün bunlar ve daha sayamadığımız binlerce komplo teorileriyle halk devletinden uzaklaştırılmadı mı? Bugün aynı çevreler referandumda “Ret” vermek üzere birleşmedi mi?
Bu topraklarda insanca yaşamak isteyen bir kişi böyle bir fırsatı kaçırıp “Ret” verebilir mi? Eğer verirse, insanca düşündüğünden değil, “kin, öfke ve bencilliğindendir.” Allah kimseyi; “kinine, öfkesine ve bencilliğine” esir etmesin. Öyle bir esaret ki, insanı mahveder.
Güneydoğu’da 30 yıldır devam eden terörün niye bu kadar sürdüğü hâlâ eğer anlaşılamadıysa artık söylenecek söz kalmamış demektir. Referandumda kimlerin “Ret” oyu vereceğine bakıldığında da sanırım terör meselesinin iç yüzü daha net anlaşılacaktır.
Bu toprakları ve devleti sahiplenen kim olursa olsun, hangi inançtan olursa olsun, “insanca” düşündüğü için “Evet” diyecektir. Kin ve öfke zehriyle yaşayanlar ise “Ret” vereceklerdir. Aman bunlarla tartışmaya girmeyelim. Şerlerinden Allah’a sığınalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.