Pazar günü referanduma gidiyoruz.
12 Eylül darbe anayasasının ortadan kaldırılması için büyük bir fırsat sunan referandumda “evet” çıkması, Türkiye’nin önünü açacak.
Anadolu’dan bağını koparmamış siyasetin duayenleri, aydınlar ve kanaat önderleri, oylamanın Türkiye için tarihi bir fırsat olduğunu belirtiyorlar aylardan beri.
Bundan dolayı darbelerin esas mağduru Anadolu insanına “evet” çağrısı yapıyorlar.
Darbe anayasasıyla birlikte bürokraside yuvalanmış darbeci zihniyetin demokratikleşmesi için, başta AK Parti olmak üzere Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisi ayrı ayrı “evet” kampanyası yaptı günlerce.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Demokrat Parti içindeki bazı isimler ile tabanlarının büyük bir bölümü de anayasa değişikliğine “Evet” diyor.
Karşı safta ise darbe düzeninin bekçiliğini yapan CHP ile tabanının sesine kulak vermeyip CHP’nin peşine takılan bir MHP yönetimi var bugün maalesef.
BDP ise bu iki partiye mühimmat taşıyor.
Tabanlarından bihaber partilerin yönetim kadroları, aydınlık Türkiye’nin geleceğinin oylanacağı referanduma “Hayır” demek için elinden geleni yaptı/yapıyor.
Halktan ümidini kesen CHP’nin darbecilerin sözcülüğüne soyunmasını belki bir yere kadar anlayabiliriz, lakin darbecilerden en çok çeken MHP’nin neden “Hayır” dediğini anlayamıyoruz bir türlü.
Burada şaşırtan gerçeklerden bir tanesi de Türkiye’de ilk kez terör örgütlerinin sihirli “Hayır” kelimesi etrafında birleşmiş olmaları.
Şu hale bakar mısınız?
DHKP-C, DEV-YOL, MLKP, TKP-ML ve büyük ağabeyleri PKK, “evet”e karşı aynı cephede omuz omuza...
“Evet”e karşı terör ittifakı bu şekilde tarihin karanlık sayfalarına geçecek.
Bu yüzden referandumda bazı kesimlerin “hayır” için çalışması şaşırtıcı gelmiyor. Ama en şaşırtıcı olanı “Hayırlı işler” diyeni bile “irticacı” ilan eden CHP’nin dini nasıl istismar edip “hayır”sızlık yaptığı...
Bugün size darbe anayasasında cansiperane ısrar eden CHP’lilerin referandum kampanyasında Ramazan Bayramı’nı nasıl istismar ettiklerine dair birkaç örnek sunacağım.
Mustafa Akaydın’ı bilirsiniz.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı.
Hani Üniversitelerarası Kurul Başkanı iken rektörlere “Türkiye laiktir, laik kalacak” şarkısını okutturan başkan.
İşte bu başkan şu günlerde “hayır”lı bazı işler yapıyor.
Zira ömrü hayatında hayra çağırmadığı halkı bugün ilginç bir şekilde “hayır”a çağırıyor.
Elbette “Hayır” dediğim şey, insanlığın hayrı değil, anayasa değişiklik paketine “hayır”...
Bu yüzden Antalya’nın her tarafına “Hayır’lı Bayramlar” afişi astırmış bayramda görüştüğüm Akaydın.
Tıpkı Yılmaz Büyükerşen gibi...
Daha düne kadar “Hayırlı sabahlar”, “Hayırlı günler” diyenleri “irticacı” ilan eden Akaydın zihniyeti, bugün Türkiye’nin apaydınlık geleceğine karşı kampanya başlatıyorlar.
Ramazan’da Türkan Saylan heykelinin tepesine nasıl “Hoş geldin sultanım” mahyası astırdığını, Saylan’ın kendilerinin “sultanı” olduğunu, Ramazan’da “hayırlı” çalışmalar yaptığını ve daha neler neler anlattı Akaydın...
Ne yalan söyleyeyim, bir istismarı huzurlu bir bayram günü bizzat kahramanından dinlemek tatsız bir şeydi benim için...
Peki Akaydın yapar da, “önder”lerince partinin başına geçirilen kahraman durur mu?
O da yaptı yapacağını ...
Bolca, “haram, kul hakkı, helal” gibi terminolojiden kavramlar kullandı mitinglerde.
Ama gelin görün ki, mitinglerde vaaz verdiği halkın bayram namazına katılmadı, evinde oturmayı tercih etti.
Aynen Polatlı’da Cuma salası okunurken cami avlusuna girip vatandaşlardan “hayır” oyu isteyip oradan sıvıştığı gibi.
İşte böyle...
Nasip olmayınca olmuyor.
“Hayır” oyu istediği vatandaşların arasına katılıp da secdeye varamıyor.
İstismara devam...
“Hayır” oyu için oradan buraya koşturarak bu millete en büyük “hayır”sızlığı yapan CHP’nin Genel Başkanı da, Belediye Başkanı da statik düzenin çarkının dönmesi için siyaseti camiye de sokuyor, kiliseye de...
Hesap yapıyorlar...
Ancak onların istismarı varsa Anadolu insanının da derin vicdanı var!
Bekleyip göreceğiz...
Okuyucularımın ve tüm Vakit ailesinin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum.