PKK mı?
Hangi PKK? ABD’nin PKK’sı mı, İsrail’in PKK’sı mı, Rusya’nın PKK’sı mı?
Ergenekon’un PKK’sı mı?
BDP bu işin neresinde?
Son mayın olayına bakın. Çoğu zaman tetiği çeken bile ne yaptığının tam farkında değildir.. Tetiği çeken, Kürt halkının bağımsızlık mücadelesine destek verdiğini düşünebilir. Ama ona bu emri veren, iktidarı köşeye sıkıştırmak istiyordur. Ona bu emri veren de, aslında İsrail’in Türkiye’deki hesapları ile ilgili bir planın parçasıdır. Bu bombalama işini daha önce öğrenip merkeze servis eden bir başkası, yangına körükle gider gibi bomba temininde rol alır, o time sızar. Sonra olayı basına sızdırır. Olayı bir başka istihbarat örgütüne haber verir, onlar o kişileri takibe alır, biri JİTEM’i suçlar, ötekisi PKK’yı. Bir başkası bu durumu fırsat bilir, dikkatleri dağıtmak için bir başka adresi suçlar.. Ama gerçekte, düğmeye basan kişi mesela bir iş adamıdır ve onun bambaşka bir planı vardır. O planı da ancak olaydan bir sonraki adımda öğrenebiliriz..
Daha Apo’nun kim olduğunu bile bilmiyoruz!
Artık “Bu işin arkasında ABD var” demek de çok fazla bir anlam ifade etmiyor. Hangi Amerika? Evengalish Amerika mı, Yahudi lobisinin Amerikası, Cumhuriyetçi Amerika mı, Demokrat Amerika mı, Kapitalist Amerika mı?, Globalist Amerika mı, Amerikan derin devleti mi? Yahudi lobisi tek bir yapı olmadığına göre, aslında Yahudi lobisinin Amerikası değil, Amerikaları var demektir.. halkın Amerikası var, yoksulların, zencilerin Amerikası var..
Erdoğan’ın Türkiyesi ile CHP’nin Türkiyesi, SP’nin Türkiyesi, Perinçek’in Türkiye’si, derin güçlerin Türkiyesi aynı Türkiye mi?
PKK’nın yapısı da, her siyasi organizasyonda olduğu gibi kendi içinde bir çok parçalardan oluşur.. Bir ailede, anne ile baba, kardeşler bile farklıdır..
Kimileri iyi başlar kötü bitirir. Kimileri kötü başlar iyi bitirir. Kimi iyilikle kötülük arasında hep gider gelir. Kimi çok cesurdur ama cömerttir de, kimi hem cimri, hem korkaktır..
Firavun sarayında Musa, peygamber ocağında münkir olabilir.
Önemli olan adaletten, barıştan, özgürlükten yana olmak. Cahil ve zalimlerden olmamak. Elimizden, dilimizden belimizden başkalarının emin olmasıdır aslolan... İman etmek güzeldir, ama iman etmediği halde iman eder gibi gözükmek daha kötüdür.. İman edip de kötü iş işleyenlerin ise vay haline! Peygamberimiz döneminde Müslümanlar Mekke’den kendi akrabalarının, komşularının kavminin şerrinden kaçıp başka diyarlara sığınmadı mı? Peygamberimiz niye Mekke’den Medine’ye gitti?.. Türkü Kürdü yok bu işin. Hani başımızda yüzü kuru üzüm gibi olan bir Habeşli de olsa, adalet üzere yönettiği sürece itiraz etmeyecektik?.. Hani Müslümanlar kardeşti!. İşlerimiz aramızda istişare ve şura ile olacaktı? İhtilaf ettiğimizde hakeme gidecektik?.. Bir topluluğa olan düşmanlığımız bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmeyecekti?..
Fuhuş, para, iktidar hırsı ve kavmiyetçilik, asrımız Müslümanlarının en büyük fitnesidir diye düşünüyorum.. Suça karşı olacaktık ve suçun şahsiliğini esas alacaktık. Ama yapmadık..
Dünyanın en şerefli insanlarından biri Türk ya da Kürt olabileceği gibi, dünyanın en şerefsiz kişisi de her ikisi de olabilir.
Sonuçta zaten biz hepimiz Adem’in çocuklarıyız.. Habil ve Kabil soyu soyumuza karıştı bir kere..
Kürtler şimdi Türklere kızıp, kendilerine bir Atakürt icad edip, geçmişte tek parti döneminde yaşadıklarını, o dehşet verici trajediyi bir kez “Made in Kürdey” olarak yaşamak istiyorlar..
Oysa birbirimize karşı bir kazanacak zaferimiz yok bizim. Bu zalimlere karşı birlikte direnebilirdik ve ortaklaşa bir çok şey kazanmanın eşiğine gelmiştik. Ama şeytan yine yaptı şeytanlığını ve Kürt kardeşlerimizi kendi tuzağına çağırıyor.. Kimileri de Türk kardeşlerimizi Kürt kardeşlerimize karşı kışkırtıp aramıza kan davası sokmaya çalışıyor.. Bizi kendi cellatlarımızla baş başa bırakıp, gençlerimizi parçalayıp, kendi cellatlarını alkışlatıyor onlara..
Kürtlerin Türk cellatları değil, Kürt cellatları olsun diye mi bütün bunlar?..
Türkiye’yi birileri ellerinden gelse bölecek. Bölünmeye başlarsa kırk parçaya bölünsün diye birileri de yangına körükle gidiyor sanki.. İstanbul’un statüsü, Pontus, Ermenistan, Kürdistan hayalleri kuruyorlar.
Birileri bu kavgayı tetiklemek için köyleri yaktı, faili meçhullerle terör estirdi, muhtarlara pisliğini yetirtti, sonra da kalkıp sivilleri ve şehirleri teröre boğdu.. Aynı seriden bombalarla, silahlarla işlendi bu cinayetler.. Bu örgütlerin tetikçiliğine soyunmak, halkların özgürlük mücadelesi diye takdim edilemez.. Olsa olsa kendi halkına karşı bu emperyalist planın ajanlığına soyunmak olur..
Kimisi saflığından bu kirli oyunlara alet oluyor. Kimi celladına aşık. Siyaset, öfke, aşk, kimi zaman gözü kör ediyor işte böyle...
Tefrika girmeden bir millete düşman giremez
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez..
Küçük lokma olsun ki, kolay yutulsun.. Bölge üzerinde emperyalist hayaller kuranların ekmeğine yağ sürmek için ne kadar çok insan var sırada..
Biz birbirimizi yerken, onların sofralarında küçük lokmalar olacağız.. Her birimizin başına yeni Saddamlar dikecekler. Yeni İstiklal Mahkemeleri, yeni tek partiler, yeni faşizan yönetimler..
Türkler ve Kürtler, haklarımız için içerideki derin güçlere ve dışarıdaki derin güçlerin işbirliği yaptığı derin güçlere karşı direnebilecektik ki, şimdi yeni bir oyunla karşı karşıya geldik..
Bölünerek güçlenemeyiz.. Türkiye’de Türk, Kürdistan’da Kürt, Ermenistan’da Ermeni işbirlikçilerinin arkasında aynı şeytani güç, bu küçük toplulukları daha kolay ezecek, sömürecek..
Aklımızı başımıza toplayalım. Son pişmanlık fayda vermez.
Hep birlikte zulme karşı çıkalım.. Türke de zulmetti bu zalimler, Kürde de, Ruma, Ermeniye de, Süryaniye de. Küçük Amerika’da her istediklerini yaptırıyorlardı, peki neden Heybeli Ada’yı açtırmadılar?.. Niye söyleyeyim mi, Hıristiyanlara verecekleri hakları Müslümanlara da tanımaları gerekiyordu da onun için.. Sünniye de, Aleviye de zulmettiler.. Zulmetmedikleri kimse kalmadı.. Türk düşmanı Arapçılığı destekleyen de bunlar, Arap düşmanı Türkçülüğü destekleyen de.
Benim gözümde MHP ile BDP arasında fazla bir fark yok. Bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzeirne kendilerine iktidar ve servet üretmek isteyenlerin kirli oyunları bunlar. Bu kavganın ruhunu da CHP temsil ediyor.. Aslında MHP ile BDP arasında temelde bir fark olmaması gibi, soğuk savaşın iki uç siyasi hareketi olan CHP ile DP arasında da fark yok.. CHP’nin avukatlığına soyunduğu Ergenekon’un lider kadrosundan olduğu iddia edilen Haberal’ın DP’ye Genel Başkan seçilmesi için başlatılan çabalar da bu derin ittifakın bir başka tezahürü..
Bu çatının altında herkes var. Şeyh de, fahişe de..
Bu konuda, “Bir Kürdün rüyası” konu başlığı ile Van’dan gönderilen uzun bir maili daha sonra sizlerle paylaşmak istiyorum..
Rüyalarımızın kabusa dönüşmemesi için, iş işten geçmeden aklımızı başımıza toplayalım..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.