CHP ve aynalı körük!..
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e ayak üstü, CHP’nin başörtüsü ve anayasa açılımları konusunda destek vaadinde bulunduğunu hatırlattık.
Karşı tarafın samimiyetine tam olarak itimat edemediğini gülümseyerek ima etse de...
“Her türlü katkıyı memnuniyetle karşılarız. Meclis açılıyor. Ön yargısız her katkıyı değerlendiririz” dedi Sayın Bakan.
Bu diyalogdan birkaç saat sonra Başbakan Erdoğan seslendi: “Her türlü mahalle baskısını ortadan kaldıralım. İnsanların inançları ile uğraşmanın anlamı yoktur.”
•
İyi gelişmeler... Memnunuz da...
Şu “samimiyet” meselesine ve “Samimiyetsiz olsalar ne olur, olmasalar ne olur!..” tarafına göz atalım:
CHP ağır toplarının “Üniversitelerde türbanın -şekil şartına bağlı olarak- serbest bırakılmasına destek veririz”in ardından -derin- bir “ammaaa” çektiklerin görüyoruz...
- Ammaaaa; dokunulmazlıklar kalkarsa, YÖK kalkarsa, seçim barajı yüzde beşe inerse, Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan hapisten çıkarsa. (Şaka değil, bu şartı canlı yayında CHP’ye yakın Hürriyet yazarı Tufan Türenç dile getirdi.)
•
Hani bir türkü var, kızcağız Ömer’i seviyor... Başkasıyla evlenmemek için de şartlarını sıralıyor:
Aynalı körük olmazsa ben gelin gitmem,
Tut kemani çalmazsa aynalı körüğe de binmem!..(*)
Meselenin özü: İşi yokuşa sürmek!..
•
CHP’nin başörtüsü gibi bir derdi yok. Pardon yanlış oldu: Var!..
“Bunların kökü böyle”, “Cibilliyeti böyle” falan denir ya...
Ben demeyeceğim. Ve de bir anımı yansıtmakla yetineceğim.
Şahsıma saldırı mevzuu...
•
Efendiiiim... Kılıçdaroğlu’nun bir CHP’li bürokrat olarak görev yaptığı günlerde, SSK’ya hükümlü kontenjanından yani “yasal” olarak bir “sürü” aşırı sol -eski- terörist yerleştir-il-mişti...
Bu, sınavla yapılmıştı... Yani kağıt üzerinde her bir şey yasaldı.
Ve dâhi, sınavların uygun zatlar kazanıncaya kadar iptal edilmiş olması bile yasallığa zeval vermiyordu!..
Orasını geç...
SSK’ya yerleştirildikten sonra Kılıçdaroğlu’ndan -elbette- habersiz bir şekilde, PKK’nın telsizlerini de kadroya alan aşırı sol -eski- terörist ekibinin bir başka görevi de... “Durumdan çıkarttığı bir başka vazifesi de...”
Kurum içinde “laikliğe aykırı” görüntülerin oluşmamasıydı!..
(PKK’nın laik bir örgüt olduğunu da aklımızın bir tarafında bulundurmuş olalım!..)
Efendiiim... O günlerde, kıyılarda köşelerde namaz eda etmeye çalışan personel hayli endişeliydi. Bize gelip gidiyor ve “Bırak iş korkusunu, can korkusu yaşıyoruz!..” diyordu bizim garipler!.. Komşuda pişer bize de düşer. Bu cümleden olarak; biz de kuruma yerleştirilen aşırı laikçi ve -eski- PKK’lı takımını takip esnasında postu deldirme noktasına geldik. Takibimizi ve kendilerini fotoğrafladığımızı fark ettiklerinde silah çektiler...
Anında, Mithatpaşa bölgesinin müşfik sokaklarına daldık. İz kaybettirdik. Görecek günümüz varmış, Allah’ın izniyle şimdiye ulaştık.
•
Manzaranın özeti... Biz “dindar” sıkıştıran eski PKK’lı yeni SSK’lı teröristlerin peşinde... Onlar da, “dindarların.”
Bütün bunlardan Genel Müdür Kemal Kılıçdaroğlu’nun haberi yokmuş... Sağolsun, haberdar olur olmaz mahkemeye başvurdu. “Dindar” sıkıştıranları değil de... Bizleri dâvâ etti!..
Geçmiş zaman olur ki hayâli cihan değer!..
•
Bir süreci anlattık...
Bu zihniyete göre “türban-başörtüsü” zararlı. Hızla yaygınlaşma özelliği var. Cemaatler cayır cayır çalışıyor; millet “anlamaz” olduğundan anında “cemaat” dolmuşuna biniyor... Laiklik elden gidiyor...
•
Kılıçdaroğlu, “Laiklik tehlikede değil” falan dese de...
Yani... Genel seçime az bir zaman kala, memleketin kahir ekseriyetini oluşturan “hassas” vatandaşlara bir gülücük atsa da...
Ekranda boy gösteren CHP’li kadın vekil, başörtüsünü, “ikinci sınıf kadının sembolü” olarak gösterdi. Diyor ki mealen:
- Örtünen Müslüman öğrencinin şahsiyeti yok.
- Birileri para veriyor ya da baskı gördüğü için böyle.
•
CHP bu zihniyeti aşabilir mi?.. Aşamaz. Aşamayacağını CHP’nin şartlarını açıklayan ağır top da biliyor da onun için, “üniversitelerde serbesti”ye destek meselesini alâkasız şartlara bağlıyor...
Evliliğe gönlü olmayan kız misali:
Aynalı körük olmazsa ben gelin gitmem
Tut kemani çalmazsa aynalı körüğe de binmem!..
•
Hal bu...
Elindeki yerel yönetimlerde “Başörtülüye paso yok!” uygulamasına imza atan CHP’nin bugün “oynadığını” görüyoruz. Basit numara: “Başörtüsü”nün yanına “kısa zamanda olmaz”ları ekleyecek... İktidar partisinin önüne sürülenlerin tamamını kabul etmemesinden yararlanacak...
Ve de.. “Gördün mü ey vatandaş!.. Bunların senin derdini çözmek gibi bir derdi yok!” diyecek... Vatandaş da bunu bir güzel yiyecek!..
•
Bunları söyleyen ben... Yine de diyorum ki; CHP’nin vatandaşı aldatmaya çalışması da güzel!.. Demek ki anlamış artık, “Mukaddesat karşıtı değilim” mesajını vermenin zaruret olduğunu!..
“Yüzde 47 de, yüzde 58 de işe yaramış” demek ki...
•
Her seçimde, böyle, düzenli olarak vatandaş dayağı yesin...
Yüz seneye kalmaz, yola gelir CHP!..
....
(*): Bu misalin patent hakkı Sayın Hüseyin Çelik’e aittir. Belirtmiş olalım.
SAVARONA ‘YAT’I !..
Can sıkıcı haberler: Birileri, Ulu Önder’in hatırasının üzerinde fuhuş yapmış!..
Atatürkçü geçinenler, “Devletin ‘yat’ak odasında işi ne?” feryadıyla zinayı savunurlar ama biz öyle yapamayız. Devlet, “YAT”ak odasına da “YAT” odasına da, şikayet vuku bulmuşsa müdahale eder.
Bu bakımdan Atatürk’ün yatına fuhuş baskınını yerinde buluyoruz.
Ve orada fuhuş yapılmasını tasvip etmediğimizi belirtmek istiyoruz!..
Ha bu arada; “Atatürk’ün kemikleri sızladı” türünden “dogmatik” başlıkları da “laiklik” ilkesine aykırı bulduğumuzu belirtiyor...
Şiddetle tel’in ediyoruz!..
Yaşasın laiklik!.. Türkiye laiktir laik kalacak!.. Her Türk asker doğar!..
Bazıları da, ne yaparsın, böyle Savarona’larda “yat”ar!..