İçi geçmiş Hıristiyanlığın yeni ve yerli propagandaları...
Ne deseem, nasıl başlasam bilmem ki...
Cemil İpekçi isminde eşcinselliğini gizlemeyen modacı bir vatandaş var. Türkiye’de erkek erkeğe evlenmek yasak olduğu için, Bay Bekir Coşar’la Hollanda’da evlenmiş ve “Mutluluktan uçuyorum” demişti. 4 Mayıs 2007 tarihli Posta gazetesinde de Ahmet Cumalı’nın “LOKANTADA HAVLAMIŞ” başlıklı bir haberi yayınlandı. Cemil İpekçi ve Bekir Coşar’ın yan yana görüldüğü haber şöyle idi:
“Modacı Cemil İpekçi, özel arkadaşı Bekir Coşar ile geçen akşam sosyetik bir lokantaya gitmiş. Cemil İpekçi yemeğin ortasında birden kurt gibi ulumaya başlamış, sonra da havlamış. Şaşıran garsonlar Cemil İpekçi’yi nazikçe uyarmış. Cemil İpekçi ‘Lokantadaki sosyetikler çok şımarık ve yapmacıktı. Sağa sola hava atıyorlardı. Kokoş ablaları ve ağır abileri biraz şaşırtmak istedim. İçkili de değildim’ dedi.”
Sabataist Cemil İpekçi, târihî bir şehir olan Mardin’de bir defile yapmak istedi. Müsait başka bir çok yer olmasına rağmen, defileyi ille de 7 asır boyunca İslâmî ilimlerin okunduğu Kâsımiye Medresesi’nde yapmak istiyordu. Medresede Şâfiî ve Hanefîlere ait iki ayrı mescid var ve şu anda orada namaz kılınıyor.
Kâsımiye Medresesi vakıfların olup, kullanım hakkı Vâlilik’te. İzin verilip verilmemesi Vâli’ye bağlı.
İpekçi bir istekte bulunur da geri çevrilir mi hiç! Çevrilmeyip izin verildi. Verildi ama Mardinli bir çok sivil toplum kuruluşu ve halkın çoğu adeta ayağa kalktı. Mardin’de başka müsait bir çok yer olduğunu, defilenin oralardan birinde yapılabileceğini söylüyorlar, medresede yapılmasını istemiyorlardı...
Olsun!.. Mardinliler istemiyorlar diye Cemil İpekçi’nin gül hatırı kırılacak değildi ya. Kırılmadı da...
Halkın valisi Hasan Duruer itirazlara hiç kulak asmıyor ve “defilenin Kâsımiye Medresesi’nde yapılacağını, başka bir yere alınmasının söz konusu olmadığını” söylüyordu...
Olay çıkması isteniyormuşcasına, bütün itirazlara rağmen verilen izinden asla geri adım atılmadı.
Böyle meselelerde Kültür Bakanlığı da sahnede olmazsa gönlümüz kalırdı. Bu defile Kültür Bakanlığı’nın da desteğiyle düzenleniyordu. Vâlilik ve Bakanlık’ın nelere destek verdiği aşağıda görülecek.
Bu defilenin beynelmilel bir bağlantısı da var mıydı acaba? Bilmem. Siz karar verin. İşte gerçekler:
1) ABD, Almanya ve Hollanda olmak üzere birçok yabancı basın mensubu izlemeye geldi.
Peki ayrı ayrı ülkelerden gelen bu kadar gazetecinin bu defileden nasıl ve ne yolla haberleri oldu?
Türkiye’de ilk defa değil, çok defile yapılıyor. Niye hususiyle bu defile için geldiler?
2) Vali Bey’in, “Mardin’in tanıtılması için yapılacağını” söylediği defilenin yapılacağı podyumun ışıklandırmasını Hollandalı özel bir firma üslendi. Niçin?
a- Mardin diye bir şehrin varlığı ve kültürü bilinmiyorsa, tanıtılması için bir defilenin ille de bir medresede mi yapılması lâzım? Tanıtılmak istenen Mardin mi, medrese mi?
b- Bu ışıklandırmayı, taa Hollanda’dan masum bir niyetle sevabına yapmak için mi geldiler?
3) Defilenin yapılacağı podyum haç şeklinde düzenlenmişti. Niçin?..
Niçin Sayın İpekçi? Niçin Sayın Vâli? Niçin Sayın Kültür Bakanı?
4) İpekçi, “Bu polemiği çıkaranlar, defileden sonra utanacak. Çünkü onların tahmin ettiği gibi açık saçık bir defile değil. Tamamen mânevî havayı yansıtacak bir defile olacak” demişti. Defilede, mankenlerden biri boynunda büyükçe bir haçla arz-ı endam etti.
Öyleyse, hangi dinin mânevî havasının yansıtıldığı anlaşılmış olmuyor mu?
Haç taşınması, Vâli Bey’e ve Bakan Bey’e göre de mânevî bir hava mıdır?
“Defilenin Kâsımiye Medresesi’de yapılacağını, başka bir yere alınmasının söz konusu olmadığını” söyleyecek kadar meselenin içinde ve müdafaacısı olan Vali Bey’in, defilede bir mankenin boynunda haç taşıyacağından haberi yok muydu?
5) Medresenin etrafındaki yol ve çevre düzenlemesi 7 yıldır yapılamazken, defileden önce birkaç gün içinde derhal, nasıl ve niçin bitiriliverdi? Habitat mı yapılıyordu? Bunda bile bir enteresanlık yok mu?
6) Devlet yetkilileri için bile alınmayan olağanüstü güvenlik tedbirleri alındı.
Bu derece yoğun güvenlik tedbiri, podyumun haç şeklinde yapılmasına engel olunamasın ve haçlı manken rahatça haçıyla arz-ı endam etsin için miydi?
Anlamadığım bir nokta da şu: Mardin milletvekilleri Süleyman Çelebi, Cüneyt Yüksel ve Mehmet Halit Demir, iktidar ve muktedir hükümete mensup milletvekilleri oldukları halde, Hıristiyânî görüntülü bu defilenin, yüzyıllarca İslâmî ilimlerin okutulduğu medresede yapılmasına itiraz ettilerse de muvaffak olamadılar. Konuyu Sayın Gül’e ve -Kâsımiye Medresesi vakıfların olduğu için- vakıflardan sorumlu olan Sayın Arınç’a aktaracaklarını söyledilerse de Sayın Gül’den de Arınç’tan da ses çıkmadı.
O zaman hatırlara ister istemez şu geliyor: Eylül 2005’de Hatay’da, Mardin’dekine benzer bir olay olmuştu. Hatay’da Medeniyetler Buluşması toplantısı olmuş, açılışını da Sayın Başbakan yapmıştı. Toplantının davetiyesine Hıristiyan haçı ve Yahudi yıldızı basılmış, buna itiraz eden ve “Gençlerimiz zaten Hatay’da Hıristiyanlık propagandası altında” diyen Hatay milletvekili Fuat Gezen partiden ihraç edilmişti. Mardin milletvekilleri, acaba Fuat Gezen olayını düşünüp fazla ısrar edememişler midir?
Ve ibretlik son nokta: Mardin-Diyarbakır Metropolidi Saliba Özmen “Medresede defile olmamalıydı. Bizim manastırlarımızda olsaydı izin vermezdik” dedi.
“Nasıl izin vermezlermiş! Orada da olsa yaparız” diyenler denesinler bakalım yapabiliyorlar mı?
Hem, gaye medreseye haç sokmak ise manastırda defile yapmanın zaten ne mânâsı olacak ki...
Değerli okuyucular! “Asmalı Konak” dizisinde de Kâsımiye Medresesi’nin havlusunda içki içilmiş ve donsuz, pardon dansöz oynatılmıştı...