Numan Kurtulmuş ilk sınavı başarıyla geçti
Numan Kurtulmuş ve arkadaşlarından çok, öncelikle kendi adıma seviniyorum. Numan Kurtulmuş, kendisinin kıymetini bilmeyenlerle yolunu ayırdığına göre artık yazılarımda o cepheden söz etmeyeceğim demektir, başları pınar, ayakları göl olsun.
Benden uzak olsunlar da kime yakın olursa olsunlar, o kesimden söz etmeyeceğime göre artık bana küfür ve hakaret de etmezler herhalde.
Numan Kurtulmuş’un nasıl bir ahlak üzere olduğu şimdiye kadar nice aklıselim insanlar tarafından yazıldı ve konuşuldu. Numan Kurtulmuş siyaset sahnesinde; Menderes, Özal ve Başbakan R. Tayyip Erdoğan’dan sonra toplumumuzun bütün kesimlerini kucaklayacak yegâne liderdir. Karar konuşmasında da zaten bunu mükemmel şekilde izah etti.
Siyasi tarihimizde bugüne kadar kaybetmiş siyasetçilerin orta özellikleri arasında ilk sırayı; “hırsları, bencillikleri, dünyalıkları” almıştır. Hele “ben” egoizmi, ülkeyi defalarca uçurumlardan yuvarlamıştır. Numan Bey de elinden geleni yapmış ama “Ben” diyenlerin baskısından kurtulamadığı için yol haritasını belirlemiştir.
Numan Kurtulmuş’un karar açıklamasını başından sonuna kadar Samanyoluhaber televizyonundan izledim. Gözlerim yaşardı. Duygulandım. Aynı duyguyu R. Tayyip Erdoğan’ın Saray Cezaevi’ne giderken belediyenin balkonundan yaptığı konuşmada da hissetmiş ve yaşamıştım.
R. Tayyip Erdoğan da o gün köprüleri atmıştı. Cezaevinden çıktıktan sonra yaptığımız görüşmede, “Bu iş bitti Hüseyin, artık bu insanlarla birlikte hareket etmem mümkün değil, sebeplerini anlatmaya kalksam kimse kaldıramaz, ben yolumu millete çevirdim” demişti.
Numan Bey’in konuşmasında ise anahtar cümle şuydu: “Âlemlerin Rabbinden başka kimsenin önünde diz çökmeyeceğiz.”
Yine konuşmasının bir yerinde; “Sırça saraylarda siyaset yapmadık” demesiydi.
Bu iki cümle, kararın tümünü kapsıyordu.
Yine konuşmasından anlaşılıyor ki, Numan Kurtulmuş çok iyi istişareler yapmış. Anlaşılan istişarelerde herkesi tek tek dinlemiş, kendi düşündüklerini dayatmamış ve “Benim gibi düşünecek, ona göre hareket edeceksiniz” dememiş.
Açıklanan kararın, Numan Bey ve birkaç arkadaşının kararı değil, istişare ettiği herkesin ortak kararı olduğu belliydi.
Açıklamanın en can alıcı noktalarından birisi de; “barışa, kardeşliğe, birliğe ve bütünlüğe” çağrısıydı. Şahsına, ailesine ve camiaya karşı yapılan tüm hakaret, küfür ve fiili eylemlerden dolayı hakkını helal ettiğini belirtiyor; “Hakkı olanlar da gelip alsın” diyordu.
Numan Kurtulmuş’un yükü kat be kat arttı. Artık “bağımsız ve bağlantısız bir umut” olarak siyaset sahnesindeki yerini aldı. Kendi ifadesiyle; “Halkın hatırı Hakkın hatırı” diyerek bağımsızlığını pekiştirdi.
Dolayısıyla “umut lideri”, “sevgi lideri”, “kardeşlik ve barış” lideri olacağını beyan etti. Bu beyanın yükü, yokuş yukarı sırtta koca bir un çuvalı taşımaktır.
Numan Bey’e küçük bir hatırlatma yapmak isterim. Yollarından çekildiği kişiler, zaman içerisinde Numan Bey’e yaklaşabilir ve yine idareleri altına almak isteyebilirler. Sayın Kurtulmuş “arif” bir insandır, ne demek istediğimi anlayacaktır.
Mesela bir örnek vereyim.
Malum şahıslar, R. Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bütün hükümete ateş püskürüyor ve ağızlarına geleni rahatlıkla söyleyebiliyorlar değil mi? Hatta milletvekillerinin eşlerinin örtülerine kadar dil uzatabiliyorlar. R. Tayyip Erdoğan ve arkadaşları da; “Büyüklerimizdir” diye sinelerine çekiyor ve seslerini çıkarmıyorlar.
Ama aynı şahıslar, sanki hiçbir şey olmamış gibi, hükümetle bir işleri olduğunda da, ricadan geri durmuyorlar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.