Cemal Nar

Cemal Nar

İşte Bu Kadar

İşte Bu Kadar

Öğretmenler kurulunda müdürümüz konuşuyor:

“Duyduğuma göre bazı öğretmenler yazılı sınavlarda kağıdını veren öğrenciyi dışarı çıkarıyorlarmış. Bu suçtur arkadaşlar. Ya dışarıda başına bir kaza gelse, kendinizi nasıl kurtarırsınız?”

Ben söz aldım:

“Ama hocam, biliyorsunuz ki her sırada üç öğrenci var. İster istemez kopya oluyor. Siz dış kapıyı iyi kapayarak bu sorunu çözemez misiniz?”

“Hayır, hiçbir şekilde sorumluluk alamayız. Siz de kimseyi dersten çıkarmayınız.”

!...

Ne diyebiliriz ki? Adam haklı…

Ama gün geldi, başka bir kurulda müdürümüz yine konuşuyor:

“Biz aşağıda kılık kıyafet yoklaması yapıyoruz. Siz bize destek vermiyorsunuz. Arkadaşlar, tıraşı anormal, kravatsız öğrencileri derse almayın, girmişse atın gitsin.”

Ayağa kalktım ve tebessüm ederek sordum:

“Ya dışarıda başına bir kaza gelse, kendimizi nasıl kurtarırız? Öğrenciyi dersten atma yetkimiz var mı hocam?”

Bana dik dik baktı ve “yok” dedi. Mesele istemese de bitmişti.

Yıllardır aynı hakikatı yazıp söyledik; hiç kimsenin eğitim ve öğrenim hakkı engellenemez. Hiçbir öğrenci derslerinden alıkonamaz. Suç işleyenler, disiplin kurulu kararı ile cezalandırılır, desten atarak, okula almayarak değil. Asla peşin ve onarılamaz bir ceza sayılan derse almama veya dışarı atma hakkı kimseye verilemez. Bu, kanunsuz suça yargısız infaz demektir ki asla kabul edilemez vs. vs…

AK Parti ve CHP, türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına anayasal çözüm ararken Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) daha çabuk davrandı. YÖK'ün gönderdiği yazıyla birlikte, öğrenciler anayasa engeli olsa bile artık derslere başörtülü olarak girebilecek.

Siyasi partileri karşı karşıya getiren sorun tıpkı Haşim Kılıç’ın, Sami Selçuk’un ve benzeri hukukçuların önerdiği gibi "uygulamada" çözüldü.

”Hak şerleri hayreyler”miş. Basından öğrendiğimize göre herşey İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde bir öğrencinin türbanı nedeniyle dersten çıkarılması ile başladı.

Konu Yüksek Öğretim Kurumu'na intikal etti. YÖK'ten gelen yanıt ise türbanın önünü fiilen açmış oldu.

YÖK, öğrencinin "disiplin yönetmeliğine aykırı" durumu nedeniyle sınıftan çıkarılamayacağını; çıkaran öğretim görevlisi hakkında soruşturma açılacağını duyurdu.

YÖK'ün bu yanıtı İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'nce tüm öğretim görevlilerine dağıtıldı.

Bundan böyle bir öğrenci derse türbanla girse bile derse alınmaması ya da sınıftan çıkarılması sözkonusu olmayacak.

Öğretim görevlisi de tutanak tutup bunu dekana vermekle yetinecek. Bu talimata uymayan öğretim üyeleri hakkında ise soruşturma açılacak.

Sayın rektörler ülke barışına yardımcı olmalı ve bu uygulamayı yurt sathına yaymalıdırlar. Nitekim özgürlüğün en yoğun yaşanılması gereken yerler olması gereken üniversiteler bu işe şimdilik sıcak bakmışlardır.

Beni en çok üzen Kahramanmaraş’ta Sütçü İmam Üniversitesinde yaşanıyor. Yasak burada sıkı bir şekilde devam ettiriliyormuş. Bunu televizyondan duydum. Bu na anlama geliyor?

Kahramanmaraş’ta milli mücadelenin ilk kurşunu atıldı biliyorsunuz. Atan da Sütçü İmam denilen bir yiğit vatan evladıydı. Niçin kurşun sıktığını da biliyorsunuz.

Kahramanmaraş valisinin özgürlüklere olan olumlu hassasiyetini, birkaç gün önce burada da yazdığımız gibi, üniversitelerin açılışında yaptığı konuşmadan biliyoruz. Bu yasağı devam ettiren demek ki sayın rektördür.

Biz burada koca rektöre nasihat edecek değiliz. İçişleri Balkanlığının güvenlik kapılarına astırdığı yazıdan da açık seçik bellidir ki, yaptığı kanunsuz ve anlamsızdır. Kimse “peh” demez hukuksuzluğa. Kimse sosyal barışa darbe vurulmasını takdir etmez. Kimse ayrımcılığı benimsemez artık bu çağda. Kimse baskıyı savunamaz. Kimse insan haklarının ve onurunun çiğnenmesine göz yummaz. Kimse halkın din, örf ve adetlerine tavır almayı hoş görmez.

Daha sayılacak çok şey vardır, ama son olarak şunu söyleyelim, darbeler dönemi bitti sayın rektör. Ya yeni döneme ayak uydurursun, ya da sen de gidersin.

Ama böyle gidersen korkarım bu şehir sana “güle güle” demez. Adını hayırla yad etmez.

Bu mutluluk duyulacak bir şey midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi