Halka ve Hukuka Tuzak
CHP bir türlü kimyasından kurtulamıyor. Dinle, imanla, ahlakla savaşmazsa duramıyor. Kanında var galiba!
Şimdi de yeni bir tuzak peşinde. Diyor ki: “Gelin üniversitede türban yasağını kaldıralım. Ama siz de bize garanti verin, ilköğretimde ve devlet dairelerine başörtüsü yasağı devam edecek.”
CHP yasak garantisi istiyor. Halka yasak koymadan yapamıyor CHP.
Bu tuzağa hükümet düşmez inşallah. Halkın iradesine saygılı ise düşmez elbette.
Ne demek bu tuzak?
“Sen dinini yaşayamazsın” demektir.
Öyleyse nerde kaldı bir temel insan hakkı olarak din ve vicdan özgürlüğü?
Açalım mı biraz?
Şimdi halk başörtüsü yasağının kalmasını istiyor ya, peki neden istiyor?
Dini öyle emrettiği için.
Peki dini bir Müslüman bayandan başını nerde örtmesini istiyor?
Bütün nâmahremlerden. Yani kendisine nikah düşebilecek olan bütün erkeklerden.
Yani bir Müslüman bayan, din açısında kendisine nikah düşebilecek, evlenmesi mümkün olabilecek olan bütün erkeklere karşı, karşılaştığında başını, boynunu ve daha altını örtecek. Bu ona farzdır.
Dinin emri bu!
Peki, nerde yapacak bunu?
Her yerde!
Daha doğrusu, nerde karşılaşırsa orda.
Bu karşılaşma evde de olabilir,
sokakta da olabilir,
okulda da olabilir,
üniversitede de olabilir,
devlet dairesinde de olabilir,
düğünde, dernekte de olabilir.
Peki, bu farzı yapmazsa ne olur?
Buna genel bir cevap verelim. Bütün fıkıh kitaplarında yazar ki, dinin kesin olarak yapılmasını istediği farzlara ve yine dinin kesin olarak yapılmamasını istediği haramlara, önce kesinlikle iman etmek gerekir.
Bu yüzden velev ki bir farzı veya haramı inkar eden, kesinlikle dinden çıkar. Müslüman memleketinde zaten sayıları az olan bu farz veya haramları bilmemek mazeret değildir.
Bu farz veya haramları alaya almak, aşağılamak, çirkin görmek, bu emirleri yerine getirdiği için kişileri sevmemek, kin ve nefret gütmek de, aynen inkar gibidir. Yani insanı dinden çıkarır.
Bu farz veya haramların gereğini yapmak, ibadettir, müslümana sevap kazandırır. Dünya ve ahirette mutluluk verir.
Bu farz veya haramların gereğini yapmamak, günahtır, müslümana ceza ve azap kazandırır. Dünya ve ahirette yüzünü kara ederek utandırır.
İşte CHPnin tuzağı bu!
Anladı ki başörtüsü yasağı bitti. İstese de istemese de bu çirkinlik yok olacak, “bari başka yasakları kurtaralım” diyor aklınca.
“Hiç olmazsa şurada burada devam etsin bu çirkin yasak, bu halka yapılan büyük ayıp ve zulüm” diyor.
Yani “ne kurtarırsak o kar” anlayışı.
Selin önünden odun kapmak yani.
Ne halk, ne hükümet, kimse bu tuzağa kanmamalıdır. Hak ne ise o sahibine seve seve verilmelidir. Yönetimden amaç, halkın mutluluğu değil midir?
Çağın getirdiği bu özgürlüklerin garantisi dünyada sosyal demokratlar iken, şu ülkenin solcularının düştüğü vaziyete bakınız Allah aşkına!
Neden düşüyorlar bu çirkin duruma?
İslam ile savaştıkları için.
Onunla savaşmış da zafer kazanmış birileri gördünüz mü siz tarihte?
Müslümanlar kimseden lütuf istemiyorlar. Haklarını istiyorlar.
Gerisini hak düşmanı zalimler düşünsünler!
Bu yazı burada bitmişti ve yayına gönderilecekti. Ama tam bu sırada Devlet Bahçeli’den bir ses yükseldi. O da aynen CHP gibi, “başörtüsüne tam destek, ama üniversitede kalmak şartıyla” diyor. “Devlet dairelerine girmesin” diyor.
Evet, o zaman yukarıda CHP için yazdıklarımız MHP için de geçerli olmak durumunda haliyle. Oysa ben, tabanındaki mütedeyyin, muhafazakar ve maneviyatçı insanları düşünerek MHP aleyhinde yazmak istemezdim. Ne yapalım, mecbur kaldım.
Bana düşen hakkın hatırını üstün tutmaktır. MHP’ye oy verenler de aynısını yaparak partilerinin genel merkezinin bu kararını sorgulamak zorundadırlar.
Biz, önce müslümanız.
Dikkat edelim, bunun cevabı, “biz gavur muyuz?” diye sormak ve hakaret etmek değil, söz ve işimizde Allah Teâlâ’nın rızasını aramak ve öncelemektir.
Bu varsa bir partide hizmet etmenin bir amacı ve yararı olabilir. Bunun ötesi ise dünya kavgasıdır.
Bizden uzak olsun.