Hiçbir şey değişmedi mi?
1970’lerden beri muhtelif gazetelerde yazıyoruz. Yeni Devir’den, Millî Gazete’den, Zaman’dan, Belde’den bahsettiğimizde bazıları hâlâ devam eden ve bir kısmı da artık okuyucuya ulaşamayan yayın organları zihnimizde canlanıyor.
Günlük olarak yazdığımız gazeteler arasında Vakit’in müstesna bir yeri var. Fakat Vakit, ilk çıktığından beri, dürüst, ilkeli ve tavizsiz tutumuyla hak ettiği bir şöhret kazandı, buna karşılık ciddi sıkıntılara maruz kaldı. Gazeteyi çıkartan ekip, değişik gazete isimleri altında okuyucu ile buluştu. Bu sefer Yeni Akit’te sizlerle beraberiz.
Basın tarihimizin iki asra yaklaşan geçmişi içinde Vakit ismi bir çok defa kullanılmıştır. İlk defa bu isimde bir gazetenin 1875 yılında yayınlandığını biliyoruz . Sonraki yıllarda Vakit’le isimleri birleşen bir gazeteci ailesi vardır: Hakkı Tarık ve Asım Us kardeşler. Bu gazete cumhuriyetten sonra, rejimin destekçisi bir yayın olarak bizim yazdığımız Vakit’le tamamen zıttır.
Hakkı Tarık Us aynı zamanda tek parti döneminin basını kontrol maksadıyla oluşturduğu Türk Basın Birliği Başkanı olarak uzun süre milletvekilliği yapmış, Çankaya sofrasında ağırlanmıştır. Us’ların dil devrimi sırasında gazetenin adını güya öztürkçeleştirerek Kurun’a çevirdiklerini de hatırlatalım.
“Kurun” kaynağını bilemediğimiz bir kelime. 1934’te yayınlanan Cep Kılavuzu’nda “çağ” karşılığı olara yer alıyor. Demek ki, basınımızın o zamanın önde gelenleri, şefe yaranmak için, bazıları kendi isimlerini değiştirirken gazetelerinin ismini değiştirerek kafileye katılmışlar!
Basın tarihinde gazetelerin isim değişiklikleri; böyle isteyerek, bazı şeyler umarak yapılmıyor elbette.
Mesela çok meşhur bir örnek: Hüseyin Cahit Yalçın’ın 2. Meşrutiyet’ten sonra yayınladığı Tanin gazetesi, çeşitli defalar kapatılmış ve her kapatılışında Cenin, Renin, Enin gibi farklı isimlerle yayınını sürdürmeye çalışmıştır.
İttihatçıların baskıları yüzden isim değişikliğine başvuran çok sayıda gazete ve dergiden söz etmek mümkündür. Eşref Edip’le Mehmed Akif’in yayınladıkları Sebilürreşad dergisi de bir kapatılışında Sebilünnecad adıyla bir süre yayınlanmıştır.
“Bunlar yüz yıl önce oluyordu, geçmişte kaldı” diyebiliriz. Vakit’in başına gelenlere bakarak, “hiçbir şey değişmemiş” demek de mümkün!
Gerçekten, son yıllarda basın yayın alanında baskıcı yaklaşımlar bir hayli geriledi. Büyük sermayenin geniş ölçüde hakim olduğu bu alanda, çok farklı yaklaşımlar cari. Bir çok yayın organı Vakit gibi, Akit gibi ilkeli, tutarlı ve mücadeleci bir çizgi tutturmaya çalışmıyor.
Vakit’in veya Akit’in başına gelenleri böyle bir zaviyeden değerlendirmek lazım.
Yeni Akit bize kitap çalışmalarına dönme imkanı verecek. Şimdilik haftada iki gün, Salı ve Cumaları sizlerle birlikte olacağız ve daha çok kültür, fikir, sanat mevzuları ile ilgili yazacağız.
Yeni Akit’e hayırlı, bereketli ve başarılı bir yayın hayatı temennisiyle “Ya Allah bismillah” diyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.