Askeri Şura hesaplaşması mı?
Zaman Gazetesi’nden tecrübeli gazeteci Nuriye Akman’la yaptığımız röportaj, pazar ve pazartesi günleri art arda yayınlandı. Röportajın ikinci bölümünün en alt kısmında kalan küçük ama önemli bir ayrıntı vardı. Yüksek Askeri Şura tarihi yaklaştıkça siyasi gerginliklerin artabileceğine dikkat çekiyordum.
Yaşar Büyükanıt’ın görev süresinin uzatılmayacağını, İlker Başbuğ’un genelkurmay başkanı olarak atanma ihtimalinin yüksek olduğunu ancak sürprizlere de hazırlıklı olmak gerektiğini belirttiğim röportajın son cümlesi ise şöyleydi: ‘Bazı paşaların koruma sayısının arttırıldığı yönünde bazı bilgiler ulaşıyor. çok kritik bir süreçten geçiyoruz.’
Dikkatli okurlar, yukarıdaki cümleden hareketle, Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun genelkurmay başkanı olmadan önce başına gelenleri hatırlattılar. Malum, 1998 yılında genelkurmay başkanlığı koltuğuna oturan Kıvrıkoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde Kıbrıs’taki bir tatbikatta ölümden dönmüş, arkasındaki albay hayatını kaybetmişti.
Olaya ‘tatbikat kazası’ dendi. Ama ne hikmetse o hadiseden sonra Kıvrıkoğlu, pek ortalıkta gözükmedi. Bir rivayete göre, çok zorunlu kalmadıkça uçağa bile binmedi. Koruma sayısı arttırıldı. Kıvrıkoğlu’nu birilerinin istemediği herkesçe malumdu.
İntikam soğuk yenen yemekmiş. Kıvrıkoğlu da 4 yıl kaldığı bu koltuğu halefine devrederken epeyi direndi. Kendi ifadesiyle, Hilmi özkök’ün önünü kesmek için emekliye sevk edilmesini önerdi. Niyeti, Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman’ı bir ay içinde önce Kara Kuvvetleri Komutanı, sonra Genelkurmay Başkanı yapmaktı. Olmadı.
Geçmişi hatırlayanlar, yukarıdaki cümlemden bir hayli ürkmüşler. Şu soruya cevap arıyorlar: Ordudaki iktidar çatışması hala durulmadı mı?
Koşaner’e komplo
Bu soruya verilecek net bir cevap yok. Ama kamuoyunda farklı algılamalar var. özellikle emekli oramiral özden örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüklerin basına sızması ve 27 Nisan bildirisi üzerindeki tartışmalar, zihinlerdeki ‘çatışma’ olgusunu güçlendiren gelişmelerden sadece ikisiydi.
Bir önemli gelişme daha yaşanıyor. Taraf Gazetesi’nin gazetecilik başarısı olarak hanesine yazdığı son andıç skandalı. Neresinden bakarsanız bakın bu andıcın elle tutulur bir tarafı yok. İşadamlarını, akademisyenleri, gazetecileri neredeyse herkesi fişlemişler.
Taraf’ın gazeteciliğine lafım yok ama şuraya yakın dönemde bu andıçın ortalığa dökülmesinde yarar umanlar olabilir. Dikkat edin, andıçın dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’e sunulduğu ifade ediliyor. Şu anda Koşaner, skandalın tam göbeğindeki adam!
Oysa o, yüksek ihtimalle ağustosta Kara Kuvvetleri Komutanı olacak. Eğer Yaşar Büyükanıt, tıpkı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun Hilmi özkök’ü tasfiye planı gibi benzer bir proje hazırlar ve hükümet de evet derse, Koşaner ağustosta iki kademe birden atlayıp Genelkurmay Başkanı bile olabilir.
Tabi, bu son söylediğim ‘fantezi’ olarak görülebilir. Biraz da öyle. Ama Koşaner’in Kara Kuvvetleri Komutanlığı artık kesin gibi. Aksi, şuranın en büyük sürprizi olur.
Bu durumda sormak lazım: Acaba, bu eski andıç servisi Koşaner’e yönelik bir komplo olabilir mi? Şurayla birilgisi var mı?
Koruma sayısı arttırıldı
Sakın ola, bu müthiş haberciliğe imza atan Taraf Gazetesi’nin değerli muhabiri Mehmet Baransu’yu iğnelediğim sanılmasın. Gazeteci, haberini yazarken doğruluğuna bakar, kime yarayacağını sorgulamaz.
Şu da bir gerçek; Bazen böyle büyük sırlar, ancak iç çatışmalarla deşifre olur. Karı koca kavgası olmasa İSKİ skandalı patlar mıydı? Komutanlar arasında görüş ayrılıkları olmasa, o darbe günlükleri sızar mıydı? İyi ki patlamış, iyi ki sızmış. İlave ediyorum, bu son andıç da iyi ki gazetecilerin eline geçmiş. Bazen şerde hayır olur, bu haberler de ülkenin hayrına.
Benim üzerinde durduğum nokta farklı. Tepede rüzgarlar biraz sert esiyor gibi geldi bana. Bu andıcın şuradan bağımsız değerlendirilemeyeceği kanaati bende oldukça güçlü. Şimdi, bazı paşaların koruma sayısının arttırıldığı yönündeki istihbarata da açıklık getirilmesi gerekir.
Hangi paşaların koruma sayısı arttırıldı ve neden? Bu paşalar arasında Işık Koşaner var mı? Bu sorulara verilecek cevaplar, durumun vahamet derecesini ortaya koyacaktır.
Şura atmosferi gerginleştikçe siyasetin bu süreçten etkilenmemesi mümkün değildir. Andıçla şura satrancında hamle yapanlar, iktidar partisini de kuşatma altına almak isteyebilir. Kimbilir belki de almıştır!
Söyleyeceğim son cümle şu: Ağustos şurası, en az cumhurbaşkanlığı seçimi kadar önemli ve kritik değer arz ediyor. Siyasi iradeye düşen görev, inisiyatifi elden bırakmamasıdır.