Yaklaşık yüz yıldır bu devlet soyula soyula tükenmedi. Öyle kalın giysili bir devletimiz varmış ki, yıkılmadı ayakta kalmaya devam ediyor.
Mevcut iktidar soygun işlerine ne kadar dikkat etse de; “makam, mevki, şan, şöhret ve kadın” beşlisinin gereğini yerine getirebilmek için hırsızlıklar sürüyor.
Bu noktada hükümetin belediyeler üzerinde hassasiyetle durması gerekir. Dün Bizim Serdar Arseven’in makalesine yorum yazan bir okuyucu, Ankara Pursaklar Belediyesi’nden kokular geldiğini duyuruyordu. Oysa Pursaklar’dan böyle kokular gelmemesi lazım.
Öte yandan bir de belediyelerde kent konseyleri varmış. Kent konseyleri de genelde kadınlardan oluşurmuş. Bunlar da çeşitli etkinlikler adıyla belediyelere harcama yaptırırmış.
Güya belediyenin bir faaliyeti gibi yaptıkları konserlere, yemek yarışmaları ve benzeri programlara, televizyonlarda gördükleri kişileri getirtip, seller sular gibi para verdirirlermiş.
İstanbul’a sınır bir belediye geçenlerde yemek yarışması düzenlemiş ve kadınlar tarafından sevilen üçüncü sınıf bir dizi oyuncusunu getirterek 8 bin lira para ödemişler.
Belediyelerde böyle faaliyetler çokmuş. Tabii belediye başkanlarının işleri başlarından aşkın olduğu için alttaki kadrolara teslim ettikleri bu ve benzeri harcamaları takip etmeleri zor oluyor herhalde...
Suya sabuna dokunmadan üstü kapalı bu kadar yazabiliyorum. “Yavuz hırsızın ev sahibini bastırdığı” bir zamanda yaşıyoruz. Bu yüzden hırsızlar değil, yazanlar suçlu oluyor.
¥
Şimdi bir de masum masum devleti soyan evli ama dul kadınlar varmış. Eski adıyla SSK, yeni adıyla SGK yetkilileri herhalde bu konuda bir çalışma yapıyordur.
Diğer soyguncular neyse ne de, esas bu evli ama dul kadınların ölmüş babalarının maaşlarına göz dikmeleri ve bu para için resmi olarak boşanıp, gayri resmi olarak evliliklerine devam etmeleri yok mu, cidden çok acayibime gidiyor.
Diyelim ki emekli bir baba ölmüş ya da ölecek. Adamın evli kızları var. Baba ölünce haliyle maaş kesilecek. Maaşın devam edebilmesi için kadınlar boşanıp, dul kalıyor ve babalarının maaşlarını alarak evliliklerini sürdürüyorlarmış.
Belki bana çok anormal geliyordur ama bu insanlar devleti kandırıyor, mahkemeleri aldatıyor, sonra da gidip hak etmedikleri bir parayı alarak, ailece yiyorlar öyle mi?
Böyle yapan evli ama dul kadınların sayısının iki milyon civarında olduğu iddia ediliyor. SGK yetkilileri bu konuda yazılı bir bilgi verirlerse doğrusunu yazmak isterim.
¥
Dün semt pazarına gittim. Pazar tezgâhlarından istediğiniz ürünü seçme hakkınız yok. En sağlam aldığınız bir ürünün içinde en az dört beş adet çürük çıkmasına razı olmalısınız.
Sağlamından çürüğünden vazgeçerek etiketlere baktım. Hemen her tezgâhta bulunan ürünlerin üzerinde iki fiyat vardı. Etiketlerin değişimin görmek için gözlem yaptım. Fiyat etiketinin birisi zabıta geçerken veya geçeceği tahmin edilirken ön tarafa konuluyor, zabıta geçince de tüketiciye sunulan diğer etiket yerini alıyordu.
Demek ki bir toplumda haramlarla helaller birbirine girince böyle şeyler normal sayılıyor.