Laikçi veya Lâdînî Olanlara Sesleniş
Çeşitli mahfillerde hangi tartışmayı izlesek, sonunda her konu gelip dini inançlara dayandırılıyor.
Dinin toplumda belirleyici olmasına karşı çıkan laikçi veya lâdînî kesimle dinin belirleyiciliğini savunanlar arasında meseleler düğümlenip kalıyor.
Çözümler insanlık için faydalı mı, zararlı mı, iyi mi, kötü mü olduğu konusu, tartışmalarda böylece hep ikinci plana itiliyor.
Yani, işin içine din girmeye görsün, iş hemen başka mecralara çekiliveriyor!...
Çünkü din karşıtlığı, dînî konulara karşı çıkmayı da beraberinde getiriyor.
Oysa, dinin adı konmadan meseleye sadece insanlık açısından bakılsa, anlaşma ve uzlaşma daha kolay sağlanacak!
***
Aşağıda anlatılan olay bu konuya güzel bir misal teşkil ediyor sanırım.
Bir gün, Brezilyalı dil bilimci Leonardo Boff ile Dalai Lama arasında kısa fakat anlamlı bir söyleşi gerçekleşir.
Leonardo; "din bilimlerinde hürriyet" akımının geliştiricilerinden biridir.
Dalai Lama ise, Tibet'in meşhur “ruhanî lideri”dir.
Leonardo Boff diyor ki:
“Bir masa etrafında oturduk. Din ve hürriyet hakkında fikir alışverişinde bulunurken merak ve biraz da hinlik olsun diye Dalai Lama'ya sordum:
“Efendim, sizce en iyi din hangisidir?”
Doğrusu Ben "Tibet Budizmi" ya da Hıristiyanlıktan çok daha eski olan “doğu dinleri" demesini beklerken Dalai Lama durdu, gülümsedi ve gözlerimin içine bakarak:
"En iyi din; seni Tanrı'ya en çok yaklaştırandır. Seni daha iyi bir insan yapan hangi din ise, en iyi din odur!.." dedi.
Bu kadar bilgece bir cevap karşısında, şaşkınlığımdan kurtulmak için devam ettim:
"Daha iyi insan derken??..."
Dedi ki:
"Yani, daha insaflı,
daha duygulu,
daha umursamaz,
daha sevgi dolu,
daha merhametli,
daha sorumlu,
daha etik kılan din hangisi ise;
işte en iyi din odur!"
Bir an sessiz kaldım.
Brezilyalı Dil Bilimci Leonardo Boff; ruhani liderin bakış açısından o kadar çok etkilenmiş ki; “Bugün bile bu bilgece ve kaçınılmaz cevabı takdir ve hayranlıkla anımsıyorum” diyor ve ders niteliğinde şu tespitleri yapıyor:
"Dostum, hangi dinden olduğun, ya da ne kadar dindar olduğun beni zerre kadar ilgilendirmez...
Beni ilgilendiren; ailene, işine, çevrene, ve hatta dünyaya karşı duruşundur.
Unutma ki, evren; senin davranış ve düşüncelerinin yansımasıdır!..”
***
Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok!
Asırlar boyu değişmeyen insanlık değerleri vardır.
İster kabul edersiniz, ister etmezsiniz, bu üstün değerlerin kaynağı hep ilahîdir.
Ziyanı yok, herkesin illâki bir ilah'ı veya bir din'i kabul etmesi gerekmiyor!
Bu, tamamen kendi tercihleridir.
Ama bu insanlar, asırlarca değişmeyen bu insanlık değerlerinde bari anlaşsalar, uzlaşsalar!
O zaman tartışmalar, inanç ihtilafından insanlık ittifakı eksenine kayacaktır.
Böyle bir eksen kayması, Türkiye'de her kesimin birlikte güven ve huzur içinde yaşamasının da formülüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.