Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Hasta olmak suç mu?

Hasta olmak suç mu?

Yirmi sekiz yaşında genç bir anneyim. Beni hayata bağlayan biricik oğlum Berk'tir. O da olmasa hayatın hiçbir anlamı yok. Ben eskiden böyle düşünmezdim, en kötü günlerde bile hayata tutunur kendime bakardım. Dört sene önce eşim beni terk etti ve ardından da boşanma davası açtı. Boşandık, şimdi annemlerde yaşıyorum ama insanın kalbi bir kırıldı mı kolay kolay tamir edilmiyor, ben eşimin ihanetini hiçbir şekilde unutamıyorum.

Eşimin benden ayrılma nedeni hastalığımdı. Bu ne kadar acı bir şey değil mi?

Ablacığım, ben bu hastalıktan önce, çok mutlu bir kadın olduğumu düşünür eşimin beni sevdiğini sanırdım. Dört sene önce, merdivenleri çıkarken zorlanmaya başladım. Doktora gittim ve kalp kapakcığımın bozulduğunu söylediler. Bu teşhisten sonra kapak nakli oldum. Ameliyattan bir ay sonra, eşim "ben hasta bir kadınla hayat geçiremem" dedi beni terk etti. Sonra da boşadı. Hasta olmak suç mu? Şimdi ben kime güveneyim? Kendimden daha çok sevdiğim eşim bunu bana nasıl yaptı? İnanki eşimin ihanetine üzüldüğüm kadar, rahatsızlığıma üzülmüyorum. İçim yanıyor, her sabah kalktığımda, keşke yaşadığım rüya olsaydı diyorum ama değil... T. S.

Hayat devam ediyor

Gerçekten zor günler geçirmişsiniz. Lütfen yaşadıklarınız karşısında umutsuzluğa kapılmayın, kendinizi topluma kapatmak yerine insanların arasına katılın ve bir psikatriste giderek yardım alın. İnsanın, sevdiği değer verdiği kişi tarafından ihanete uğraması gerçekten ağır bir imtihan... Üstelik sen bunu hastalandıktan sonra yaşamışsın. Dolayısıyla, hastalığın getirdiği travmayı henüz atlatamamışken bir de ihanetle karşılaşmışsın. Bu zor günlerde bir kusurluluk duygusuna kapılmış ve kendini dış dünyaya kapatmışsın. Ama unutmayın ki, eşinizin hatası sizde bir eksiklik olduğunu göstermez, bunu siz de biliyorsunuz. Çevrenizde, hasta olmadığı halde terk edilen o kadar çok kadın var ki, onlar da aynı duyguları yaşıyorlar. Yani bu senin eksik olmanla ilgili bir durum değil. Öfkeni niçin kendine çevirip de hayattan elini eteğini çekiyorsun? Yaşananlardan sen sorumlu değilsin ki? Üstelik yaşadığımız dünyada bizleri nelerin beklediğini hiç bilemeyiz. Kimimiz hastalıkla kimimiz yoksullukla, kimimiz ihanetle sınanıyoruz bu bir gerçek. Şunu da ifade edeyim ki, ihanete uğrayan değil, ihaneti yapan, hatalıdır, dolayısıyla burada kendini suçlayacağın bir durum yok. Aksine sen, yaşadığın bu zor günlerde çocuğuna sahip çıkmış ve onunla birlikte ayakta kalmaya çalışmışsın. Bu senin kendini takdir edebileceğin bir davranış değil mi?

Zor günler geçirdiğini anlayabiliyoruz. Hastalığınla birlikte eşinin seni bırakıp gitmesi, içinde derin yaralar açtı ve sen sevilmediğini, değerli biri olmadığını düşünmeye başladın. Ama istersen bu sorunların üstesinden gelebilir ve hayatına yeni bir sayfa açabilirsin. İşe girip, çalışabilirsin. Boş zamanlarında ilgi alanlarına uygun bir iş yapabilirsin. Sana hastalığını kabullenmeni ve bunun tedavisi mümkün olan bir rahatsızlık olduğunu düşünerek hayattan kopmamanı tavsiye ederim. Allah yar ve yardımcın olsun...

Kariyeri olsun

Otuz yaşında bir ev kızıyım. Ablacığım bugüne kadar bir çok kısmetim çıktı ama hiç birini kabul etmedim. Ailem olsun diyor, ben de gelen şahsı beğeniyorum ama son anda çocuğa bir kusur buluyor ve vazgeçiyorum. Bu konuda ailemle anlaşamıyoruz. Onlar, iyi bir Müslüman olsun yeter diyorlar. Ama ben, yakışıklı, zengin, kültürlü, kariyer sahibi de olsun istiyorum. Böyle biri gelirse zaten onu dine çevirmem zor olmaz... Bana gelenlerin kimisi yakışıklı ama fakir, kimisi kültürlü ama çirkin oluyor... Benim bu isteklerimi belki yadırgayacaksınız ama hayatta bir kere evleneceğim neden en iyisini tercih etmeyeyim ki?

Ben üniversiteyi kazanamadım ama çok kitap okudum. Ayrıca fiziğim de fena değil. Evleneceğim kişinin beni taşıyabilmesi gerekir. Bunun için, ilk şart olarak özellikle kariyer sahibi ve kültürlü olmasını istiyorum.

Annemle bu konuda sık sık tartışıyoruz. Bana "bu gidişle evde kalacaksın, biran önce evlen yuvanı kur" diyor. Anneme biraz hak veriyorum çünkü yaşıtlarım evlendi ve çocukları oldu ben hâlâ bekarım. Bu konuda bana neler tavsiye edersiniz?

H.G.

Ailenizin görüşlerini alın

Evlilik konusunda ailenin görüşlerini de dikkate alırsan daha doğru karar verebilirsin diye diye düşünüyorum. Annenin söylediği gibi, evlilikte esas alacağımız birinci nokta, eş adayının iyi bir insan yani dindar biri olmasıdır. Daha sonra bunu, müşterek ilgi alanları, gelecekle ilgili beklentiler takip eder. Bunun dışındakiler ise bir yerde teferruattır. Oysa sen, son sıralarda yer alabilecek kriterleri en başa alıyorsun. Dolayısıyla, evliliğe gidecek yolları bir yerde kendin tıkamış oluyorsun. Bir çok kere şahit olmuşuzdur ki, eş seçiminde sadece maddi beklentileri dikkate alan kişiler evlendikten sonra büyük sıkıntılar yaşamışlardır. Evleneceğiniz insanda ilk bakacağınız şey, güzel ahlak olursa, evliliğinizde huzur bulursunuz. Bunun dışında kalanları el ele verip birlikte kazanabilirsiniz. Efendimiz ( sav) bir hadisinde şöyle der: "Kadınlarla dört haslet üzerine nikah olunur. Birincisi zenginliği, ikincisi asaleti, üçüncüsü güzelliği dördüncü de güzel ahlakıdır, siz güzel ahlaklı olanı tercih ediniz" Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi