Kurtuba Camii’nde ole çekmek!
Berlin’li Oryantalist Dr. Sigred Hunke bir İslâm medeniyeti tarihçisi ve hayranıdır. Allah Sonne über dem Abendland/Batı’nın Üzerine Doğan İslâm Güneşi kitabı muhteşem bir kitaptır ve Batı’da yaşayan İslâm’ın izlerini sürmekte ve ortaya çıkarmaya çalışmaktadır. Kitabın arkasında birkaç çizelge var, bunlardan birisi Arapça’dan Batı dillerine geçen kelime ve sözcüklere dairdir. Orada Arapça’dan Batı dillerine geçen onlarca kelime vermektedir. Lakin Moriskoların soyundan gelen Endülüs uzmanlarından ve Footprints of the Moriscos kitabının yazarı Antonio Manuel Rodriguez İslâmi kökenli İspanyolca kelime ve kavramların sayısının 300 binin altında olmadığını söylemektedir (More than 300,000 Spanish words today are derived from İslâmic terms, including the most stereotypical, such as the bullring shout of Olé! a variation of Allah). Bu kelimelerden birisi bütün dünyanın ve bizim de yakından tanıdığımız ve maçlarda çektiğimiz Ole avazıdır. Kelimenin kökeniyle alakalı olarak Dr. Sigrid Hunke’nin İslâm Güneşi kitabındaki çizelgesine baktım ama bulamadım. Zira kitap sadece bazı numuneleri veriyordu. Rodriguez ise bir İspanyol ve eski bir Morisko olarak kelimelerin kökenlerine daha çok vakıf olduğundan İslâm kökenli olduğunu doğruluyor. Dolayısıyla bilmeden yaratıcının güzel isimlerinin camisi olan Allah (CC) lafzını bütün dünya olarak en güzel anlarımızda ve aşka şevke geldiğimizde kullanıyoruz. Dünyaca bilmeden en coşkulu anlarımızda bilmeden Allah’ı zikrediyoruz. Burada “her şey Allah’ı tespih eder lakin siz bilmezsiniz” sırrı tezahür ediyor.
¥
Bugün İspanya’da yaklaşık olarak 2 milyon Müslüman yaşıyor. Bulardan en az 300 bini İspanyol kökenli ve eski dinlerine ve kökenlerine, özlem içinde dönen insanlar. Ferdinand ve İzebella’nın Reconquista “Yeniden fetih” kampanyasının köklerine yabancılaştırdığı insanların eski hazirelerine ve ocaklarına dönme dalgası. Bu son Moriskoların Endülüs’ten geriye kalan en büyük manevi ve kültürel mefharetleri, İbni Rüşd gibilerinin ders verdiği Kurtuba Ulu Camii. Burasını İspanya’nın üç döneminin de ortak şahaseri ve gözbebeği olarak görüyorlar. Ali Şeriati’nin ifadesiyle İspanya’da öze dönüş hareketi hızlandıkça Katolik kilisesini bir telaştır alıyor. Mafsalları titriyor. Zorla katedral haline getirilen Kurtuba Camii’nin eski sahiplerinin yani muhtedilerin elinde yeniden cami haline gelmesinden endişe ediyorlar. Eski cami kipiyle anılmasında bir mahzur görmüyorlar ama yeniden aktif olarak cami olarak canlanmasını düşünemiyorlar ve idrakleri almıyor. Lakin Morisko Müslümanları temsil eden İslâm Konseyi 2006’da Vatikan’a bir mektup yazarak yeniden burasının ibadete açılmasını istemişti. Vatikan topu taca atmış ve kararı yerel kilise mensuplarına bırakmıştı. Bölgenin sakinlerinden Fatima Moya kimsenin burasını katedral olarak yad etmediğini ve mescit olarak andığını ifade ediyor. İşte bu noktada gizli bir hesaplaşma ve kan davası yaşanıyor. Müslümanlar civara tanıtım yazısı olarak cami ibaresini kazırken Katolikler gizlice bu ibareleri siliyorlar.
¥
Kurtuba Piskoposu Demetrio Fernandez ise tarihin akışkan olduğunu ve Kurtuba Ulu Camii’nin Şam’daki Emevi Camii’nin bir rövanşı olduğunu ve kısasa kısas yaptıklarını ileri sürüyor. Döneminde Kabe’den sonra cesamette dünyadaki ikinci İslâm mabedi olan Kurtuba Ulu Camii ise Müslümanların aklından çıkmıyor. Nisan ayında Avusturya’dan gelen 120 Müslüman burada ibadet etmek ister. Lakin bu gibi durumlar için eski camiye yerleştirilen hazır kıta muhafızlar arbede çıkarırlar ve İspanyol makamları da arbede çıkarmak isnadıyla iki Müslaman turisti tutuklarlar. Kilise, olayı planlı bir meydan okuma ve tahrik olarak değerlendiriyor. Dünyada mabetler savaşı kızışıyor. Müslümanlar Kurtuba Ulu Camii’ni yeniden cami yapmak isterken Fernandez gibi kilise nomeklaturası burasının yeniden vaftiz edilmesi gerektiğini savunuyor. Ve Müslümanların ısrarları doğrultusunda Kurtuba Ulu Camii’nin bir gün çok dinli bir yapı haline gelebileceğini savunuyor. Hem camii hem katedral. Esasında benzeri bir tartışma Ayasofya, Mescid-i Aksa ve Hindistan’da Ayodha Camii bağlamında yaşanıyor. Hepsinde de ortak özellik aynı. Her yeni dönemde mabedin yeni bir statü kazanması. Emevi Camii gibi önce bir Roma tapınağı olan yapı sonra Vizigot mabedi oluyor ve sonunda da cami. Şimdi de aslına rücu etme sancıları yaşanıyor. Katedral ile cami arasında bir rövanş mevsimi yaşanıyor. Karaların deniz feneri olan minareler zamanla çan kulesi yapılsa ve Allah ole haline gelse (Rodriguez’e göre) ve Katolik İspanya İslâm’ın eserlerini tahrip etse de izlerini silebilmiş değil. Acbuzzeneb-kuyruk sokumu gibi bu izler tarih olduktan sonra yeniden diriliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.