Seyretmeyelim, okuyalım... Akit okuyalım
Maalesef; “okuyan” değil, “seyreden” bir toplumuz... Hep seyrediyoruz... Bir “otomobil”le yolda ilerlerken “karşı şerit”te meydana gelen “kaza”yı seyrediyoruz... Seyretmeye o kadar meraklıyız ki, “trafiği yavaşlattığımızın” ve arkamızdaki yüzlerce insanı mağdur ettiğimizin farkında bile değiliz... Böyle bir olayı “yaşayan biri” olmamıza ve bu “seyircilikten şikâyet” etmemize rağmen; bir gün geliyor, aynı hatayı kendimiz yapıyoruz... Bu “seyircilik tutkusu”nun kimleri mağdur ettiği, aklımıza bile gelmiyor...
BAŞKALARININ HAYATLARINI SEYREDİYORUZ!
Evet, seyrediyoruz... Yollarda “kaza”ları, evlerimizde “başkalarının hayatları”nı seyrediyoruz...
Geçiyoruz “televizyon”un karşısına; çoğu “toplumu değiştirmeyi” ve hatta “dönüştürmeyi” amaçlayan “dizi filmleri” seyrediyoruz. Ki o filmler, “senaryo”ları “başkaları” tarafından yazılmış, “başkalarının hayatları”dır!..
Bu “seyretme tutkusu” bazen o hâle geliyor ki; “kendi hayatımızı” düzene koymak yerine, “başkalarının hayatını dizayn” etmeye çalışıyoruz...
Hasılı kelâm; “okumuyoruz”
Sadece “seyrediyoruz!”
Ne “kitap” okuyup “ufkumuzu açmaya”, ne de “gazete” okuyup “olan-biteni öğrenmeye” çabalıyoruz...
“Öğrenmek” istemiyoruz...
“Siyaset”te ne olmuş, “ekonomi”de hangi kararlar alınmış, “hukuk dünyası”nda hangi adımlar atılmış, “hangi coğrafyada, kimlere neler olmuş”, hiç umursamıyoruz.
Sadece seyrediyoruz!..
Bu “okumama” yüzünden, bir gün “canımıza okuyacaklar” ama ondan da haberimiz olmayacak!..
“Yaşlı”lar da okumuyor, “gençler” de... “Kadın”lar da okumuyor, “çocuk”lar da!..
ONLAR OKUYORLAR!
Düşünebiliyor musunuz;
Japonya’da, “sadece bir gazete”nin okur sayısı “12-15 milyon” civarında!..
Ve yine, “5.5 milyon nüfus”a sahip Norveç’te, “3.5 milyon gazete satılıyor!”
Ya Türkiye’de?!?..
Acı ama gerçek;
“72 milyon nüfus”a sahip Türkiye’de, “gazete okuru” sayısı, maalesef “4.5-5 milyon” civarında!..
Şu hâle bakın;
Norveç’te 5.5 milyon nüfus,
3.5 milyon gazete okuru!..
Türkiye’de 72 milyon nüfus,
4.5 milyon gazete okuru!..
Buyurun, birkaç “çarpıcı rakam” daha verelim:
Türkiye’de “dergi” okuma oranı, yüzde 4 civarında... “Kitap” okuma oranı “yüzde 4.5” kadar.
“Gazete okuyanlar”ın oranı da yüzde 22 civarında!..
Ama “televizyon seyredenler”ın oranı “yüzde 94” civarında!..
Demek oluyor ki;
Kitap, dergi, gazete “okumuyoruz” ama “televizyon seyretmeye” gelince, “dünya rekoru” kırıyoruz!..
İSMET İNÖNÜ VE REFERANDUM!
Hatırlarsınız... Bundan birkaç yıl öncesinde “manken”leri ayıplardık.
Öyle ya;
Hepsi de “Atatürkçü” olduğunu söyleyen; “Biz Atatürk’ün çocuklarıyız” diyen mankenler “Atatürk’ün doğum ve ölüm yılı”nı bile bilememişlerdi!..
Peki, şimdi durum ne?..
Birkaç yıl önceki “manken”lerin yerini, maalesef “üniversite öğrencileri” almış durumda.
Herhalde dikkatinizi çekmiştir;
“Referandum oylaması”ndan 10-15 gün önce, bir televizyon muhabiri; almış eline mikrofonu, “sokak röportajları” yapıyor.
“Muzipçe” bir soru soruyor sokaktaki vatandaşa;
“Biliyorsunuz, referandumda Hayır kampanyasının başını CHP çekiyor!.. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, referandumdan Evet çıkarsa, ülkenin kaosa sürükleneceğini iddia ediyor... Siz, İsmet İnönü’nün endişelerine katılıyor musunuz?”
Tam “muzipçe” bir soru!..
Ama, ne oldu biliyor musunuz;
Çoğunluğu “Üniversite öğrencisi” olan gençler, “sorudaki tuzağı” hiç fark etmediler!.. Hiçbiri de “İsmet İnönü öleli yıllar oldu, ölen adam nasıl kampanya yürütür?” diye sormadı!.. Kimi “İnönü’nün endişeleri”ne katıldığını, kimi de “yine de Evet” diyeceğini açıkladı!..
Gerçekten acı bir tablo!..
ERTUĞRUL ÖZKÖK KİMDİR?
Ama, geçen hafta “daha acı bir tablo”ya şahit olduk... Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni olarak “20 yıl” görev yapan, “hemen her gün yazı” yazan Ertuğrul Özkök, geçen hafta Kanal D’deki “Genç Bakış” programında Abbas Güçlü’nün konuğuydu... Özkök, kendini anlattı, sorulara cevap verdi.
Abbas Güçlü, programında, bir de “sokak röportajları”na yer verdi... “Büyükçe bir şehrin, büyükçe bir meydanı”nda vatandaşa mikrofon uzatıp, sordurmuş;
“Ertuğrul Özkök kimdir?”
İnsanların yüzde 80-90’ı ne dese beğenirsiniz;
“Tanımıyorum... Eski Kara Kuvvetleri Komutanı, şimdiki Genelkurmay Başkanı’ndan mı söz ediyorsunuz?.. Askeriyeden mi?.. Belediye Başkanı değil miydi o?.. İyi çalıştı ama bizim yolları yapmadı!.. Tamam, kendisi HSYK Başkanı olur!.. Biz, bu semtte oturmuyoruz, Ertuğrul Özkök diye birini hiç duymadım!”
Düşünebiliyor musunuz;
“20 yıl” boyunca Hürriyet gibi bir gazeteyi yöneten ve yine “20 yıl boyunca her gün yazı yazan” bir adam, halk tarafından tanınmıyor!..
Bunda, Ertuğrul Özkök’ün, “halktan uzak” bir yaşantı sürdürmesinin elbette rolü var ama bu, bir gerçeği daha gözler önüne seriyor:
“Okumuyoruz!”
Hani, Ertuğrul Özkök, “tirajı küçük” bir gazetenin yöneticisi ve yazarı olsa, onun “tanınmaması” yine de anlayışla karşılanabilir... Ama, insaf edin; bu adam “20 yıldır Hürriyet’in başında” ve “20 yıldır yazı” yazıyor!..
Sormak gerekmez mi;
“Ertuğrul Özkök mü okunmuyor” yoksa insanımız Hürriyet’i mi okumuyor?..
Okunmuyorsa;
Bu “tiraj” neyin nesi?..
AKİT’İ NİYE ÇAĞIRMADILAR?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bakarsanız; “CHP tabanı gazete okuyor” ve bu yüzden de “haberlerden etkileniyor!”... Evet, “etkileniyorlar” ki, “CHP düşüş trendine girdi!”
Efendim olay şu:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; AK Parti’nin “medyayla buluşma” toplantılarını “taklit” edip, geçen hafta “gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenleri”yle bir istişare toplantısı yaptı!..
Toplantıya, “sadece Akit” davet edilmedi... Bir anlamda, Genelkurmay’ın uyguladığı “ambargo”ya CHP de dahil oldu ve Akit’i çağırmadı... “Yoldaş ve candaş medya”nın en “marjinal” gazete ve televizyon yöneticileri toplantıya davet edilirken, Akit dışlandı...
Hiç yadırgamadık!..
Kendi tercihleridir, saygı duyarız.
Ama, bir “gerekçe” açıklasalardı, hiç olmazsa “niye dışlandığımızı” öğrenmiş olurduk!.. Ne var ki, Kılıçdaroğlu, “Akit’i niye çağırmadınız” sorusuna hiçbir cevap vermemiş!.. Kimbilir, belki de “Derin CHP”nin baskısını itiraf etmek istememiştir!..
Her neyse... Biz de kendilerinin suratını görmeye hiç hevesli değiliz... Çağırsalar da, çağırmasalar da, biz “CHP gerçekleri”ni yazmaya, “maske”lerini indirmeye, oyunlarını “deşifre” etmeye devam edeceğiz... “Devekuşu” gibi kafalarını kuma sokup da “Akit’i görmezden gelmeye” devam edecek olmaları, “Akit’in varlığı”nı ortadan kaldırmaz!..
Onlar görmek istemese de;
“Akit vardır” ve “etkin bir gazete” olarak “CHP’yi eleştirmeye” devam edecektir!..
Onların bizi “yok” saymaları, sadece ve sadece kendilerinin “yok” olmasına yol açar!..
Kısacası;
“Yok” sayan, “yok” olur!..
CHP TABANI KİMİ OKUYOR?
İşte bu toplantıda, şöyle bir soru yöneltilmiş Kılıçdaroğlu’na;
“Gandi Kemal rüzgârı tersine mi döndü?”
Kılıçdaroğlu, “CHP’deki düşüş”ü kabullenip, bunun “sebep”lerini sıraladıktan sonra demiş ki;
“Okuyan bir tabanımız var... Dolayısıyla medyanın yayınlarından etkileniyor!”
Bu cevap karşısında sizler neler düşünürsünüz bilemeyiz ama, bizim aklımıza bir soru geldi:
“Acaba CHP tabanı Akit mi okuyor?.. Akit’in yayınlarından etkilendiği için mi, Gandi Kemal rüzgârı tersine döndü?”
Öyle olmalı!..
Çünkü “CHP’nin kirli çamaşırları”nı ve “Kılıçdaroğlu’nun çarkedişleri”ni en çok, Akit yazıyor!..
Öyle anlaşılıyor ki;
Bay Kılıçdaroğlu, “Akit’i yok sayma” politikasıyla, CHP tabanına da bir mesaj verip, “Bunlar bizden değil” demek istedi!..
Ancak, şunu unutmamalı:
Geçmişte “MHP üst yönetimi” de “Akit’i yok saymaya” yeltenmişti... Hatta, “Akit okuyan MHP tabanı”nı “mazoşist” olmakla bile itham etmişlerdi!..
Öyle ya; Akit, hem “MHP’yi eleştiriyor”du, hem de MHP tabanı, “Akit okumaktan zevk alıyor”du!.. O halde MHP tabanı, eleştirilmekten hoşlanan bir “mazoşist” idi!.. Bunu, televizyonda bile söylediler!..
Akit’i “yok” sayan, “eleştiri”lerine kulak tıkayan MHP’nin ne durumlara düştüğünü herhalde hatırlarsınız...
O sözü sarfedenler “Meclis’in dışında”, MHP de “barajın altında” kaldı!.. Ama Akit, yoluna devam ediyor!..
Hiç kuşkunuz olmasın ki;
Bu “dışlama, yok sayma” politikasıyla, bir gün gelir, CHP de “yok olmak”la karşı karşıya gelebilir!..
YENİ AKİT’E YENİ OKUR
Onun içindir ki;
“Akit’in sesi”ne kulak verilmelidir... Çünkü Akit’in sesi, “Hakkın ve halkın sesi”dir!..
Kim, “kendi sesinin duyulmasını” istiyorsa, kim “derdine çare” bulunmasını talep ediyorsa; “seyircilik”ten vazgeçip “gazete” okumaya, evet “Akit okumaya” başlamalıdır!..
“Başlamak” dedik de... Yeni Akit’in yayın hayatına atılmasıyla, öğrendik ki, aramıza, “binlerce yeni okur” katılmış... Hepsine, ayrı ayrı “hoş geldiniz” diyor, bugüne kadar maddî ve manevî desteklerini esirgemeyen “vefakâr okuyucularımız”la birlikte, “yeni okuyucularımız”a da, şükranlarımızı sunuyoruz...
Daha da “çoğalmak” dileğiyle...
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...