Kur'ân Ticareti
ALLAH'IN Kitabı olan Kur'an-ı Kerîm'e (doğrudan doğruya veya dolaylı olarak) ihlâsla hizmet etmek bir Müslüman için büyük bir şereftir, sevaptır, hayırdır, vazifedir.
Kur'ana ihlasla hizmet eden mü'minlere Allah büyük ücretler verir, onları Cennetle, ebedî mutlulukla mükafatlandırır.
Kur'anı dünyevî menfaatler, hırslar, para kazanmak, zengin olmak için âlet ve vâsıta kılanlar, Kitabullah'ı istihdam ve istismar etmeye yeltenenler ise münâfıktır, fâsık ve fâcirdir.
İcazetli din alimi ve fakih... Tefsir yazmaya ehliyeti ve liyakati var... Bu zat, sırf Allah rızası için, ihlâsla, yüzde yüz temiz niyetle Kur'an tercümesi, meâli veya tefsiri te'lif etti. Ne mutlu ona!..
İlmi var ama niyeti bozuk... İlmini para kazanma ihtirasına âlet ediyor ve köşeyi dönmek için, bol te'lif ücreti almak için meal, tercüme ve tefsir yazıyor... Vah ona, eyvah ona, veyl ona, efsus ona!..
Ameller niyetlere göre değerlendirilir. Hizmet eden sevap kazanır; istihdam eden, sömüren azap...
Matbaanın icat edilmediği, yayınevlerinin bulunmadığı eski çağlarda büyük ulema, büyük fukaha, büyük müfessirler, büyük muhaddisler, büyük allâmeler, büyük imamlar, mürşid-i kâmiller Kur'an tefsirleri, hadis külliyatları, fıkıh ve ahlak kitapları yazmışlar ve Ümmet-i Muhammed'e hediye etmişlerdir. Onlar bu kıymetli kitapları te'lif ücreti almak, zengin olmak, köşeyi dönmek, vurgun vurmak için ortaya koymadılar. Dine, imana, Kur'ana, Şeriata, ahlaka hizmet için hasbeten ve muhlisen lillah çalıştılar. Sa'yleri meşkûr olsun, kabirleri nurla dolsun, onlara minnettar ve müteşekkiriz. Biz Müslümanları aydınlattılar. Allah onlardan razı olsun.
Allah rızası için ihlasla yazılmayan, ihlasla yayınlanmayan din kitapları feyizli ve tesirli olmaz.
Zamanımızda ehliyetsiz, liyakatsiz, icazetsiz bazı kişiler sırf para kazanmak için, içlerinde vahim yanlışlar olan din kitapları yazıyor. Bunlar yazanlar, yayınlayanlar için büyük vebaldir.
Adam Kur'an meali, tercümesi, tefsiri yazıyor ve kasıtlı olarak Bakara suresinin 62'nci ayetini yanlış yorumluyor, Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamı inkar edenlerin de Cennetlik olduğunu iddia ediyor. Bu adam belki bir miktar telif ve tercüme ücreti alıyor, bunlarla daire, ev, yazlık, eşya, otomobil ediniyor ama beride ebedî saadetini yitiriyor.
Çünkü: Hz. Muhammed'in zuhurundan sonra, onun Peygamberliğinin haberi, onun dâveti kendisine ulaştığı halde bunu inkâr ve tekzip eden kişi asla Cennetlik değildir.
Bakara suresinde zikr edilen ve Rablerinden ecir alan Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiîler hangileridir?
Çok değerli ve muteber bir tefsir olan Beyzâvî Tefsirinde şu açıklama yer alıyor:
"İşte bu dinlere mensup olanlardan her kim, kendi dini nesh edilmeden önce Allah'ı ve ahireti kalben tasdik eder, (tahrife uğramamış şekliyle)kendi dininin gereği üzere yaşarsa..."
Yıl 2010, İslam daveti dünyaya duyurulmuş, milyarlarca insana Hz. Muhammed'in çağrısı ulaştırılmış...Bu daveti duymuş olan bir gayr-i Müslim iman etmezse onun için necat, cennet, ecir yoktur.
Muannid tekzipçiler -hâşâ- Hz. Muhammed peygamber değildir, yalancıdır. Kur'an, Allah'ın kitabı değildir, düzmedir; İslam hak din değildir diyecekler ve sonra bizim bazı müfessirlerimiz bunları Cennetlik yapacak.Ne büyük rezâlet!
Hatâlı tercüme-tefsirlerden birine laik/kemalist rejim tarafından yüz binlerce dolar te'lif ücreti ödenmiştir. İyi para mı? Hayır hayır!.. Çok kötü para, yakıcı para.
Bir Kur'an meali, tercümesi, tefsiri Ehl-i Sünnet mezhebine mensup icazetli bir alim tarafından hazırlanmış olsa bile, o kişinin niyeti halis değilse, dünyalık için yapılmışsa yine bereketli ve tesirli olmaz.
İlle de ihlas.
Teklif ediyorum: İcazetli, ihlaslı, takvalı alim ve fakihlerden oluşan bir komisyon kurulsun, piyasadaki Kur'an mealleri, tercümeleri, tefsirleri incelensin, içlerinde kasıtlı kasıtsız bozukluk olanlar Müslüman halka bildirilsin.
Böyle bir şey Kur'ana hizmet olacaktır.
Şu anda yüzlerce çeşit tercüme, meal ve tefsir vardır. Bunların kaçta kaçı ihlasla, sırf Allah rızası için, İslam'a hizmet etmek amacıyla hazırlanmıştır, kesin bir rakam veremem. İyi bildiğim bir şey varsa, bunların yarıdan fazlasının vahim hatalarla dolu olduğudur.
İlim, imkan, fırsat sahipleri vazifelerini yapmazlar, Kur'an-ı Kerîm'i istismardan, sömürüden korumaya çalışmazlarsa, Ümmet'i uyarmazlarsa sorumlu olurlar.
* (İkinci yazı)
Pakistan'a Yardım
BU satırları iyi, namuslu, şerefli, doğru, dürüst, âdil, vicdanlı, hakkaniyetli insanları ve kurumları tenzih ederek yazıyorum. Le Monde gazetesinde, Pakistan'da yardımların (tamamının)felâketzedelere ulaşmadığı konusunda bir yazı okudum.
Maalesef bu kötülükler dünyasında felakete uğramış kimselere yapılan yardımlara bile göz diken alçaklar vardır.
Büyük zelzelelerde binlerce bina yıkılır, binlerce insan ölür. Bir yandan yardım yapılır, öbür yandan birtakım reziller yağmacılığa başlar.
Bir binanın enkazı altından bir cesedin kolu görünmektedir. Kolda altın bilezikler vardır. Bir canavar kolu baltayla keser, bileziği alır gider. Nereye gider? Cehenneme!..
Hangi "ülkedeydi" acaba?.. Bir kadıncağız trafik kazasına uğramış, hastaneye kaldırılmış, kurtarılamamış. Cesedi hastanenin morguna konulmuş, ertesi gün kocası çocukları ölüyü almaya gelmişler. Aman ya Rabbi, zavallı kadının yüzüğü, bileziği çalınmamış mı?
Bir yardım kuruluşunun başındaki zat uçakların lüks kısmında seyahat etmemeli, en lüks otellerde kalmamalı, en pahalı yemekleri yememelidir.
Yardım paraları bankalara yatırılıp repo (riba) alınmamalıdır.