AK Parti 16. İstişare Toplantısı
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kızılcahamam söylevi şahane idi. En uzun, en düzgün ve nev’i (türü) için örnek siyasî nutuklardan biri olarak politika tarihimize geçti. AK Parti milletvekilleri ve hanımları, genel başkanlarını, çıt çıkarmadan, uzunluğu dolayısıyla hiç sıkılmadan, iftihar ederek nefessiz dinlediler. Doğrusu biz de televizyon başında merakla dinledik, kanalı hiç değiştirmedik. Başbakan, Türkiye’nin en büyük hatîbi sıfatını artık kanıtladı. Ne durakladı, ne yanlış bir telaffuzda bulundu.
Başbakanın bu yeteneği, önümüzdeki 2011 baharında genel seçim kampanyasında çok işine yarayacaktır. Bugünkü duruma göre değerlendiriyorum, gene 3 parti milletvekili çıkaracak. Yüzde 10 barajı, 3 partimizin de işine geldiği için savunmuş veya ses çıkarmamışlardır. Bu sebeple Kürt ve Kürtçü parti milletvekillerinin parti hâlinde seçime gireceklerini sanmam. Zira en iyi ihtimalle oyları yüzde 5’e yaklaşabilir. Tek tek seçime girip Meclis’e geleceklerdir.
Sayın Başbakan’ın Kızılcahamam’da söylediklerinin en önemlisi, Kürtçe konuşan vatandaşlarımızın hakları üzerindeki kesin mütalaalarıdır. Spekülasyonları kesip atmıştır. Müslüman dil azınlıklarının bizde de Avrupa Birliği emsaline uydurulacağı açıktır. Federal yapıdaki devletler bizi ilgilendirmez. Ayrı bayrak, anadilinde eğitim gibi Türkiye’yi parçalayacak hayalî teklifler kat’î ifadeyle reddedildi.
Avrupa Birliği için söylenenler keza veciz, derin ve yoğun anlamlı idi. Başbakan, Avrupa’yı uyardı. Dışarıda bırakılacak bir Türkiye’nin, ufuksuzların işi olduğunu belirtti. Bu perspektif yetersizliğinin, Avrupa’yı dara ve zora sokabileceğini söyledi.
Bu ufuksuzluğun Avrupalı taassubundan da beslendiğini söylemeyi tabiatıyla politikaya ve nezakete aykırı bularak telaffuz etmedi. İsrail’i tekrar sert şekilde uyardı. Baş örtüsü konusunu öyle kapsamlı ele aldı ki, bizim bir şey eklememiz, hele sahamız dışında bulunan hukuk tarafına girmemiz fuzuli olur. Yalnız ileride tarihçilerin, uzun yıllar Türkiye’de gündem oluşturan bu mevzuu, her yönüyle inceleyeceklerini söyleyebilirim. İslam’da tesettür, tarihte tesettür, beşerî coğrafyada tesettür, çağımızda tesettür konuları tarihçilere açıktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.