Yeni HSYK hem yeni bir dönem, Hem de bir devrim
Kim nasıl algılarsa algılasın ben öyle görüyorum...
Eskisinin neler yaptıklarını çok iyi bilen birisiyim.
Her birimizin o kuruldan acı ve de buruk hatıraları var...
Yok efendim yasaklılarla görüştün, yok eşinin başı kapalı, yok irticacı!!!
Birçok meslektaşım o zihniyetten zarar görmüştür.
Hem de öyle ki, kararlar imparator buyruğunda, dört kişinin iki dudağı arasında.
Bakan ile müsteşar kurula girince yargı bağımsızlığı zedeleniyormuş, külliyen yalan.
Aslı yok astarı yok...
Bakan ile müsteşarın kurulda hiçbir etkinlikleri yoktu.
Dört kişi karar vermek için yetiyordu.
Onlar da Danıştay ile Yargıtay’dan...
Şimdi de YARSAV, bakanlık üst yöneticilerden seçildi diye yaygarayı basıyor. Şayet o üst bürokratlar YARSAV’ın listesindeki isimler olsaydı sesleri çıkmazdı.
Seçimden önce ne dedim, “ben olsam dernekçilerin listelerine oy vermem”.
Verildi mi?
Demek ki aklın yolu bir.
YARSAV Başkanı Emine hanım televizyonlara çıkıp konuşuyor. Sekiz yıldır bu hükümet yargıda kadrolaşıyormuş. Peki ondan öncesi?
Bunların cümlesi hikaye.
İdari yargının mevcudu 1200 küsur. Benim zamanımda bu sayı dörtyüz kişi idi. Çoğu Seyfi Oktay dönemi. Yetmedi bir dörtyüz kişi daha yedekten aldılar, onlar da tayinlerini bekliyordu.
Geriye kalıyor 400 kişi, hadi diyelim bu sekiz yılda bunlar alınmış.
O zaman soralım.
Çoğunluk kimde?
Kim kadrolaşmış?
Dahası, özel yetkili hakim ve savcıları Emine hanımın yeğlediği kurul atamadı mı?
Baktılar ki atadıkları bile dediklerini yapmıyor, bu sefer görevden almaya kalkıştılar.
E peki Erzurum’daki davayı Yargıtay’a çekip sanığını tahliye etmek çok mu hukuki?
Veya Ferhat Sarıkaya, iddianamesine Kara Kuvvetleri Komutanı’nı dahil etti diye meslekten ihraç ediliyor da, örgütsel suça iştirak etmekten tutuklanan savcı görevine nasıl iade ediliyor?
Bütün bunları ülkenin hukukçuları takip etmiyor mu zannediliyor?
Ediliyor ki YARSAV’ın listeleri yargı camiası tarafından hoş görülmedi. Burasını da mı anlamıyorlar. İşte ortalıkta dolaşanların hakim ve savcılardan kaç oy aldıkları ortada.
Bir gece, milletvekilin kapısına kadar gidip sözde savcılık görevini yürütmeye kalkışan kişinin aldığı komik oylar renkleri belli etmiyor mu?
Başka nasıl olacak?
İktidarın sekiz yılını bir de Yargıtay’a seçilen üyeler babında değerlendirelim. Bu iktidar döneminde kendi görüşünden olan kaç kişi Yargıtay ve Danıştay’a üye seçildi?
Bizler birbirimizi çok iyi biliriz. Kimin hangi görüşte olduğu o kadar önemli değil ama biliriz diyorum. O halde YARSAV’ın sayın başkanı üye seçimleri hakkında da bir görüş bildirse bari...
HSYK üyelikleri boşaldığında yerlerine nasıl seçim yapılıyordu?
Üç üye için üç ayrı seçim yapılmıyor muydu?
HSYK yasasını merak eden açsın okusun, HSYK üyeliği için yapılan seçimin Yargıtay’daki seçimler gibi yapılacağını, yani liste halinde bir sefere mahsus yapılacağını yazdığı halde bu kurala uyulmuyordu. Çünkü Yargıtay’da 126 banko sayıdır. Bu sayı her seçimde aynı görüşte olanları seçiyor da ondan. Oradaki deyimi ile tornadan çıkıyorlar.
O zaman kim kadrolaşıyor?
Hakim ve savcı adil kişi demektir.
Adil olalım, adil konuşalım...
O kadar yazdık çizdik. HSYK üye belirlerken kur’a usulünü ilke kararı ile yapabilirdi. Ama yapmadılar, çünkü ismen çağırıp üye yapmak daha yakışıklı oluyordu.
Yapılsaydı belki de o kurulun değiştirilmesine gerek de kalmayacaktı.
Geriye kalıyor Mart kedisi hikayesi, hep üstte çık hem de bağır.
Tabii duyan olursa...
Yeni dönem herkese hayırlı ve uğurlu olsun...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.