Başörtüsü taşar mı?
Taşacak mı?..
Taşmayacak mı?
Taşmazsa sorun yok, ama ya bir de taşarsa...
Alimallah sele dönüşür!..
Önüne geleni sürükler!..
Ne laiklik dayanabilir böyle bir taşmaya, ne ortanın solu, ne sosyal demokrasi!
Başörtüsü bu, boru değil!
Su taşmasına da pek benzemez, ne set dinler, ne baraj!
Sürükleyip götürür!
Kılıçdaroğlu da zaten bundan korkuyor...
“Taşarsa ne olacak?” diyor.
Bu yüzden sağlam bir teminat istiyor:
“Başörtüsü düzenlemesi üniversiteler dışına taşmayacak desinler, receptiona (bu bizim “Recep Bey”in “Receb”i gibi okunmaz, öyle yazılır ama “resepsiyon” diye okunur) katılayım.” (Bak: 18 Ekim, Hürriyet).
“İsteyenin bir yüzü kara” deyimine uygun olarak Kılıçdaroğlu istiyor, ama bunu sağlamak pek kolay değil...
Öyle ya, durum vahim!
Ve de çok çetrefil!..
Ya kızcağız üniversiteye girerken, başörtüsü kapıya sıkışırsa ne olacak?
Bu durumda “Dışarıya taşmış” sayılacak mı, sayılmayacak mı?
Ya da diyelim birinden biri “kamusal alan”a başörtüsüyle girdi, bu durumda “başörtüsü üniversite dışına taşmış” olacak mı?
Mahkemelere de güven olmaz artık!..
Anayasa Mahkemesi “taşmadı” der, Yargıtay “taştı” hükmü verir...
Bunun daha Danıştay’ı, HSYK’sı, YARSAV’ı, ne bileyim “yasaksavı” filan var...
Referandumdan sonra öyle çok şey değişti ki, artık kimseye güven olmuyor!
Kendi gücü de yetmiyor Kılıçdaroğlu’nun...
Zaten “Eski köye yeni adet” kabilinden, CHP’nin eski yöneticileri fena içerliyorlar kendisine...
“Kılıçdaroğlu dedikse, gel kılıcınla CHP’yi kes demedik!..” anlamında kenar köşeden yükleniyorlar.
Parti Genel Başkanı ayrı telden çalıyor, yardımcısı ayrı telden...
Genel Başkan “Gideceğiz” dese, yardımcısı “gitmeyeceğiz” diyor...
Genel Başkan “Yapacağız” dese, yardımcısı “yapmayacağız” diyor...
Ali yazıyor, Veli bozuyor.
İster istemez, “keskin sirke kabına zarar” veriyor.
Ve CHP, git gide kakafonik bir görüntüye bürünüyor.
Kısacası bünye kaldırmıyor Kılıçdaroğlu’nu: CHP’nin nasırlaşmış bünyesi kaldırmıyor!
Eski tüfekler, alışmadıkları halka yakın politikaları algılayamıyorlar.
Kılıçdaroğlu ne yapsın? “Aşağısı sakal, yukarısı bıyık”...
Bir tarafı Türkiye, bir tarafı CHP...
Diyelim ki, sakalsız olduğu için hadi sakaldan yırttı, ya bıyığı ne olacak?
Bıyık taşarsa bir şey olmuyor da, başörtüsü taşarsa çok şey oluyor!
Hele bir de üniversiteden taşarsa?..
Kamusal alana girerse?..
Ya meşruiyet kazanırsa?..
Ayıkla pirincin taşını!
Siz söyleyin sevgili dostlar, bu durumda Kılıçdaroğlu ne yapsın?..
Kendisi mi kalsın, yoksa CHP’ye genel başkan mı olsun?
Baykal gibi o da her gün laiklik çeşitlemeleri mi yapsın?..
Yürüsün, yüzsün, gezsin, tozsun...
CHP de barajın altına düşsün!
Mesele mühim: Taşacak mı, taşmayacak mı?
Taşarsa laik kesimi sel basacak mı, basmayacak mı?
CHP önderleri Cumhurbaşkanı’nın vereceği “Cumhuriyet receptionu”na gidecek mi, gitmeyecek mi?
Görüyorsunuz sorun çok büyük ve karmaşık!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.