Cüneyt Arvasi

Cüneyt Arvasi

Devr-i istibdâd

Devr-i istibdâd

Türkiye, barajın ardındaki uçsuz bucaksız su kütlesine benziyor.
Referandumda hidrostatik basıncı test edildi. Yüzde 58 çıktı. Değişim talebi arttıkça bu basınç yükselmeye devam ediyor.
Kapakların derhal açılması ve hapsedilmiş su kütlesinin enerjiye, özgürlüğe, refaha dönüştürülmesi lazım. Aksi durum, statükonun muhafazası anlamına geliyor ki umutsuz vaka dedikleri şeydir.
Peki, talep edilen değişim nedir?
“Çağdaş bir devleti bütün kurumlarıyla yeniden ihdas etmek refleksi” diyebilirsiniz.
Artık mesele, devletin dizginlediği milletten, milletin düzenleyeceği devlete dönüşmüştür.
Her şey “çağdaşlaşmak için batılılaşmak” felsefesi üzerinde bina edilmişti.
Bizdeki batılılaşma cereyanı, çok etnikli Osmanlı kimliğini ve İslam köklerini silerek Katolik-Protestan Batı’ya dâhil olabilmek iddiasını taşır.
Bu iş yürümedi. Aradan geçen onca sene sonunda İslam’dan yeterince koparılamayan Türkiye, Avrupa birliğinin karantina odasında takılıp kaldı.
“Çağdaşlaşmak için batılılaşma şartı” aslında bir hezeyandır. Çünkü medeniyetler anlamında, İslam ve Katolik-Protestan Batı birbirinin zıddıdır. Tarihte, batı medeniyetinin varlığını en az iki kere belirsiz hale getirmiş tek medeniyet İslam’dır.
Yalnız başına çağdaşlaşma ise her medeniyetin kendi içinde farklı metotlarla sistemleştirdiği ve teşvik ettiği bir kavramdır. Müslümanlar için kesinlikle dinde reform anlamına gelmez.
Sadece ümmetin sahip olduğu ve temsil ettiği teknik bilginin, ilmi birikimin ve bilimsel zihniyetin gündelik hayattaki karşılığıdır.
Zor kullanarak batılılaştırma hamlesi, bugünkü mücadelelerin, yozlaşmanın, iç hesaplaşmaların, kendi inancına ve köklerine yabancılaşmanın da ana sebebidir. Türkiye’nin çağdaşlaşmasının önündeki en mühim engeldir.
Bölünmüşlük her alandadır. Toplumda, siyasette veya bürokraside durum hep aynıdır.
Ortaya iki kutuplu ve kendi içinde çatışan zihniyeti çıkarmıştır. En basit bir konu, batılılaşmanın bayraktarlığını yapanlar ve aksi düşüncede olanlar arasında bir anda ideolojik hale bürünüyor.
İşler tıkanıyor. Araya lobiler, localar ya da yabancı servisler giriyor.
Ortalık kızışınca, devletteki görüş farklılıkları toplum tabakalarında daha da çoğalıyor. Kafalar karışıyor, fikirler bulanıklaşıyor ve kronik çözümsüzlük yüzünden örgütler kurulup tetikler çekiliyor.
Son yıllarda yaşadığımız gelişmeler, Türkiye’nin birleştirilmesi ya da özüne doğru rafine edilmesinden başka bir şey değil.
Birbirimizle barışmak, anlaşmak ve birlikte yaşamak için gerekli olan adımlardır.
Baskı dönemi, dayatmacılık, cebri batılılaştırma ya da jakobenizm.
Ne derseniz deyin adına.
Halka rağmen halk için dayatması bu topraklarda artık iş göremez.
İstibdat dönemi kapanmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cüneyt Arvasi Arşivi