Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Çeşitleme

Çeşitleme

Hem fert, hem de devlet olarak bazı şeylere kafayı fazla takıyoruz...
Hakkımızda kim ne diyecek diye uykularımız kaçıyor...
Filan şöyle dedi, falan böyle dedi...
Yok bizi küçümsediler, yok bayrağımıza hakaret ettiler, yok Hamas’la Türkiye’yi aynı kefeye koydular...
Filan yazar şunu yazdı, falanca bunu yazdı...
Ne önemi var ki bunların?
Kim kendini ne hissediyorsa odur, başkalarının ne diyeceği zerre kadar önemli değil.
Şu bir gerçek ki, kriz sürecini Türkiye çok iyi yönetti. Bu iyi yönetim yüzünden kriz gerçekten “teğet” geçti...
“Teğet geçecek” dediği için Başbakan’la dalga geçmeye kalkanlar, mahcup oldular.
Bu süreçte Türkiye Avrupa’nın en rahat ülkesi oldu...
Yunanistan’ın haline bakın bir de, iflasa sürüklendi. Öyle bir çaresizliğe düştüler ki, düştükleri krizin sorumlusu olarak bula bula Osmanlı Devleti’ni buldular.
“Osmanlı bizi yaktı” diyorlar.
Öte yandan Amerika, “Füze Kalkanı Projesi” için, sözde “Ermeni soykırımı” kartını kullanıyor...
“Ya projeyi kabul edersiniz, ya da Ermeni Soykırım Tasarısı’nı Kongre’de kabul ederiz!” demeye getiriyorlar.
İşimize bakalım...
Amerika’dan önce Türkiye vardı...
Amerika’dan sonra da var olacak inşallah...
Kimin ne dediğine, ne yaptığına kafayı takmadan işimize bakalım.

Hani ya elma gibi domataaaa!..
Siyasetçilerimiz, medyamız ve aydınlarımız kanal kanal dolaşıp şu kronikleşmiş “başörtüsü problemi”ni tartışa dursunlar, halkın derdi domates fiyatları...
Sekiz liraya dayanmış mübarek, hâlâ da yükseliyor...
Et de öyle...
Füze gibi yükseliyor...
Ve de kurbanlıklar...
Geçen senenin iki misli şimdiden...
Başörtüsü yerine, bizim şu meşhur laikliği tartışsak, belki düşer ha!
Ne dersiniz?

Eski sokak satıcıları “Hani ya elma gibi domataaa” diye bağırarak domates satarlardı...
Teyzelerin sepeti pencerelerden sarkar, diledikleri kadar domates alırlardı...
Turşu, salça filan yaparlardı...
Zamanın domatesi de domatesti hani, şöyle ortadan bir böldün mü, yedi mahalleyi nefis bir koku sarardı...
Teknoloji bulaştı bulaşalı, tıpkı insanlar gibi, domatesin tadı kaçtı...
İçinde çekirdek namına bir şey yok, mis gibi kokusundan eser kalmadı...
Ortadan bölünce, musluk gibi su akıyor...
Eski domateslere benzeyen tek tarafı, rengi...
Ama ne hikmetse tadı kaçtıkça fiyatı yükseldi...
Eskiden çok ucuzdu mübarek, bu yüzden pek nimetten sayılmazdı.
Üreticiler fiyatı beğenmedikleri zaman, karayolunda gösteriye çıkar, kamyon kamyon domatesi yola dökerlerdi.
Sen misin kadr-u kıymet bilmeyen, al sana, domatesin kilosu sekiz lirayı buldu...
Sel vurdu, yel vurdu dediler, fiyatını yükselttiler.
Tadı iyice kaçtı.

CHP’nin gölgesi
Son olarak...
CHP gölge kabine kuruyormuş...
CHP’nin zaten kendisi gölge...
Bu durumda ne derler adama biliyor musunuz?
“Gölge etme başka ihsan istemez!” derler.

Bu günlük de bu kadar...
Gelişmeler arasında şöyle bir potpuri yapalım dedik...
Sürç-ü lisan ettikse affola!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi