Bu külliye başka külliye!
“Türbe külliyesi...” Nihayet bu da oldu! Cedlerimiz nice külliyeler yaptılar. O yapılara önceleri “imaret” veya “imarethane” denirdi.
İmaret bir şehir çekirdeği idi ki, içinde çok çeşitli hizmetlerin görülmesine müsait binalar vardı. Sonradan sadece bu yapıların fakir fukaraya, talebeye, yolcuya yemek verilen bölümüne imaret denilmeye başlandı. Ve nihayet imaretler “külliye” oldu.
Osmanlı sultanları şanlarına yakışır imaretler, külliyeler yaptılar. Bursa’da Orhan Gazi’nin, Sultan Murad’ın Edirne’de İkinci Murad’ın, İstanbul’da Fatih’in, Bayezid’in, Selim’in, Süleyman’ın külliyeleri bu şehirlerin şehir kimliğinde belirleyici olmuştur.
Sadrazamlar, vezirler, paşalar, beyler, varlıklılar kendi güçleri yettiğince böyle sosyal yapılar oluşturdular.
Bu yapıların bir tarafına da mütevazı türbelerini kondurdular.
Bu türbeler hiçbir zaman o yapıların en gösterişlisi ve merkezde yer alan binası olmadı.
Süleymaniye külliyesini yaptıran Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın yüzlerce kubbe ihtiva eden yapıları arasında türbesi küçücük bir yer işgal eder.
Bu yapılar din, eğitim, sağlık, ticaret ve hayır amaçlıdır.
Bu anlamda hiçbir cumhurbaşkanının, başbakanın külliyesi yoktur.
Ama cumhurbaşkanlarının, başbakanların adlarını taşıyan yapılar vardır.
Eskiden yöneticiler kendi paralarıyla yapar, Hakk’a ve halka adarlardı. Halk da eserlerini onların adıyla yad ederdi. Yoksa, Süleymaniye Camii veya külliyesi adını Kanuni koymamıştı.
Şimdi devlet yapıyor, cumhurbaşkanlarının, başbakanların, bakanların adını veriyor!
Zamane Süleymanı da bir külliye yaptırmış.
Bunu duyunca sevindim önce.
“Nihayet, hayırhah bir cumhurbaşkanı çıktı!” diye düşündüm.
Meğer külliye türbe merkezliymiş.
Zamane Süleymanının türbe külliyesi!
Külliye’nin geri kalan kısmı “Demokrasi müzesi” imiş.
Önce bir anlam veremedim. Demirel’in türbe-külliyesinde demokrasinin ne işi var diye?
Sonra hak verdim.
Hani, demokrasiyi rafa kaldırmıştı ya cumhurbaşkanı iken. Uygulamadan kalkan bir şey ne yapılır? Müzeye konur!
Süleyman Demirel’in demokrasisi müzelik demokrasi.
Darbecilerin eliyle yıkılan Demokrat Parti’nin devamcısı olarak yola çıkan, kendisi de muhtelif darbelere maruz kalan Demirel, 28 Şubat döneminde darbecilerin önünü açarak demokrasiyi, kurumlarını işlemez hale getirdi. Millete gerçek yüzünü o zaman tam manasıyla gösterdi.
Kendi ölüsüyle birlikte demokrasiyi de sergiletecek.
Bu olsa olsa bir firavun mezarı olur.
Hani firavunlar her türlü şahsi eşyaları ile, değerli varlıkları ile birlikte yatıyorlar ya kocaman ehramların altında. Demirel de, rafa kaldırdığı demokrasiyi sembolize eden alet edevatı mezarının yanında teşhir ettirecek.
O zaman bu yapıya türbe denmez. Olsa olsa mozole denir. Hani putperest Karya kralı Mozoleus’un mezarından kinaye!
Külliyeyi ziyaret edenler, hiç olmazsa demokrasinin ruhuna Fatiha okurlar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.