Haccı terkin Günahı (4)
Evet, yapana ne kadar ecr-u sevab verildiğini bir önceki yazımızda belirttiğimiz hac ibadetini terk edene de elbette ki büyük bir tehdit gelecektir.
Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Kim kendisini Beytullah’il haram’a ulaştıracak kadar azık ve bineğe sahip olduğu halde haccetmemişse, onun Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmesi arasında fark yoktur. Zira, Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur: “Oraya yol bulabilen insana, Allah için Kabe’yi haccetmesi gerekir.” (Al-i İmran 97)( Tirmizi Hac, 3 (812) Mirkad, V. 396-397)
Görüldüğü gibi, gücü yetip de hacca gitmeyen çok ağır bir üslubla tehdit edilmiştir. Doğrusu müminlerin iliklerine işleyen, kalbini titreten, yüreğini ağzına getiren bir üslubtur bu.
Allah korusun, ne demek Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmek? Malum, bir Müslüman küfre dönmeyi “bir ateş çukuruna girip diri diri yanmaktan” daha çirkin görür.( Buhari, İman 9,14. İkrah 1; Müslim, İman 67 (43), Tirmizi, İman 10 (2626). Nesai, İman 3 (8,96), İbn Mace, Fiten 23 (4033), İ. Canan II. 246)
Alimler bunu şöyle açıklıyorlar: “Maddi imkana rağmen farz olan haccı terk etmek, ya bunun vacib olduğunu inkar ve istihfaftan gelir, bu ise küfürdür; ya da ilahi emre isyandan gelir. Öyle ise küfre düşerek Yahudi ve Hıristiyan mertebesine inme tehlikesi ile baş başadır.
Haccı terk edenlerin özellikle Yahudi ve Hıristiyanlara benzetilmeleri, onların kitaplarıyla amel etmemelerinden ileri gelir. Zira hac ibadetini yapmayan Müslüman da, kitabının emrini terk etmiş olmakla aralarında bir müştereklik hasıl olmaktadır.
Resulullah (a.s) haccı emreden ayeti okuyarak, haccetmenin bu emr-i ilahiyi inkar veya ona isyan ettiğine ve dolayısıyla beyan ettiği tehdide delil getirmiş olmaktadır.”( İ. Canan age. V. 297-298. Ali’yyül Kari, Mirgat V. 395-396 hn: 2521.)
Haccetmeyenlerin ehl-i kitaba benzetilmelerinin bir yönü de, onların hacca pek aldırış etmediklerindendir.( Mirkad, V. 395.)
Nitekim, haccı farz kılan ve Efendimizin delil olarak kullandığı bu ayetin son cümlesi şöyledir: “Kim inkar ederse, bilsin ki, doğrusu Allah alemlerden müstağnidir.”( Al-i İmran, 97) Yani, hiç kimseye ihtiyaç yok, her şey ona muhtacdır.
Bu ayetin tefsirinde Said bin Mansur İkrime’den rivayetle şöyle der: “Kim İslam’dan başka bir din arzulayıp isterse, ondan asla kabul olunmayacaktır.”( Al-i İmran, 85) Ayeti nazil olunca, Yahudiler; “Biz de Müslümanız” dediler.
Yahudilerin “Bizde Müslümanız” demeleri, çağımızda kimilerinin İslamı çağdışı görerek şeriatı beğenmedikleri, dindarları, dinci, radikal Müslüman, kökten dinci, fundamantalist, şeriatçı diye hakir gördükleri halde, sıkışınca “biz de müslümanız” demelerini hatırlatıyor değil mi?
Neyse, mevzuya dönelim. Allah onları susturmasını istediğinde peygamberimiz onlara: “Allah, Beytullah’a bir yol bulabilen Müslümanlara haccetmelerini farz kıldı” deyince, “Bize farz kılmadı” diyerek, haccetmekten kaçındılar. Bunun üzerine Allah: “Kim inkar eder (kafir olursa) bilsin ki Allah alemlerden müstağnidir.”( Al-i İmran, 97.) buyurdu.( Muhtasar-u Tefsir-i Kesir I. 303)
Ayetin bu son cümlesinin hac emrini takiben gelmesi gerçekten düşündürücüdür.
Elmalılı Hamdi Efendi şöyle bir yorum getirir: “Bu ‘herkim küfrederse şüphesiz ki Allah…’ ayetindeki ‘küfür’den maksadın, görüldüğü üzere haccı inkar etmek manasına olmak ihtimali bulunmakla beraber, tefsir bilginlerinin çoğunun açıklamasına göre, “kudreti varken haccı terk etmek de kafire yakışır bir isyan demek olduğu ağır bir tarzda gösterilmiştir.”( Elmalılı, Azim neş. II. 402)